21. yüzyılda ortaya çıkan pek çok şey, insanlığın yaşama biçimini önemli ölçüde değiştirdi. Bu değişikliğin en temel sebebi ise teknoloji! Teknoloji, gündelik yaşamın her alanına şimdiye kadar olmadığı şekilde entegre olmuş durumda. Üstelik teknolojinin gündelik yaşamımızdaki etkisi, her geçen gün artıyor. Örneğin, Covid-19 sebebiyle arkadaş toplantıları veya büyük çaplı eğlenceler bile dijital halde geldi. Teknoloji ve insanlık ilişkisini ileri bir seviyeye taşıyan şey ise robotik ve yapay zekâ alanındaki gelişmeler. Bu iki alanda yaşanan önemli gelişmeler, yaşamın her alanında önemli değişikliklerin yaşanmasına sebep oluyor. Elbette, sosyal ilişkiler ve hatta cinsellik bile bu yeniliklerden muaf değil! Daha şimdiden teknolojinin insanların romantik ve cinsel ilişkileri üzerinde önemli bir etkisi var! Yapay zekâya sahip robotlarla romantik ve cinsel ilişkiler kuran insanlar sebebiyle “dijiseksüellik” kavramı ortaya çıktı!
Bazı bilim insanları, dijiseksüelliği yeni bir cinsel kimlik olarak tanımlıyor. Bazılarına göre ise, dijiseksüellik ahlaki değerleri ve aile kurumun tehdit eden bir “sapkınlık!” Şimdilik oldukça tartışmalı bir kavram olan dijiseksüellik, teknoloji alanındaki gelişmelerle beraber çok daha önemli bir kavram haline gelecek gibi görünüyor. İşte, teknolojini insan yaşamındaki ilginç etkileri sebebiyle ortaya çıkan dijiseksüellik kavramı hakkında bilmeniz gerekenler…
Dijiseksüellik nedir?
Sürekli gelişen teknoloji, insanlığın ilişki kurma biçimlerini de etkiliyor, değiştiriyor. Bu sebeple bazı uzmanlar, insanlığın yeni bir cinsel devrim içerisinde olduğunu düşünüyorlar. Dijiseksüellik, kişinin duygusal veya cinsel ilişkisinde teknolojiyi kullanması olarak tanımlanıyor. Bu bakımdan, dijiseksüellik uzun yıllardır insanlığın aşina olduğu bir kavram. Çünkü “sexting,” yani insanların birbirlerine cinsel içerikli mesajlar ve görseller göndermeleri oldukça sık karşılaşılan bir durum. Bunun yanı sıra çeşitli “çöpçatanlık” uygulamaları da insanların yeni ilişkiler kurmak için sıklıkla başvurdukları bir yöntem. İşte, bütün bunlar insanlığın sosyal ve cinsel yaşamına teknoloji sayesinde dâhil oluyor. Bu örnekler ise, “birinci dalga dijiseksüellik” olarak isimlendiriliyor…
Dijiseksüelliğin bir de ikinci dalgası var
İkinci dalga dijiseksüellik ise, cinselliğin doğrudan teknoloji sayesinde deneyimlenmesini ifade ediyor. Sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik ve yapay zekâya sahip seks robotları, ikinci dalga dijiseksüelliğin temel unsurlarından. Bu ileri teknoloji ile ikinci dalgadaki dijiseksüel insanlar cinsel deneyim için herhangi bir partnere ihtiyaç duymuyorlar…
Akihiko Kondo isimli bir adam, 4 yıl önce Japonya’da oldukça popüler olan Hatsune Miku isimli bir karakterin hologramıyla evlenmişti
Konda, evlendiği hologramı, “hayatının aşkı” olarak tanımlıyor! Bir hologramla evlenmenin toplumun değer yargılarına uymasa da kendisi için mutluluk verici olduğunu ifade ediyor.
