“Keşke şimdi orada olsam” diyeceğiniz doğasıyla büyüleyen pek çok park var. Üstelik ülkemizde de böyle pek çok yerin varlığı konusunda hemfikiriz. Ve eklememiz gerekiyor ki, bu alanlarımızdan bazıları dünyadaki parklar ile yarışabilecek hatta onları geride bırakacak kadar güzel… Peki bu büyüleyici cennet köşelerinden bir liste sunsak planlarınıza katkı vermiş olmaz mıyız? İşte doğasıyla büyüleyen dünyadaki parklar.
1. Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı, Aydın
Dünyadaki parklar listesine geçmeden önce kendi ülkemizden örneklerle devam edelim yazımıza.
Ülkemizde de doğasıyla büyüleyen park sayısı pek az değil aslında… Dünyadaki parklar listemize Türkiye ile başlıyoruz. Dilek Yarımadası’nın büyüleyici güzellikteki milli park, Aydın, Kuşadası sınırları içerisinde yer alıyor. Büyük Menderes Deltası, 1994 yılında milli park haline gelmiş. Tam 28 bin hektarlık devasa bir yüz ölçümüne sahip.
Bu koca alan içerisinde neler yok ki? Öncelikle park içerisinde doğa yürüyüşleri yapabileceğiniz parkurlar içeren devasa bir orman var. Bölgede aynı zamanda ateş yakmamak kaydıyla piknik yapabileceğiniz alanlar da mevcut.
Gözden uzak koylara ulaşabileceğiniz, mavinin her tonunda tertemiz bir denize sahip bu milli park içerisinde denize girebilmeniz için duşları ve lavaboları ile plajlar da mevcut.
Park içerisinde yaban hayat gözlemciliği ve fotoğraf çekimi turları gibi aktiviteler de gerçekleştiriliyor.
2. Küre Dağları Milli Parkı, Karadeniz
Milli Park olmasının yanı sıra Küre Dağları Türkiye’nin ilk PAN Parkı. ‘Protected Area Network’ anlamına gelen bu tanıma göre, iyi korunan, yönetilen ve yabani hayat deneyimlerini ziyaretçilere yüksek kalitede sunan, bağımsız denetimle sertifikalandırılmış parklar ağına, Pan Park deniyor.
Küre Dağları Milli Parkı içerisinde 14 adet tur güzergahı var. Bu güzergahlar ziyaretçilerin tecrübe etmek istediklerine göre ayrılıyor.
Örneğin jeomorfolojik oluşumların görülebileceği mağara güzergahları, farklı türde ağaçların izlendiği peyzaj odaklı güzergahlar, lokal köylerin ziyaret edildiği köy odaklı güzergahlar, şelaleler ve kanyonların sadece yayalar tarafından gezildiği kısa ve pratik güzergahlar mevcut.
Küre Dağları Milli Parkı’nı anlat anlat bitmez. Size deneyimi daha ayrıntılı (en azından dijital bir başlangıç deneyimi için) yaşamanızı sağlamak adına parkın resmi sitesini bırakıyoruz. İşin doğrusu, Küre Dağları’na bir gezi planlamak konusunda insanın iştahı artıyor.
3. Kornati Ulusal Parkı, Hırvatistan
Dünyadaki parklar arasında sağlam bir konumda bulunan bir alandayız; Kornati Ulusal Parkı… Hırvatistan’ın takım adalarını içine alan Kornati Ulusal Parkı, 35 kilometre uzunluğunda irili ufaklı 109 adanın birleşmesinden oluşuyor. Bütün adalar, kuzey güney doğrultusunda paralel olarak uzanıyor. Akdeniz’in en yoğun takımada oranı bu bölgeye ait. Bölgedeki en büyük adanın adı ise Kornat. Kornati’de sürekli yaşayan insanlar yok. Yerleşim de bu nedenle oldukça az.
Her adanın kendine özgü muhteşem koyları var. Denizin dibindeki mercan resiflerin, dalış sporuna gönül verenler için önemli bir seçenek olduğunu hatırlatalım. Kornati’ye bot kiralayarak da ulaşılabiliyor.
Adaların kimilerinde sarp yamaçları ve tepeleri görebilirsiniz Kimilerinde ise hala tarihi kalıntılar mevcut. Örneğin, Bizans mimarisine sahip Tureta Hisarı, 6. yüzyıldan bu yana orada.
4. Dim Çayı Milli Parkı, Antalya
Antalya’dan bir park ile devam ediyoruz. Alanya ilçesi sınırları içerisinde yer alan milli park adını Dim Çayı’ndan alıyor.
