Farklı dizileri veya filmleri izlemeyi bu kadar sevmemizin nedenlerinden biri, bize gerçekten hitap eden ve bizi önemseyen bazı karakterlerin varlığı. Ancak bazen senaryo yazarları onlara, ilk bakışta pek açık olmayan ve gerçekten derin anlamlar yüklü özellikler bahşediyor. Bizim “güçlü” diye nitelendirdiğimiz bazı karakterler aslında derin travmalar yaşamış ve bu nedenle psikolojik sorunları bulunan kişiler olabiliyor. Bir psikolog popüler dizi ve filmlerde öne çıkan 8 karakterin psikolojik analizini yaptı. Keyifli okumalar!
1. Daenerys Targaryen – Game of Thrones
Game Of Thrones, tüm zamanların en çok izlenen dizilerinden biriydi. Finalinin ardından bile konuşulmaya devam eden dizide Emilia Clarke’ın canlandırdığı Daenerys Targeryen karakterinin dizi boyunca hemen hemen her halini gördük. Güçlü, hırslı, başına buyruk olan Danny, sürekli istismara uğradığı oldukça sağlıksız bir ailede büyüdü. Psikolog, çocukluk travmalarının ve korkularının onu 3 rolden oluşan bir döngüden geçirdiğini söylüyor; bir kurban, bir kahraman ve bir sadist.
İnsanları kurtardı çünkü kimse onu kurtarmadı ve güce sahip olmak istiyordu, uzun bir süre kendi hayatını kontrol edememişti. Böylece, bize bir kişinin zorlu geçmişinin onu daha güçlü hale getirebileceğini ancak hem kendi hayatını hem de diğerlerinin hayatlarını mahvettiğini gösterdi.
2. Carrie Bradshaw – Sex and the City
Sarah Jessica Parker’ın canlandırdığı Carrie Bradshaw karakteri de dizinin yayınlandığı dönem son derece popüler olan karakterlerden biriydi. Psikolog bu karakterin tüm düşüncelerinin ve eylemlerinin aşkı bulmakla ilgili olmasını, aslında onun ilişkiden ve evlilikten kaçma isteğini saklaması olarak yorumluyor. Bunun kanıtı da sadece aciz olan ve uzun süreli ilişkilerle ilgilenmeyen veya ona karşı hisleri olmayan erkekleri seçmesi. Tüm bunlar ise onu mutsuz ediyor. Tüm bunları fark ederse yanlış insanların peşine takılmaz ve hayatı daha iyi olur.
3. Gregory House – House MD
Kendine çok güvenen, son derece entelektüel, her zaman kuralları çiğneyen ve insanlarla anlaşamayan bu tür karakterler çok çekici ve sosyopat olarak kabul ediliyor. Ancak psikolog, bu tasvirin yanlış olduğunu söylüyor. Bunun için karaktere yakından bakmak yeterli.
Gerçek sosyopatlar empati kuramazlar, onlar için sevgi ve arkadaşlık gibi şeyler yoktur. Ama Gregory House örneğinde, Gregory’nin bu tip duygularını saklamayı tercih etse de aslında çok ince ruhlu olduğunu görüyoruz. Arkadaşları, meslektaşları ve hatta hastaları kendilerini kötü hissettiklerinde her zaman bunu fark ediyor ve bazen kaba bir tavırla da olsa onlara mutlaka destek olmaya çalışıyor.
4. Cersei Lannister – Game of Thrones
Game Of Thrones’un öne çıkan bir başka karakteri de Lena Headey’in canlandırdığı Cersei Lannister. Bu güçlü kadın istediği her şeyi almaya hazır, herkesi manipüle ediyor ve kesinlikle acımasız görünüyor. Her zaman başkalarından üstün hissetmesi onun için çok önemli. Tüm bunlar ise bir narsist için son derece normal. Psikolog bu karakterin narsist olduğunu ve bu tip insanların aslında kimseyi gerçekten sevmediğini söylüyor. Сersei’nin kayıtsız olmadığı tek şey çocukları olsa da, bu bir soruyu gündeme getiriyor; Bu gerçek bir sevgi mi yoksa çocuklarında sadece kendi yansımasını mı görüyor?
5. Monica Geller – Friends
Kulağa gerçekten şaşırtıcı gelebilir ama burada başka bir narsist var. Sevecen şirin Monica’yı hiç bu şekilde düşünmemiş olabilirsiniz ama aslında psikologa göre onu narsist yapan bazı özellikler var. Çocukluğu boyunca ağabeyinin gölgesindeydi ve bu onda yetişkinken üstesinden gelmek istediği travmatik bir iz bıraktı.
Monica karakteri son derece mükemmeliyetçi, disiplini ve kontrolü seviyor. Dahası, kalıcı bir kazanma arzusu var ve bir şeyi ilk yapan kişi oluyor. Bu aslında kişiye pozitif enerji ve kendine güven veren sağlıklı bir narsisizm tezahürüdür.
6. Samantha Jones – Sex and the City
Sexy and the City’nin en sevilen karakterlerinden Samantha gerçekten de ne istediğini bilen ve başkalarının fikirlerini pek umursamayan çok bağımsız bir kadın. Dayatılan birçok sosyal norma karşı çıkıyor ve bir aile sahibi olmamayı seçiyor. Asla partnerlerine güvenmiyor ve kendini herkesten daha çok seviyor. Bununla birlikte, burada psikologumuz yakın bir ilişki içinde olma yeteneğini sorguluyor.
7. Susan Mayer – Desperate Housewives
Teri Hatcher’in canlandırdığı Susan Mayer karakteri, psiklogumuza göre bir kurbanın psikolojisine sahip başka bir karakter. Bu tip insanlar kendi sorunlarını çözmekten kaçınırlar; Susan’ın sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu görüyoruz. Erkek arkadaşları ve hatta kızı bile onun aslında kendisi yapması gereken birçok şeyi hallediyor.
Dahası, diğer birçok seçenek varken bilinçli olarak acı çekmeyi seçiyor ve hayatını daha iyi hale getirmek için çok az şey yapıyor gibi görünüyor. Bu, annesiyle olan dengesiz ilişkisinden kaynaklanıyor. Susan’ın güven kazanma şansı hiç olmadı. Bu nedenle her zaman en kötüsünü bekliyor. Bununla birlikte, koşullarından kaçmaya çalışan bir kurban örneği; daha güvenilir erkekler bulma ve hatta istikrarlı bir iş bulma girişimleri yapıyor.
8. Miranda Priestley – The Devil Wears Prada
Meryl Streep’in efsane karakteri Miranda Priestley, asla memnun olmayan, başkalarının fikirlerini kabul etmeyen ve gerçekten üst düzey profesyonel olan bir patron. Bu mükemmelliyetçi kişiden herkes korkuyor ama aynı zamanda çalışanları ona hayranlık duyuyor. Psikolog bunu tipik stockholm sendromuna benzetiyor; patron ne kadar katı olursa, herkes işini o kadar iyi yapar.
Ancak bu karakter başka bir şey saklıyor. Çok başarılı, saygı duyulan ve bağımsız bir kadın. Ancak hiç de mutlu görünmüyor. Yani filmde ideal bir rol model değil, daha çok uyarıcı bir karakter. Kariyerine çok şey verdi ve artık bundan başka hiçbir şeyi yok.
Kaynak: 1