İstanbul Boğazı’nın en güzel yerine kurulmuş, kendine tepeden bakan ardındaki gökdelenlere ve tarihe kafa tutarcasına saltanatını hâlâ sürdüren, her gün kapısında gezmek-görmek için yüzlerce insanın bekleştiği bir sarayı, Dolmabahçe Sarayı’nı anlatalım istedik bugünkü listemizde.
1. İlk saray Yavuz Selim’den
Evliya Çelebi; Dolmabahçe Sarayı’nın bugünkü yerinde ilk olarak Yavuz Sultan Selim’in bir köşk yaptırdığını yazar. Dolmabahçe Sarayı’nın bugün bulunduğu alan, bundan dört yüzyıl öncesine kadar Osmanlı Kaptan-ı Deryası’nın donanma gemilerini demirlediği, Boğaziçi’nin büyük bir koyu idi.
2. ‘Dolma’ bahçeden hasbahçeye
Geleneksel denizcilik törenlerinin yapıldığı bu koy zamanla bir bataklık haline geldi. 17. yüzyılda doldurulmaya başlanan koy, padişahların dinlenme ve eğlenceleri için düzenlenen bir “hasbahçe”ye dönüştürüldü. Bu bahçedeki çeşitli dönemlerde yapılan köşkler ve kasırlar topluluğu, uzun süre “Beşiktaş Sahilsarayı” adıyla anıldı.
3. Padişahlara yar olmayan saray
Bugünkü Dolmabahçe Sarayı; 1842 yılında I. Abdülmecit tarafından yaptırıldı. İnşaatı 1853 senesine kadar devam eden Saray; Abdülmecit’in yaşadığı yer olmasının yanı sıra, resmi işlerini de gördüğü mekândır. Abdülmecit’ten sonra kardeşi Abdülaziz de bu Saray’da yaşamıştır. Ama ne yazık ki hiçbir padişah uzun süreli oturamamıştır Dolmabahçe’de.
4. Padişahlardan Cumhuriyet’e
Cumhuriyet’in ilanından sonra Atatürk’ün İstanbul’daki Cumhurbaşkanlığı Konutu olan Dolmabahçe Sarayı, 10 Kasım 1938 tarihinde Atatürk’ün öldüğü yer olması münasebetiyle Cumhuriyet tarihinde ve milletin gönlünde ayrı bir öneme sahiptir.
5. Batı mimarisinin sentezi
Avrupa mimari üsluplarının bir karışımı olarak, Ermeni mimarlar Garabet Amira Balyan ve oğlu Nigoğos Balyan tarafından 1843-1855 yılları arasında inşa edilen Saray’ın cephesi, İstanbul Boğazı’nın Avrupa kıyısında 600 metre boyunca uzanmaktadır.
Dolmabahçe Sarayı’nın kendine has, belirli ekollere giren bir mimari üslubu olmamasına karşın; yapımında Fransız Barok, Alman Rokoko, İngiliz Neo Klasik ve İtalyan Rönesansı’nın Osmanlı mimarisi ile sentezlendiği karışık bir mimari tarz uygulanmıştır.
6. Simetrik planlı saray
Dolmabahçe Sarayı; üç katlı, simetrik planlıdır. 285 odası ve 43 salonu vardır. Deniz kıyısında 600 metrelik bir rıhtımı, kara tarafında ise birisi çok süslü iki abidevi kapısı vardır. Büyük ve ağaçlarla süslü bir bahçenin çevrelediği bu sahil sarayının ortasında, diğer bölümlerden daha yüksek olan tören ve balo salonu yer alır.
7. “Saray’ın dış dünyayı izlediği göz”
Kara tarafından Saray’ın dışa açılan yönü ve dünyanın Saray’ı, Saray’ın da dünyayı gördüğü yer olduğu söylenen ve Halit Ziya Uşaklıgil‘in “Saray ve Ötesi” adlı hatıratında, ‘sarayın dış dünyayı izlediği göz’ olarak nitelendirdiği “Camlı Köşk”; Padişah’ın gerek ordu alayını gerekse halk yaşamını gördüğü ve gözetlediği, Saray’daki tek yerdir.
İpek perdeleri Hereke fabrikasında üretilen ve yanındaki camlı sera nedeniyle “Camlı Köşk” adını alan bölüm, Dolmabahçe Sarayı’nın en dikkat çeken bölümlerindendir.