Toroslardan doğup Akdeniz’e dökülen bu çay, bölgenin en değerli kaynaklarından biri. Dim Çayı etrafındaki yeşil alanları ile Akdeniz sıcağından bunalan ziyaretçiler için bir kurtarıcı görevi görüyor. Parkın rakımı 2000 metre civarlarda seyrediyor. Bu nedenle sıcak yaz günlerinde serinlemek için birebir.
Çay üzerinde suyun izin verdiği dönemlerde rafting de yapılıyor. Çay üzerine masa ve sandalyelerini atan işletmeler de mevcut.
Aynı zamanda bölgede yer alan Dim Mağarası da ziyaretçileri kendisine çekiyor. Mağara 410 metre uzunluğunda, fakat turistlere açık bölümü 360 metre. Mağara içerisinde yer alan sarkıt, damlataş ve sütunlar etkileyici görselliklere sahip
5. Korsika Bölgesel Tabiat Parkı, Fransa
Akdeniz’de, Fransa’ya bağlı bir ada olan Korsika Adası, İtalya’nın hemen batısında yer alır. Güneyinde Sardinya Adası ile komşudur.
Korsika’yı tarih kitaplarında Napolyon’un memleketi olarak biliriz. Korsika Tabiat Parkı Korsika Adası’nın %40’ını kapsıyor. Parkın yüzölçümü 350 bin hektara yayılır. 2,706 metre yükseklikte dağlara sahiptir.
Heybetli dağlar, dağlar arasındaki geçitler, masalsı ormanlar ve dereler, dağ gölleri, ve otantik köyler Korsika Tabiat Parkı’nın ziyaretçilere vadettikleri arasındadır.
Scandola Doğa Koruma Alanı, park içerisinde yer alan önemli bir alan ve eski bir volkan oluşumudur.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan alan, fauna ve florası ile çok değerlidir. Bölgede balık kartalı, bayağı doğan, kulaklı karabataklar, puffinler ve altın kartallar yaşamaktadır. Su saflığından dolayı, su altı yaşamı konusunda da zengindir.
6. Kaşubya Tabiat Parkı, Polonya
Dünyadaki parklar arasında dikkat çeken bir başka adresteyiz. Kuzey Polonya’nın en güzel coğrafyalarından birine sahip olan Kaşubya Tabiat Parkı, aslında aynı isimli bir kültürün merkezi.
Kimi kaynaklara göre Polonya’nın Pomeranya bölgesi, Polonyalılar’dan önce Kaşubyalılar tarafından iskan edilmiş. Günümüzde bir azınlık olarak kalan Kaşubyalıların kendilerine ait bir dilleri bile mevcut.
Kaşubya Tabiat Parkı, 350 kilometrelik bir alanı kapsıyor. Bölgenin en önemli merkezi Göller Bölgesi. Bu bölgede uçsuz bucaksız yeşil vadiler, göl manzarası ile birleşiyor ve karşımıza nefes kesici bir güzellik çıkıyor.
İnsanın zamanı unuttuğu bu kartpostalımsı diyara gelen ziyaretçiler genelde göl kenarlarına sıralanmış dağ evlerinde konaklıyor. Kaşubya Tabiat Parkı’nda bir araba tur güzergahı, trekkingciler için 2 patika ve birçok bisiklet rotası var. Parkın farklı yerlerinde merdivenleri tırmanıp manzaraya doymanız için seyir tepeleri, kuleleri var. İsteyenler göller ve nehirler üzerinde kano da yapabilir.
Ayrıca bölgenin en meşhur turist uğraklarından biri de Szymbark köyü içerisinde yer alan tepetaklak bir ev!
7. Güllük Dağı Termessos Milli Parkı, Antalya
Sırada Antalya’dan bir park daha var! Antalya’nın Güllük Dağı’nda yer alan Termessos Milli Parkı, antik Termessos kentine ev sahipliği yapıyor.
67 bin hektarlık bir alana yayılan Termessos, Anadolu’nun yerli halklarından biri olan Solimlerin kurduğu bir şehir. Kimi tarihi kaynaklara göre M.Ö 333 yılında Büyük İskender bu şehri almaya çalışmış, fakat zor olacağını anladığı gibi vazgeçip seferine devam etmiş.
Antik kent çevresinde kanyonlar, vadiler ve tepeler yer alıyor. Park aynı zamanda çok zengin bir flora ve faunaya da sahip. Nesli tehlikede olan alageyikler burada yaşamakta.
