İhtiyacı olan bir hayvana yardım elinizi uzattığınızda karşılığını kat kat alacağınız katıksız bir gerçek. Size duyduğu karşılıksız sevgi, gözlerinin içinde gördüğün derinden gelen minnet ve saf duygular yüreğinizi yeniden çiçeklendirecek. Hem kim bilir, belki bir gün olur sizin de onun sevgisine ihtiyacınız olur…
Dina Theissen, bir gün bahçelerindeki ağacın altında çırpınan, minik bedeni henüz tüylenmemiş yavru bir kuş buluyor.
Ne yapacağını bilemeden yaban hayatı koruma derneklerini arayan kadın aldığı direktifler doğrultusunda minik kuşu göz hapsinde tutarak annesinin gelmesini bekliyor. Fakat kimse gelmediği gibi, yavru kuş tüm gün ağlıyor.
Onu daha fazla orada bırakamayacağını anlayan kadın, evine alarak ailesiyle birlikte beslemeye başlıyor. Henüz birkaç günlük olduğu için türünü bile anlayamadıkları yavru kuşun ismini Gracie koyuyorlar.
Evin minik kızıyla birlikte onu elleriyle besleyip kuş olmayı öğreten Dina ile Gracie arasında çok içten bir bağ oluşmuştu. Dina’yı nerede görse annesi gibi görüp çevresinde uçuşuyordu.
Yeterince büyüdüğünde ayrılık vakti gelmişti Gracie için ve bu her iki taraf için de oldukça zordu. Zaten Gracie de ilk denemede Dina’yı bırakıp uzaklaşamamıştı. Fakat o özgür bir kuştu.
İkinci denemelerinde mavi gökyüzüne yükselen mavi alakarga Gracie, yine de onu kurtaran ailesini unutmadı. Birkaç hafta sonra camlarının önünde neşeyle ötüyordu.
O günden itibaren sık sık gelip, istediği zaman evin içine girerek aileyle oyunlar oynuyor, sonra yine birkaç hafta doğada kendi hayatını yaşıyordu.
Fakat son kez gelişinde Dina’nın kanser hastalığını nedeniyle tedavi görerek saçlarının dökülmesine şahit olmuştu. O zaman bir terslik olduğunu hisseden Gracie, Dina’nın hasta yatağının camında tüneyerek beklemeye başladı.
Bu süreçte onu yalnız bırakmayan ve en çok ihtiyacı olduğu anda ona sevgisiyle moral veren Gracie’nin de sayesinde Dina kanseri yendi.
Şimdi Gracie’nin birçok yavrusu var, mini mini mavi alakarga ailesiyle doğada uçuşsa da; asıl ailesini hiçbir zaman yalnız bırakmıyor.
Kaynak: 1, 2