Zorlaşan yaşantılar, yoğun hayatlar ve kalabalık şehirler karşısında ruh sağlığımızı korumak elbette ki çok zor. Sosyal medya üzerinden çokça iletişim kurduğumuz, ancak kendi içimizde yalnızlaştığımız, toplumca karanlıktan kaçtığımız şu günlerde sanat en büyük kurtarıcımız. Konserler, tiyatrolar, sergiler bizi bambaşka dünyalara ve hiç görmediğimiz bakış açılarına götürüyor; düşüncelerimize yön veriyor, ruhumuzu dinlendiriyor…
Sanatın iyileştirici etkisi bu kadar büyük olunca sanatla ilgili her haber ruhunu doyurmaya ihtiyacı olanları heyecanlandırmaya yetiyor, o haber dünyanın diğer ucundan gelmiş olsa da…
Tokyo’da geçtiğimiz ay kapılarını açan Dijital Sanat Müzesi’nden gelen her bir görüntü bir an önce Tokyo’ya gitme isteği uyandırıyor. Sanatı geçmişten günümüze taşıyor ve gerçeklik algısını ortadan kaldırıyor. Gerçek dünyadan kopup dijital bir dünyada var olmak isteyenler için inanılmaz bir yer haline dönüşüyor…
Tarihin her döneminde iyileştirici etkisiyle insan hayatında büyük bir yere sahip olan sanat günümüzde form değiştirerek farklı bakış açıları sunmaya devam ediyor

Tokyo’nun Odaiba adasında kapılarını açan Dijital Sanat Müzesi, 10 bin metrekarelik üç boyutlu bir alanda 520 bilgisayar ve 470 projektör ile benzeri görülmemiş bir dünya yaratıyor

Japonya kökenli sanatçı kolektifi teamLab ve kentsel gelişim firması Mori Building işbirliği ile hazırlanan müze, MORI Building DIGITAL ART MUSEUM teamLab Borderless” adını taşıyor

“Borderless” teması “sanatlar arasında”, “ziyaretçiler arasında” ve “bir kişi ile diğeri” arasındaki sınırları yok etme amacını taşıyor

Sergilerinde dijital teknolojileri kullanan teamLab’in sergileri geçtiğimiz yıllarda İstanbul’daki Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu dahil San Francisco ve Melbourne gibi şehirlerde ziyaretçileriyle buluşmuştu

teamLab tüm işlerinde dijital projeksiyonlar sayesinde ziyaretçileri etraflarındaki sanat eserleriyle birleştirmeyi, sanatı fiziksel kısıtlamalardan kurtarmayı ve teknolojiler ile yaratıcılık arasındaki sınırın bulanıklaştığı çağdaş toplumdaki sınırları aşmayı amaçlıyor

Müze içerisinde farklı temalar ve interaktif deneyimlerin yer aldığı birbiriyle bağlantılı 5 farklı bölge bulunuyor. İlki “Borderless World”

İlk alan olan Borderless World’de ziyaretçiler, dijital alanda kendi yollarını tasarlamaya teşvik ediliyor. İnsanlar dijitalleştirilmiş şelaleler, kuşlar arasında istedikleri gibi dolaşabiliyor.
İkinci alan “Athletics Forest” ziyaretçilerin mekan algılama becerileri üzerine yoğunlaşıyor. Parıldayan direklere tırmanan, trambolin üzerinde zıplayan ziyaretçilerin olduğu bir galaksi sunuyor…

“Future Park” ise tamamen çocuklar için tasarlanmış bir bölüm. Çocuklar tarafından çizilen balıklar dijital ortamda hayat buluyor ve çocuklar sanatla etkileşime girerek kendi dünyalarını yaratıyorlar

Dördüncü bölümde ziyaretçileri “Forest of Lamps” alanı karşılıyor. Ziyaretçiler bir lambaya dokunduğunda ışık bir lambadan diğerine geçiyor

Son aşama olan “En Tea House”da ziyaretçileri daha sakin bir deneyim bekliyor. Ziyaretçiler fincanlarından yeşil çaylarından yudumlarken arttırılmış gerçeklik teknolojisi ile dijital çiçekler bardakların içine giriyor

Sanatın fiziksel kısıtlamalardan kurtarıldığı ve günümüze entegre edildiği bu interaktif müzeyi ziyaret edebilmek ise elbette biz Türkiye’de yaşayanlar için zor. Bir an önce buralara da gelmesini diliyoruz…
































