Ana sayfa » Sağlıklı Yaşam » Sabahları Yorgun Kalkmanızın Nedeni Bunlar Olabilir: Yeterince Derin Uyumadığınızı Gösteren 8 İşaret
Sabahları Yorgun Kalkmanızın Nedeni Bunlar Olabilir: Yeterince Derin Uyumadığınızı Gösteren 8 İşaret
Güne "5 dakika daha" diye mırıldanarak başlıyorsanız ve alarmınızla savaşmak sabah rutininizin bir parçası haline geldiyse, sorun sadece uyku süreniz değil, uyku kaliteniz olabilir.
Gece boyunca sekiz saat uyuyup sabah yine de kendini yorgun, keyifsiz ya da zihinsel olarak bulanık hissedenlerin sayısı az değil. Uyanmakla uyanamamak arasında geçen sabahlar, göz kapaklarının inadına kapanmaya çalıştığı kahvaltı anları ya da işe giderken akıldan geçen “neden hâlâ bu kadar yorgunum?” sorusu… Tüm bu belirtiler, aslında bir şeylerin eksik olduğunu fısıldıyor: Derin uyku. