Bugün öfkelenip gelen geçenin belli olmadığı anlarda kullandığımız bir deyiş Dingo’nun Ahırı. Hatta dilimizdeki yeri daha çok argoya yakın. Her ilçesinin, her sokağının tarihle bağlantısı olduğu İstanbul’umuz ise bu tabirin de çıkış noktası. Onu en iyi anlatanlardan biri de Ekrem Tamer’in TRT Belgesel kanalında hazırladığı bir programda ortaya çıkıyor. Tamer’in ‘’Taksim’den Tünel’e’’ adlı belgesel çalışmasında aktardığı güzel hikâye ile öğrenelim bakalım, Dingo’nun ahırı nereden geliyor?
Bir zamanlar İstanbul’da tramvaylar atlarla çekiliyordu
Aşağı yukarı devamlı yolcu taşıyan atlar, haliyle yoruluyordu
O yüzden Taksim Meydanı’na yakın bir yerde dinlenmeleri için ahır yapılıyordu
Bu ahırın sahibi ve patronu da Dingo adlı bir Rum’du
İçkiyle arası iyi olan Dingo meyhanelerde sık vakit geçiriyordu
Hal böyleyken ahıra kimin gelip gittiği ve hangi atın dinlendiği de bilinmiyordu
Bu belirsizlik ki ‘’Dingo’nun ahırı mı bu?’’ deyiminin de esin kaynağı oldu
Dingo’nun Ahırı bugün Taksim Sular İdaresi Maksemi ile Fransız Konsolosluğu arasındadır