Park içerisinde aynı zamanda İnteraktif Tabiat Tarih Müzesi de yer alıyor.
8. Kakadu Ulusal Parkı, Avustralya
Şimdi biraz uzaklaşıyor ve Avustralya’ya uzanıyoruz. Muson iklimli ulusal park Kakadu, adanın kuzey noktasında kalıyor. Bölge sahip olduğu uranyum madeni zenginliği ile bilinir. Dünya rezervlerinin %10’unun burada olduğuna inanılır.
Bölgede 4 farklı nehir sistemi, 4 farklı yeryüzü şekli ve on binlerce hayvan ve bitki türü mevcuttur. Tarihi açıdan bakarsak da Kakadu’nun 40 bin yıl boyunca aborjin yerlilerine yuva olduğunu söyleyebiliriz.
Kakadu Ulusal Parkı içerisinde kamp alanları mevcut. Hatta bölgede 5 günlük, rehberli kamp turları da gerçekleştiriliyor. Rehberli turlar turistleri, yaban hayatı gözlemleyebilecekleri turlara çıkarıyor. Bunların en meşhuru timsal gözlemleri. Aborjin yerlilerinden kalan çizimlerden birine sahip Ubirr Kayası da turlu gezilerin spotlarından biri.
Son olarak kanyonların içerisinde yer alan ve kristal berraklıktaki suyu ile insanlara masalsı deneyimler sunan şelaleler de turlar arası serinlemek isteyenler için birebir.
9. Khao Sok Ulusal Parkı, Tayland
Ve dünyadaki parklar listemizdeki bir başka cennet köşesi…
Tayland’ın medar-ı iftiharlarının başında gelen Khao Sok, dünyanın en eski yağmur ormanları, filmlere sahne olmuş gölleri ve kaya formları, derin vadileri, nefes kesici mağaraları ve yaban hayatıyla dünyanın en etkileyici milli parklarından biri.
Bu park aslında bir tatil beldesi gibi kullanılıyor. Güney Tayland’ın en meşhur spotu. Parkın kalbinde yer alan Cheow Lan Gölü fotoğraflara en yakışan sahneyi sunuyor.
Eğer Avatar filmini izlediyseniz, bu göl içerisindeki devasa kaya formları size filmdeki yaşam alanlarını hatırlatacak. Göl aynı zamanda üzerinde yer alan sal tipinde evleri ile meşhur. Bu masalsı evlerde de konaklayabilirsiniz.
Parktaki en güzel aktivitelerden biri de Cheow Lan Gölü üzerinde kanoyla gezmek. Göl mangrov olarak adlandırılan ve tuzlu bataklıklarda ve çamurlu kıyılarda sık ormanlar oluşturan ağaç ve çalı türlerine ev sahipliği yapıyor. Kanolarınızı bu mangrov kanalları aralarından sürdüğünüz rehberli kano gezileri de sık yapılan etkinlikler arasında. Khao Sok yuva olduğu filleri ile meşhur. Burada doğal ortamlarında Asya filleri ile tanışabilirsiniz.
10. Vatnajökull Ulusal Parkı, İzlanda
Şimdi biraz kuzeye gidiyoruz ve dünyanın en harika manzaralarından birine ev sahipliği yapan İzlanda’ya ulaşıyoruz.
İzlanda’nın en büyük buzul formu olan ve içinde bulunduğu ulusal parka ismini veren Vatnajökull, 8,100 kilometreye sahip ve bu yüzölçümü ile İzlanda’nın %8’ine denk geliyor.
Bu buzulun içerisindeki buzul mağaralarınından alınan görüntüler sanki başka bir alemdenmiş gibi.
Buzul gölleri, volkanik ve jeotermal aktiviteler ve nehirler bir araya gelerek nefes kesici manzaralar sunuyor Vatnajökull’da. Ásbyrgi Kanyonu ve Dettifoss ve Svartifoss Şelaleleri, Lakagígar Krater Gölü bölgenin en meşhur spotlarından.
Parkın her yeri buzullardan oluşmuyor. Vadiler de mevcut. Daha alçakta kalan vadiler ziyaretçiler tarafından görülebilir. Fakat buzulların için, yüksek vadi ve yamaçlar profesyonel yardım almadan ziyaret etmek konusunda çekince yaratabilir.
Park içinde, macera sevenler için kamp alanları da mevcut.
11. Torres del Paine Ulusal Parkı, Şili
Şimdi Güney Amerika’ya uçuyoruz. Şili’nin güneyinde, Patagonya olarak adlandırılan bölgede yer alan Torres del Paine, ismini sahip olduğu üç devasa kaya kütlesinden alıyor.
