Tarih boyunca, yeryüzünde pek çok şehir kuruldu. Pek çok şehir de ortadan kayboldu. Bazıları sular altında kaldı, bazıları şiddetli sarsıntılar sonucunda yıkıldı. Bazıları ise korkunç savaşlarda yerle bir oldu. Bazen de şehirler, sakinleri tarafından terk edildi…
Bir şehir, insanlar tarafından terk edildiğinde ne olur? Cevap basit: Şehri, doğa sahiplenir. Binalar, evler yosunlarla kaplanır. Her taraftan kum tepeleri yükselir. Bir zamanlar insanların yürüdüğü yollarda hayvanlar dolaşmaya başlar. Şehrin yeni sakinleri, doğa ananın diğer evlatlarıdır artık… Bu listemizde insanların terk ettiği 8 şehri sizler için derledik.
1. San Juan Parangaricutiro, Meksika
20 Şubat 1943’te Meksika’daki bir şehir olan San Juan Parangaricutiro yerleşiminde şiddetli bir sarsıntı meydana geldi. Ardından hava karardı, gökyüzü küllerle kaplandı! Kilise çanları korkunç bir şekilde çalmaya başladı. Bütün bu yaşananlar, yaklaşan tehlikeyi haber veriyordu…
Şehrin yakınlarındaki Paricutin Yanardağı patlıyordu. Dumanlarla beraber gökyüzüne yükselen lavlar şehre doğru akmaya başladı. Neyse ki şehir tahliye edilmişti. Bu sayede hiç kimse zarar görmedi.
Patlamayla beraber şehir harap oldu. Lavlar soğuyup ortalık sakinleştiğinde, şehirden geriye kalan tek şey kilise kulesiydi. Şehir halkı, kendisine yeni bir yerleşim yeri kurdu. Eski şehirleri ise turistik bir merkez haline geldi. Günümüzde, turistler eski şehrin dayanıklı kilise kulesini görmek için burayı ziyaret ediyor.
2. Valle dei Mulini, İtalya
İtalyancada “Değirmenler Vadisi” anlamına gelen Valle dei Mulini bölgesi, 13. yüzyıl başlarında çevre şehirlere un temin etmek amacıyla kurulmuştu. Bu sebeple, görkemli değirmenlere ev sahipliği yapıyordu. Ayrıca, bölge derin bir vadinin yamacına inşa edilmişti. Bu sayede değirmenler, vadideki nehirden faydalanabiliyorlardı.
Şehir, kısa süre sonra başka üretim yapılarına da ev sahipliği yapmaya başladı. Örneğin, değirmenlerin yanı sıra bölgede kereste ve yıkama fabrikaları kuruldu. Ancak ilerleyen süreçte gelişen sanayiyle beraber, değirmenlerin modası geçti. Değirmenlerin yerini modern üretim tesisleri aldı. Nihayet, 1940’lara gelindiğinde Valle dei Mulini bölgesi terk edildi ve günümüze kadar böylece kaldı. Bölgedeki insan varlığı sona erince, değirmenler ve diğer yapılar doğanın bir parçası haline geldi. Valle dei Mulini, şimdilerde endüstrideki tarihsel gelişim aşamalarının gözlenebildiği turistik bir bölge olarak varlığını sürdürüyor.
3. Kolmanskop, Namibya
Namibya’da bulunan Kolmanskop şehri, ilginç bir kuruluş hikâyesine sahip. 1908 yılında bir demir yolu işçisi, Namib Çölü’nün kumları arasında parıldayan bazı taşlar fark ediyor. Daha sonra bu taşların elmas olduğu anlaşılıyor. Bölgede elmas endüstrisini başlatmak amacıyla, 1912 yılında Kolmanskop şehri kuruluyor.