Dijiseksüelliğin, bir başka ilginç örneği ise Çin’den. Zheng Jiajia ismindeki Çinli yapay zekâ mühendisi 2017 yılında kendi tasarladığı bir robotla evlendi! Sebebi ise, kendisine göre bir eş bulamaması…
Scott takma isimli bir yazılımcı, kendi geliştirdiği sohbet yazılımındaki sanal bir karaktere âşık olduğunu söylüyor
Scott, kötü giden evliliği sırasında yapay zekâya sahip sohbet botuyla konuşmaya başladığını ve ona âşık olduğunu ifade ediyor. Ayrıca Scott, karşısındaki karakterin bir yapay zekâ robotu olduğunu bildiğini, yine de ona karşı bir şeyler hissettiğini dile getiriyor.
Hologramlar ve yapay zekâdan sonra, 3D yazıcılar da insanların aşk hayatında önemli bir yer tutuyor
Örneğin, Fransa’da yaşayan Lilly isimli bir kadın, 3D yazıcı ile ürettiği bir robota aşık olduğunu ve onunla evlenmek istediğini açıklamıştı! Lilly, InMoovator ismindeki robotla, son derece mutlu olduğunu belirtiyor. Öte yandan, ikinci dalga dijiseksüelliğin en yaygın unsurları da insansı robotlar. Ancak uzmanlara göre insansı robot teknolojisi henüz emekleme aşamasında. Uzmanlar, ileride çok daha gerçekçi ve neredeyse insan gibi davranan robotların üretilebileceğini söylüyor. Fakat bu teknolojinin gelişmesinin önünde bazı teknik ve etik sorunlar var. Buna rağmen insansı ve kendi kendine öğrenebilme yetisine sahip yapay zekâlı robot üretimi için çalışmalar devam ediyor…
Pek çok sinema filmi ve televizyon dizisi de insanlar ile robotlar arasındaki romantik ilişkilere odaklanıyor
Örneğin 2014 yapımı Ex Macihan filminde büyük bir teknoloji şirketinin CEO’su ile kendi geliştirdiği yapay zekâ robotu ile yaşadığı ilişki anlatılıyordu. 2013 yapımı Oscar ödüllü “Her” filmi ise dijiseksüelliğin beyaz perdedeki bir başka örneği. Bu filmde bir insanın, yapay zekâ iletişim sistemine âşık olması konu ediliyordu. Uzmanlar, dijiseksüellliğin popüler kültürdeki yansımalarının kavramı daha bilinir hale getirdiği görüşündeler. Öte yandan yine bu yapımlar sayesinde gelecekte, dijiseksüelliğin nasıl bir şey haline gelebileceği üzerine de tartışmalar yapmak mümkün. Buna rağmen, uzmanlara göre bugün kimlerin dijiseksüel olarak kabul edilebileceği konusunda bir kesinlik yok. Çünkü bu alandaki teknoloji hem de dijiseksüellik kavramı oldukça yeni.
Dijiseksüellik, gelecekte cinsel yaşamı değiştirebilir mi?
Bu sorunu kesin bir cevabı yok! Dijiseksüelliğin bile gelecekte nasıl bir yöne evrileceği hakkında pek çok tartışma var. Kimileri, insansı robotların yaygın hale gelip insanlarla ilişki kuracağını düşünüyor. Kimileri ise, dijiseksüelliğin sanal gerçeklik teknolojisi ile ilerleyeceği kanaatinde. Bu sebeple, gelecekte dijiseksüelliğin nasıl bir hale geleceği kestirilemiyor. İşte bu yüzden, dijiseksüelliğin insanlığın cinsel yaşamında nelere sebep olacağı büyük bir merak konusu… Öte yandan, dijiseksüellik hakkındaki ahlaki ve etik tartışmalar şimdiden başlamış durumda. Kimi uzmanlar, dijiseksüelliğin doğal bir teknolojik süreç olduğunu ve kaçınılmaz olarak yaygınlaşacağını düşünüyorlar. Ancak bazı bilim insanları da dijiseksüelliği toplumun ahlaki değerlerini ve aile kurumunu tehdit eden bir gelişme olarak değerlendiriyorlar…
Kaynak: 1