Torres İspanyolca’da, ‘kale’ anlamına geliyor.
2420 kilometre yüzölçümü bulunan park sınırları dahilinde 3000 metre yükseklikteki buzullar ve fiyordlar da yer alır. Bu 3 kale, granit dağ denizden 2500 metre yüksekliktedir ve diplerindeki göl ile birlikte harika bir manzara yaratırlar.
Park, trekkingciler, dağcılar, meraklı kameraman turistler, hayvan ve botanik aşıkları için farklı tecrübeler vadediyor. Park içerisinde çok sayıda yürüyüş parkuru mevcut. Servi ağaçlarının yaygın olduğu ormanları ve tundra bitki örtüsü var.
Parkın en meşhur panoramik manzaralarından birini de Pehoé Gölü sunuyor.
12. Grant Park, Chikago
1,29 km karelik bir alana kurulmuş olan Grant Park’ın adı 1844 yılında Lake Park olarak biliniyordu; ancak 1901 yılında Amerikan Sivil Savaşı’nı yöneten ve ABD’nin başkanı olan Ulysses S. Grant’ın adı parkan adı oluverdi.
13. Galapagos Adaları Ulusal Parkı, Ekvador
Büyük Okyanus’un doğusunda ülke Ekvador’a bağlı takımadalar olan Galapagos Adaları, aynı zamanda bir milli park.
50,000 kilometrekarelik yüzölçümüne sahip bu uzak ve izole ada birliği aklınıza gelmeyecek egzotik hayvanların yaşadığı bir diyar. Devasa Galapagos kaplumbağaları ve deniz iguanaları bunların başında geliyor.
Dünyanın en endemik canlılarının yaşadığı Galapagos Adaları’nda toplam 123 ada var fakat bu adaların ancak 5’inde insanlar yaşıyor. Geri kalanlar tamamen kendi doğalarındalar. Her bir adanın kendine özgü bir güzelliği var.
14. Komodo Ulusal Parkı, Endonezya
Endonezya’nın en önemli merkezlerinden biri olan Komodo Ulusal Parkı’nın yüce bir görevi var. O da adını aldığı, dünyanın en büyük kertenkelesi olarak bilinen komodo ejderlerinin yuvası olmak ve onları korumak.
1980 yılında kurulan park sadece komodo ejderlerini değil daha birçok endemik hayvana ev sahipliği yapıyor. Park, Doğu Nusa Tenggara ve Batı Nusa Tenggara arasında yer alıyor. 3 büyük adayı ve 26 küçük adayı içeren Sunda takımadaları içerisinde.
Yeşil tepelerin, turkuaz sularla buluştuğu doğa harikası koylar, parkın ikonik siluetini oluşturuyor.
15. Naejangsan Ulusal Parkı, Güney Kore
Sanki bir Miyazaki animasyonundan fırlamış ya da en usta ressamların fırça darbeleriyle bezenmiş gibi duran bu park Güney Kore’nin Jeongeup şehrinde yer alan Naejangsan Ulusal Parkı.
Listenin geri kalan parkları kadar büyük olmasa da bu park da birçok endemik bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapıyor.
Naejangsan’ın asıl özelliği özellikle sonbaharda rengarenk bir hale bürünen silüetidir. Parkın adını aldığı dağdan düşen kızıl yapraklar parkın üzerini bir örtü gibi kaplar. Sonbahar işte bu yüzden parkın uğrak mevsimidir. Ağaçların yansıması kızılın, kahvenin ve sarının her tonuyla park içerisindeki göle düşer. Göl, ayna gibi yansıtır üzerine düşenleri. Bu masalsı bir görüntü oluşturur. Bu nedenle akın akın ziyaretçi gelir parka.
Naejangsan’da iki tarafı ağaçlarla çevrili parkurlarda yürüyüş yapabilir, park içerisindeki geleneksel Kore mimarisini yansıtan tapınakları da ziyaret edebilirsiniz.
16. Phoenix Park, Dublin
Phoenix Park’ın çevresini 11 km’lik bir duvar çevreliyor. Söz konusu alan 7,07 km karelik genişlikte. Ayrıca bu park, Avrupa’nın etrafı duvarlarla çevrili en büyük parklarından biri olarak biliniyor. Kapıları tüm yıl ziyaretçilere açık olan bu park, tam 359 yaşında.
Bonus: Dünyanın en büyük şehir parklarını merak ediyorsanız buraya tıklayabilirsiniz!
Kaynak: 1