İnsanlık binlerce yıl önce, gezegenleri ve güneş sistemini araştırırken hatta yer çekimini bulurken dünya hakkında da inanılmaz bilgiler elde etti. Nitekim o dönemlerde bazı bilgileri dile getirmek dahi yargılanmaya yetiyordu. İlk olarak dünyanın yuvarlak olduğunu söyleyen kişi, M.Ö. 500’lü yıllarda Pisagor’du. Pisagor uzun bir süre ayın şeklini gözlemleyerek elde ettiği veriler doğrusunda, dünyanın yuvarlak olduğunu anladı. 1632 yılında ise teleskopu icat eden bilgin olarak anılan Galileo, “Dünya dönüyor” dediği için yargılandı ve yakılarak ölüme mahkûm edildi. O yıllarda dünyanın yuvarlak olduğunu ve döndüğünü kimse kabul etmiyordu. Dünyanın düz olduğu düşünülüyordu. Ancak dünya düzse neden mevsimler değişiyordu? Bu soruyu kendilerine soran bilginler nihayet dünyanın yuvarlak olduğunu kanıtlamayı başardı. Peki ya gezegenimiz büyük bir küre değil de gerçekten düz olsaydı? Dünya yuvarlak olmasaydı ne olurdu?
Yerçekimi bildiğimizden farklı olurdu
Isaac Newton’un teorisine göre, yerçekimi bizi sadece aşağı doğru çekmekle kalmaz, aynı zamanda Dünya’nın merkezine doğru çeker. Bu nedenle havada süzülmek yerine yere basabiliriz. Dünyanın merkezinin de iç katmanda olduğunu düşündüğümüzde bu teori daha net anlaşılıyor. Ancak dünya düz olsaydı, yerçekimi bizi düz dünyanın merkezine doğru çekeceğinden yürümek kadar basit bir aktivite bile yorucu olurdu. Merkezden ne kadar uzaklaşırsak, yerçekimi kuvveti bizi yatay olarak o kadar fazla iterdi; bu da sanki sürekli dik bir yokuş çıkıyormuşuz gibi hissettirirdi.
Ağaçlar çapraz olarak büyürdü
Düz bir Dünya’da eğik yürüyecek olmamızla aynı nedenle, ağaçlar ve bitkiler çapraz olarak, kökler yerçekimi merkezine doğru bakacak şekilde büyürdü.
Mevsimler gezegenin her yerinde aynı olurdu
Dünya, güneşin etrafında döner. Ancak kendi etrafında da hafif eğik bir eksende döndüğü için, aynı zamanlarda dünyanın farklı yerlerinde farklı mevsimler aynı anda yaşanır. Gezegen bir yarım kürede kışı yaşarken, diğer yarım kürede ise yaz yaşanır. Dünyanın ekseninin eğikliği, güneş ışınlarının enlem ve yılın zamanına bağlı olarak gezegenimizin yüzeyine farklı açılarda ulaşmasını sağlar. Başka bir deyişle, kutuplara ne kadar yakınsak, güneş ışınları o kadar eğimli olacak ve dolayısıyla daha az sıcak olacaktır. Ancak dünya yuvarlak olmasaydı güneş ışınları tüm yüzeylere aynı açıda düşerdi. Sonuç olarak dünyanın her yerinde aynı anda aynı mevsim yaşanırdı.
Uydular olmazdı dolayısıyla GPS de olmazdı
Düz Dünya teorisine göre güneş ve ay, bir masa lambası gibi ışık ve ısı yayarak dünyanın üzerinde döner. Öyle olsaydı, yapay uydular gezegenin etrafında döndükleri için çalışamazlardı. Örneğin uydular olmasaydı, GPS kullanamazdık (ve çoğu zaman kaybolurduk).
Gölgeler dünyanın her yerinde aynı uzunlukta olurdu
Yukarıda açıklandığı gibi, güneş ışınları Dünya’nın eğikliğine bağlı olarak ona farklı açılarla çarpar. Bu nedenle ışınlar bir cismin veya kişinin üzerine düştüğünde dünyanın neresinde bulunduklarına bağlı olarak farklı uzunluklarda gölgeler oluşur. Düz bir gezegende, güneş ışığı tüm yüzeye aynı açıyla çarpacağı için dünyanın her yerinde gölgeler aynı uzunlukta olurdu.
Farklı yerlerden ve yüksekliklerden hep aynı şeyi görürdük
Deniz kıyısındayken uzakta bir gemi gördüğümüzde, uzaklaştıkça küçüldüğünü ve sonunda gözden kaybolduğunu fark edebiliriz. Aynı şey, yerde durup dümdüz ileriye baktığımızda da olur: görüşümüz ufukta veya önümüzde bir nesnede doruğa ulaşır. Ancak ağaca tırmanırsak görüş alanımız genişler ve çok daha uzağı görebiliriz. Bu, Dünya yuvarlak olduğu için olur. Dünya yuvarlak olmasaydı herhangi bir yükseklikten aynı şeyi görürdük.
Yağmur yan olarak yağardı
Düz bir Dünya’da, yerçekimi kuvvetini Dünya düzleminin merkezine doğru uygulayacağından, yağmur merkez yönünde yana doğru yağacaktı. O noktadan ne kadar uzaklaşırsak, şemsiyeleri o kadar yana yatırmamız gerekecekti.
Okyanuslardan ve nehirlerden gelen su, Dünya’nın merkezinde birikirdi
Yine yerçekimi nedeni ile düz bir gezegendeki tüm nehirler ve denizler, suyun birikeceği merkeze doğru akardı. Kenarlar veya en uzak yerler kurak olabilirdi.
Bir yerden diğerine seyahat etmek çok uzun sürerdi
Düz disk şeklindeki bir Dünya haritasında Kuzey Kutbu merkeze yerleştirilirken, Antarktika çevresinde, gezegenin kenarlarına doğru bir buz duvarı oluşturulur. Bu gerçekten gezegenimizin coğrafyası olsaydı, bazı ülkeler arasındaki uçak seyahatleri çok uzun zaman alırdı.
Örneğin, Avustralya’dan Antarktika Yarımadası’na gitmek isteseydik, en kısa yol Kuzey Kutbu ve Amerika’nın üzerinden uçmak olurdu. Öte yandan, Antarktika’yı bir taraftan diğerine geçmek, daha önce defalarca yapıldığı gibi, imkansız bir yolculuk olurdu.
Kaynak: 1