İnsan; etten ve kemikten oluşan, gelişmiş algı ve zekâsıyla Dünya adındaki gezegeni domine eden varlıklara verilen ad. Kimilerine göre yaratılmış kimilerine göre evrilmiş olan insanların hayatı, özellikle son on yıl içerisinde dijitalleşmeye başladı. Artık neredeyse hepimizin bir gerçek hayatı, bir de dijital hayatı var. Peki, tamamen dijital insan olur mu? Vücudu etten ve kemikten oluşmayan ancak bilinci, algısı, yapay da olsa zekâsı olan varlıklar geliştirsek onlara insan diyebilir miyiz? Görünen o ki bu durumu bir şekilde kabullenmek gerekecek. Çünkü artık “Dijital İnsan” kavramı iyiden iyiye gerçek olmaya başladı. Konu ilginizi çektiyse giriş kısmını fazla uzatmadan sadede gelelim. Bu listemizde dijital insan kavramının yükselişi hakkında bilgiler edinecek ve bu konuda geldiğimiz son noktayı görebileceksiniz.
Dijital insan tanımının temellerini atan ilk popüler robot: “ASIMO”
Bundan on sekiz yıl önce, 2000 yılında Japon teknoloji ve otomotiv devi Honda tarafından tanıtılan Honda ASIMO bizleri şaşırtmıştı. Genel hatlarıyla insansı bir yapıda olan ve sesli komut alma, küçük şakalar yapma ve dans edebilme gibi özellikleriyle dikkat çeken ASIMO, dijital insan kavramının temellerini attı diyebiliriz. Şu an gördüğümüz örnekler doğrultusunda ASIMO epey ilkel bir robot ama uzun bir yola çıkmak için en önemli nokta ilk adımı atabilmektir.
Dijital insan kavramını öne çıkaran güncel örnek: “Sophia”
Aslında son derece geniş bir içeriğe ve bilimsel altyapıya sahip olan dijital insan kavramı son birkaç yıldır ön plana çıkmaya başladı. Bu yükselişin en önemli ve en bilindik örneği Sophia oldu. Hanson Robotics tarafından geliştirilmiş olan Sophia adlı insansı robot, yapay zekâ teknolojisinin ne kadar geliştiğini bizlere gösterdi.
Sophia hem internet âlemindeki popülaritesi hem de yetenekleriyle öylesine öne çıktı ki Suudi Arabistan’ın Riyad şehrinde düzenlenen Future Investment Initiative (Geleceğin Yatırım Girişimi) etkinliğinde Suudi Arabistan vatandaşlığı aldı. Bu olayla birlikte hem dijital insan kavramı öne çıkmış oldu, hem de yepyeni bir tartışmanın ilk kıvılcımı ateşlendi.
Miquel Sousa ya da bilinen adıyla Lil Miquela, artık bir dijital insan olarak aramızda
İnsansız robot Honda ASIMO ve Suudi Arabistan vatandaşı Sophia’nın ardından geldiğimiz noktada dijital insanlarla bir arada yaşamaya başladığımızı fark ediyoruz. Şu an ülkemizde eminiz ki milyonlarca kişinin Lil Miquela’dan haberi bile yok. Ancak şu bir gerçek ki Miquel Sousa adlı dijital insan, dijital dünyada çok az gerçek insanın ulaşabileceği bir başarıya imza attı.
Instagram’da ortalığı kasıp kavuran bir moda ikonu olan Lil Miquela an itibarıyla 1,5 milyondan fazla takipçiye sahip. Her zaman 19 yaşında kalacak olan Lil Miquela, bir sosyal medya fenomeni olarak moda firmalarının tanıtımlarını yapıyor. Prada hashtag’ini Instagram hesabında gördüğümüz Lil Miquela’nın potansiyel değerinin 6,4 milyon dolardan fazla olduğu düşünülüyor. Dijital insan Miquel Sousa’nın Instagram hesabına bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Bilgisayar ortamında doğan Lil Miquela sanal mı, gerçek mi?
