Uzun süren bir alışverişin ardından ağır poşetlerle evinize döndüğünüzde, aslında çoğunlukla ihtiyacınız olmayan ürünler satın aldığınızı fark etmişsinizdir. Sürekli tüketmek, bir başka ifadeyle tüketim çılgınlığı modern insanın en büyük sorunlarından biri. Alışveriş, insanın ömrü boyunca bitmeyen bir olgu! Peki, bu dinmek bilmeyen tüketim açlığının ardında yatan sebep ne? Bu soruya verilebilecek çok fazla yanıt var. Ancak uzmanlara göre Diderot etkisi olarak isimlendirilen ilginç fenomen, tüketim çılgınlığının ardından yatan temel sebeplerden biri. Gelin alışverişi sürekli kılan, tüketim açlığımızın hiçbir zaman dinmemesine sebep olan Diderot etkisi nedir, birlikte bakalım.
Diderot etkisi hikayesi, Aydınlanma Çağı’nın önemli isimlerinden Fransız filozof Denis Diderot’un yaşamındaki küçücük bir ana dayanıyor
Diderot, yaşamındaki bu küçük anı, “Eski Sabahlığım İçin Pişmanlık” başlıklı bir yazıyla aktarırken, aynı yazı Diderot etkisi isimli fenomenin de doğuşuna vesile oluyor…
Diderot’un yazısının merkezinde kendisine armağan edilen gösterişli, kırmızı bir sabahlık yer alıyor. Diderot, bu güzel sabahlığı üzerine geçirdikten sonra sahip olduğu diğer tüm eşyaları değiştirmeye yönelik karşı konulamaz bir arzuya kapıldığını dile getiriyor
Diderot yazısında bu tuhaf arzunun sebebini de açıklıyor. Buna göre Diderot’un evindeki eski eşyalar, yeni sabahlığı ile uyumsuzluk yaratıyor
Böylece Diderot eski halılarını, sandalyelerini, çalışma masasını, kütüphanesini, kısacası sahip olduğu hemen tüm eşyaları yenileriyle değiştiriyor. Bu tüketim çılgınlığının ardından hayli kabarık bir fatura ile karşı karşıya kalıyor
Yani gösterişli bir kırmızı sabahlık, ünlü filozofun yaşamını altüst ediyor! İşte Diderot’un pişmanlığının ardından yatan hikaye kısaca bu şekilde.
Diderot etkisi nedir?
Fransız filozofun yaşadığı olaydan esinlenilerek isimlendirilen fenomene göre herhangi bir ürünü satın almak, tüketicide o ürünü yeni ürünlerle tamamlama arzusu yaratıyor. Bu arzu ise ardı arkası kesilmeyen bir tüketim sürecine dönüşüyor. İşte bu arzu ve devamındaki süreç, Diderot etkisi şeklinde isimlendiriliyor.
Denis Diderot, yaşamını altüst eden hikâyeyi 1769 yılında kaleme aldı. Ancak Diderot etkisi kavramı ilk kez Antropolog Grant McCracken tarafından 1988 yılında yazılan Kültür ve Tüketim isimli kitapta karşımıza çıktı
Diderot etkisi, günümüzdeki tüketici davranışlarının merkezinde yer alıyor. Yeni bir ürün satın alan insanların pek çoğu, satın aldıkları ürünle ilgili farklı ürünler de satın alma eğilimi gösteriyor
Örneğin yeni bir cep telefonu aldığınızda, cep telefonu aksesuarları da alışveriş sepetinizdeki yerini alıyor!
Uzmanlara göre Diderot etkisi, yaşamı bütünüyle kuşatan bir fenomen. Çünkü insan doğasının bir parçası ve aynı zamanda önemli bir pazarlama stratejisi
Günümüzde mağazaların hemen hepsi ürünlerini bir uyum içerisinde, “Diderot birliği” yaratacak şekilde sergiliyor
Örneğin dünya çapında faaliyet gösteren mobilya ve ev aksesuarı firmalarını düşünün. Bu firmaların mağazalarındaki ürünlerin tek başlarına sergilenmediğini fark ettiniz mi?
Koltuklar, sehpalar, sandalyeler, masalar, halılar, kırlentler, tablolar, biblolar… Aklınıza gelebilecek tüm ürünler oluşturulan konsept dahilinde, uyum içerisinde ve bir paket halinde sergileniyor
Diderot birliği, müşterileri ürünleri bir paket halinde satın almaya yönlendiren etkili bir satış stratejisi.
Diderot birliği giyim mağazalarında da karşımıza çıkıyor. Birbiriyle uyumlu olan pantolonlar ve gömlekler bir arada sergileniyor. Vitrindeki ürünler çoğunlukla tamamlayıcı ürünlerle birlikte tüketiciye sunuluyor
Uzmanlara göre Diderot etkisi kişileri sürekli alışveriş yapmaya yönlendiriyor, toplumları tüketim sarmalına sokuyor
Yani Diderot etkisi, bireysel ve toplumsal açıdan tehlikeli bir kavram. Üstelik tüketim çılgınlığının doğaya verdiği zararın boyutu da hayli yüksek. Peki, bu tehlikeli etkinin tahribatından korunmak mümkün mü?
Uzmanlar Diderot etkisi ile başa çıkılabilir mi, sorusuna evet yanıtını veriyor. Bu güçlü fenomenin esiri olmamak için yapmanız gereken şey ise eğer gerçekten ihtiyacınız yoksa “ilk satın alma” eyleminden kaçınmak
Çünkü ilk satın alma eylemi gerçekleştikten sonra sahip olduğunuz eski eşyaları yenisiyle kıyaslamaya başlayabilir, eşyalarınız arasında çirkin bir uyumsuzluk sezebilir ve büyük bir pişmanlığın esiri haline gelebilirsiniz…
Kaynak: 1