8. Batı’nın etkisi ve çağdaşlaşma
Saray; Batı anlayışıyla çağdaşlaşma çabaları içinde bulunan toplumun, mimaride de Batı’nın etkisi altında kalmasıyla, Osmanlı saray gereksinimlerini de dikkate alarak, o asır bünyesinin sanat atmosferi içinde yapılmış bir eserdir.
9. Saray’da israf ve entrika
Abdülmecit‘ten ekonomiyi tam bir iflas hâlinde devralan Sultan Abdülaziz döneminde, Saray’da israf son haddini bulmuştu. 5.000.000 altına mal olan Dolmabahçe Sarayı, Abdülaziz’in son dönemlerinde yüksek dereceli memurların usulsüz atanmalarına, azillere, entrikalara ve rüşvetlere de sahne olmuş. Sultan Abdülmecit de sarayda sadece altı ay yaşayabilmişti.
10. İlk Anayasa’nın hazırlandığı yer
V. Murat‘tan sonra tahta çıkan Sultan II. Abdülhamit, yayınladığı Anayasa’yı (Kanun-i Esasi) Dolmabahçe Sarayı’nda hazırlamıştı. Ancak suikastten sürekli kuşkulanan padişah, zamanla Dolmabahçe Sarayı’nda oturmaktan vazgeçip Yıldız Sarayı’na taşınmış, böylece bu padişah da Saray’da yalnızca 236 gün kalabilmişti.
11. Yalnızlığa terk edilen Saray
Bundan sonra, büyük masraflarla inşa ettirilen Saray 33 yıl boyunca yılda sadece iki kez Büyük Muayede Salonu’nda düzenlenen bayram törenlerinde kullanılmıştır. Sultan V. Mehmet zamanında sarayın kadrosu azaltılmış; yurt dışında çok önemli olaylar cereyan ederken, Saray içinde sekiz yıllık süre boyunca az sayıda olay gerçekleşmiştir.
12. Yabancı konukların misafirhanesi
Hilafetin kaldırılmasıyla Abdülmecit Efendi maiyetiyle birlikte Dolmabahçe Sarayı’nı terk etmiştir (1924). Boşalan Saray’a Atatürk üç yıl hiç uğramamıştır.
Onun döneminde Saray iki yönden önem kazanmıştı; yabancı konukların bu mekânda ağırlanmaları, kültür ve sanat bakımından Saray kapılarının dışarıya açılması. O dönemde pek çok yabancı devlet adamı bu Saray’da ağırlanmıştı.
13. Atatürk’ün konutu
Cumhuriyet döneminde, Atatürk’ün İstanbul ziyaretlerinde ikametgâh olarak kullandığı Saray’da yaşanan en önemli olay, 10 Kasım 1938’de Atatürk’ün ölümüdür. Atatürk, Saray’ın 71 numaralı odasında vefat etmiştir. Muayede Salonu’nda kurulan katafalka konan Atatürk’ün naaşı önünden, yüz binlerce kişi son saygı geçişini yapmıştır.
14. İsmet İnönü de kalmış
Saray, Atatürk’ten sonra Cumhurbaşkanlığı sırasında İsmet İnönü tarafından, İstanbul’a gelişlerinde kullanılmış; tek partili dönemden sonra yabancı misafirleri ağırlamak amacıyla hizmete açılmıştır.
15. Dört buçuk tonluk kristal avize
Türk sanatının en güzel eserleri ile Avrupa ve Uzak Doğu’nun ender dekoratif el işi eserleri, Saray’ın her yerini süsler. Saray’ın pek çok odasında kristal avizeler, şamdanlar ve şömineler bulunur. Dünyadaki saraylar içerisindeki en büyüğü olan balo salonunun 36 metre yüksekliğindeki kubbesinde asılı olan 4,5 ton ağırlığındaki devasa kristal avize, ihtişamıyla görenleri hayrete düşürmektedir.
16. Saraydan müzeye
1984 yılından itibaren “müze-saray” olarak geziye açılan Dolmabahçe Sarayı; yerli ve yabancı turistlerin en çok ziyaret ettikleri, denize nazır bahçesinde dinlendikleri, İstanbul’un en güzel köşelerinden biri olarak ziyaretçilerini beklemekte…