Bazı oyuncular zihnimize komedyen olarak kazınıyor. Onları hep bizi güldürdükleri filmlerle hatırlıyoruz. Ancak bazıları da var ki kariyerlerinde drama filmlerinde ve trajik hikayelerde ortaya koydukları muhteşem performanslarla öne çıkıyorlar. İşte komedi oyuncusu olmasına rağmen zihinlerimize dramatik rollerle de kazınmayı başarmış yetenekli oyuncular…
1. Jim Carrey – Eternal Sunshine of the Spotless Mind (2004/8.3)
En unutulmaz aşk filmlerinden biri olan Sil Baştan’da birbirlerinden ayrılan sevgililerin acı çekmemek için hafızalarını sildirdiklerine, çektikleri aşk acılarına, varoluşsal bunalımlarına şahit oluyoruz. Jim Carrey tüm yeteneğini ortaya koyuyor ve harika bir dram oyunculuğu sergiliyor.
2. Jim Carrey – The Truman Show (1998/8.1)
Tüm zamanların en ilginç ve özel filmlerinden biri olan bu filmde farkında olmadan tüm hayatını kameralar karşısında geçirmiş olan Truman’ın gerçeklerle karşılaşınca yaşadığı şoka ve değişime şahit oluyoruz. Hep komik görmeye çalıştığımız Jim Carrey çok ağırbaşlı, ölçülü ve iyi bir performans sergiliyor The Truman Show’da.
3. Robin Williams – What Dreams May Come True (1998/7.0)
Bir araba kazasında ölen adam hem cennet hem de cehennemi dolaşarak ayrı düştüğü karısını ve ailesini arar. Bu fantastik filmde Robin Williams o kadar acı çekiyor, öyle trajik şeyler yaşıyor ki ağlamamak neredeyse imkansız.
4. Robin Williams – Good Will Hunting (1997/8.3)
Çok zeki ama imkanları kısıtlı bir genç adamla onunla dostluk kuran psikoloğun ilginç, zeka ve duygu dolu hikayesi. Komedilerden tanıdığımız Robin Williams’a yardımcı oyuncu Oscar’ı kazandırmış bir dram…
5. Whoopi Goldberg – The Color Purple (1985/7.8)
Steven Spielberg’ün bu erken dönem filminde ileriki yıllarda Yırtık Rahibe serisi gibi birçok komedi filminde izleyeceğimiz Whoopi Goldberg’i babasının tacizine uğrayan ve hayatı paramparça olan bir kadın olarak görüyoruz.
6. Will Ferrell – Stranger Than Fiction (2006/7.6)
Sıradan ve sıkıcı bir hayatı olan bir adam bir sabah uyandığında kendisini bir romanın başkahramanı olarak bulur. Ama roman tam da o anda, yani gerçek zamanlı yazılmaktadır. Yetenekli oyuncu Will Ferrell’ı belki de ilk defa bu kadar ciddi ve dramatik bir rolde izliyoruz bu filmde…
7. Ben Stiller – The Royal Tenenbaums (2001/7.6)
Wes Anderson’ın belki de en güzel ve eğlenceli filmlerinden olan Tenenbaum Ailesi, birçok yıldız oyuncuyu kadrosunda bulundurması bir yana onları alışılmadık rollerde görmemizi de sağlıyor. Bunlardan biri de hep komik rollerde gördüğümüz Ben Stiller. Stiller, eşini kaybettikten sonra bunalıma giren ve sürekli aynı kıyafetleri giyen iki çocuklu baba rolünde bir harika!
8. Steve Carell – Little Miss Sunshine (2006/7.8)
Küçük kızlarını ülkenin bir ucundaki güzellik yarışmasına ulaştırmak için yapmadıkları ve başlarına gelmedik kalmayan bir aile… Steve Carell bu ailenin eşcinsel ve hüzünlü, hatta intihar eğilimli bir üyesi. Harika bir film ve harika bir oyunculuk performansı…
9. Steve Carell – Foxcatcher (2014/7.0)
Steve Carell’in bu filmde bir dram oyuncusu olarak yeteneğini kanıtlaması bir yana, geçirdiği fiziksel değişimle birlikte tanınmaz hale gelmesi de son derece takdire şayan. Bu biyografik, suç-drama filminde Carell ilginç bir milyoneri canlandırıyor.
10. Bill Murray – Lost in Translation (2003/7.8)
Unutulmaya yüz tutmuş bir Amerikalı aktörün Japonya’da reklam filmi çekerken hayatına giren kendisinden hayli genç bir kadınla kurduğu dostluk, ikisinin birlikte ve tek tek yaşadıkları yabancı bir ülkede olmanın getirdiği bunalım ve bir yandan da hayatlarını sorgulamaları… Bill Murray aynı zamanda harika bir dram oyuncusu olduğunu kanıtlıyor bu filmle.
11. Will Smith – The Pursuit of Happyness (2006/8.0)
Oğlunun mutluluğu için her şeyi yapmaya hazır bir baba, işiyle ilgili yaşadığı sıkıntılar ve hiç bitmeyen bir hayatta kalma mücadelesi. Bizi hep güldüren Will Smith bu kez bambaşka duygular yaşamamıza sebep oluyor.
12. Steve Martin – The Spanish Prisoner (1997/7.3)
Bir şirket sırrı etrafında dönmeye başlayan entrikalar sonunda FBI’ın da dahil olduğu bir soruşturmaya dönüşecektir. Komedinin sevilen yüzü Steve Martin gizemli ve tehlikeli bir milyoneri canlandırıyor.
13. Roberto Benigni – Life is Beautiful (1997/8.6)
Yetenekli komedyen Roberto Benigni’yi çocuğunu toplama kampında mutlu etmeye çalışan, Nazi zulmünden kaçmaya çalışırken ailesi için her şeyi göze alan bir baba rolünde izliyoruz. Mendil ıslatan bir performans.
14. Peter Sellers – Being There (1979/8.0)
Jerzy Kosinski’nin unutulmaz romanından uyarlanan bu filmde gönüllerimizin Pembe Panter’i, bizi kahkahadan kırıp geçiren Peter Sellers’ı tuhaf bir biçimde yükselip politikaya bile atılmış bir bahçıvan rolünde izliyoruz ve inanılmaz yeteneğine bir kez daha hayran kalıyoruz.
15. Jerry Lewis – The King of Comedy (1982/7.8)
Hayran olduğunuz komedyene ulaşmak ve onunla aşık atabilmek için ne kadar ileri giderdiniz? Komedinin gerçekten de kralı sayılabilecek olan usta oyuncu Jerry Lewis’i alıştığımızdan farklı bir rolle görüyoruz bu Scorsese filminde.
16. Kristen Wiig – Welcome to Me (2014/5.9)
Lotodan büyük ikramiye kazanan borderline kişilik bozukluğu hastası Alice tedavisini yarıda bırakmakla kalmaz üstüne bir de kendi televizyon programını “satın alır”. Komedilerden tanıdığımız Kristen Wiig’den akılda kalıcı ve zorlayıcı bir oyunculuk performansı…