Ancak ne yazık ki, şehrin hikâyesi mutlu sonla bitmiyor. Bölgede ayaklanma ve şiddet olayları başlıyor. Ayrıca yeni elmas madenlerinin keşfedilmesi, şehrin popülerliğini kaybetmesine neden oluyor. İşte bu sebeplerden insanlar şehri terk ediyorlar. Yıllar önce kum tepeleri arasından yükselen şehir, yıllar sonra yine kum tepeleri tarafından yutuluyor…
4. Houtouwan, Çin
Çin’in Shengshan Adası’ndaki Houtouwan şehri, bir zamanlar birkaç bin kişilik balıkçı topluluğuna ev sahipliği yapıyordu. Ancak ülkenin kalanından izole haldeydi. Bu yüzden şehir gelişemiyordu ve nüfusu giderek azalıyordu. Sonunda şehir 2002 yılında resmen tahliye edildi ve burada yaşayanlar başka bölgelere yerleştiler. İnsanlar şehri edince burayı doğa sahiplendi. Bölgedeki yapıları kısa süre içinde yemyeşil bitkiler kapladı. Houtouwan uzun zamandır yaşanacak bir yer olmasa da hâlâ “canlı” olduğu söylenebilir. Üstelik ziyaretçilerine muhteşem bir doğa manzarası sunuyor.
5. Angkor Wat, Kamboçya
Kuzey Kamboçya’daki Angkor Wat, 12. yüzyılın ilk yarısında Khmer İmparatorluğu’nun Kralı II. Suryavarman tarafından, tapınaklar bölgesi olarak inşa edilmişti. Angor Wat, 400 km²’lik alan üzerinde yüzlerce binaya ev sahipliği yapıyor. Burası Güneydoğu Asya’daki en önemli arkeolojik alanlardan biri olarak kabul ediliyor. Günümüzde, şehirdeki yapılar farklı bitki türleriyle iç içe geçmiş vaziyette. Şehir, artık insan yerleşimine kapalı. Fakat yayıldığı geniş arazide, dini törenlerden pirinç yetiştiriciliğine kadar çeşitli faaliyetler devam ediyor.
6. Calakmul, Meksika
Güney Meksika’nın Yucatan bölgesindeki Calakmul, MS. 5. ve 8. yüzyıllar arasında kurulan bir Maya şehriydi. Maya Uygarlığı’nın yok olmasından sonra, şehir vahşi yaşam tarafından ele geçirildi. Kuruluşundan bu yana binlerce yıl geçtiği halde, şehirde hâlâ sağlam yapılar bulunuyor. Bölge 6000’den fazla yapıya ev sahipliği yapıyor. Aralarında etrafı ağaçlarla çevrilmiş bir piramit bile var. “Bitki Höyüklerinin Yeri” anlamına gelen Calamkul, 2012 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dâhil edildi.
7. Okunoshima, Japonya
Japonya’nın Seto İç Denizi’ndeki Okunoshima bölgesi, “Tavşan Adası” olarak biliniyor. Adadaki binalarda insanlar yerine yüzlerce yabani tavşan yaşıyor. Öte yandan tavşanların adaya nasıl geldiği ise bilinmiyor. Ancak bir teoriye göre tavşanlar, 1970’lerin başında adayı ziyarete gelen bir okul kafilesindeki çocuklar tarafından adaya bırakılmışlar.
Okunoshima, tavşanlar tarafından istila edilmeden bir insan yerleşimiydi. Üstelik II. Dünya Savaşı sırasında kimyasal silah üretim tesisi olarak kullanılıyordu. Şimdilerde, adanın eskisinden çok daha “sevimli” bir yer olduğu söylenebilir.
8. Ross Adası, Hindistan
Hindistan, İngiliz sömürge yönetim altındayken Hint Okyanusu’ndaki Ross Adası, suçlular için sürgün yeri olarak kullanılıyordu. 1858’deki ayaklanmalardan sonra, İngiliz yönetimine isyan edenlerin çoğu bu adaya gönderildi. Burada, çok ağır şartlar altında mahkûm edildiler.
Ada sadece hapishane olarak kullanılmıyordu. Adaya gelen İngilizlerin yaşaması için ayrıca bir şehir de inşa edilmişti. II. Dünya Savaşı sırasında İngilizlerin adayı terk etmesiyle hapishane kapatıldı. Böylece, adadaki insan varlığı sona erdi. İnsan varlığının sona ermesiyle adanın kontrolü, ormanın eline geçti…
İlginizi çekebilir:
Görünüşleriyle Ürküten Terk Edilmiş 13 Hayalet Şehir ve Kasaba
Kaynak: 1