Sanal ve gerçek arasındaki çizginin giderek inceldiği günümüz dünyasında Lil Miquela’nın sanal mı yoksa gerçek mi olduğuna karar vermek zor. Gerçek insanların sanal hayatlar yaşadığı sosyal medya ortamında, sanal bir karakterin gerçek hayat yaşaması kafaları epey karıştıran bir durum.
Lil Miquela’nın sanal mı ya da gerçek mi olduğunu tartışırken şunu akıldan çıkarmamak gerekiyor, sosyal medya fenomenliği ya da bir diğer adıyla influencer kavramı gerçek hayata doğrudan etki ediyor. Lil Miquela adlı dijital insan sokakta karşınıza çıkamayacak olsa da, Instagram âleminde 1,5 milyondan fazla takipçisine moda tasarımları gösteriyor ve ilginç derecede gerçekçi bir yaşam tarzı empoze ediyor.
Lil Miquela sonsuza kadar 19 yaşında olacak
Hepimizin en büyük kaygıları arasında yer alan yaşlanma, Lil Miquela için hiçbir şey ifade etmiyor. Bilgisayar ortamında 19 yaşında, kaküllü ve çilli bir genç kız olarak tasarlanan Lil Miquela, sanal yaşantısı devam ettiği sürece 19 yaşında kalmaya devam edecek. Zaman zaman salaş, zaman zaman seksi paylaşımlara manken olan Lil Miquela’nın makyaja, kuaföre ya da Photoshop düzeltmelerine ihtiyacı yok. Onun cildi hiç kırışmayacak, saçları hiç dökülmeyecek ve hiçbir şey yemediği için dişlerinin çürüme ihtimali yok. Lil Miquela belki de teknoloji yeterince geliştiğinde, sanal bilinciyle aramızda yürümeye ve dünyamızda gerçek bir birey olarak yaşamaya başlayacak.
Çok tartışılacak bir konu: “Sosyal medya kampanyalarında firmalar gerçek insan mı, dijital insan mı tercih etmeli?”
Sosyal medya dendiği zaman artık akıllara ilk gelenler ünlüler ve fenomenler oluyor. Milyonlarca takipçiye erişmeyi başaranların hayatlarını değiştiren sosyal medya, doğal olarak reklam verenlerin de ilgi odağı durumunda. Peki, bir marka sahibi olarak sosyal medyada fenomenler üzerinden reklam kampanyası yürütecek olsanız gerçek insanları mı tercih edersiniz yoksa dijital insanları mı? Bu noktada karar vermek oldukça zor, çünkü gerçek insanlar her ne kadar sosyal medyada farklı bir imaj çiziyor olsalar da büyük risklere sahipler.
Örneğin sosyal medyada bir sosyal duyarlılık kampanyasına konu edilecek bir sosyal medya ünlüsünün gerçek hayatta duyarsızca bir hareket sergilemesi firma için büyük bir zarar demektir. Lil Miquela gibi dijital karakterlerin bu konuda endişe uyandırmıyor olması firmalara çekici gelebilir. Lil Miquela, onu yöneten gerçek insanlar çığırından çıkmadığı takdirde Lamborghini marka otomobiliyle kaza yapamaz, uyuşturucu partilerinde yakalanamaz ve skandallara konu olamaz.
Bir gün biz de dijital insan olur muyuz?
Bu soruya “Kesinlikle hayır!” cevabını vermek oldukça kolay geliyor olabilir. Ancak şunu unutmayın, gelişen teknolojinin meyveleri olan yapay zekâ, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik gibi kavramlar Matrix benzeri bir sanal dünyada yaşayabileceğimize işaret ediyor. Şu an içerisinde yaşadığımız ve gerçek olarak adlandırdığımız dünyanın bile ne denli gerçek olduğunu anlayamıyorken bunun içerisinde bir sanal gerçeklik oluşturmak kelimenin tam anlamıyla çılgınca görünüyor. Bu noktada sizlere bir soru yöneltmek istiyoruz; gerçek dünyanın stresinden ve kaygılarından tamamen kurtulabileceğiniz bir sanal dünyada dijital insan olmak ister miydiniz?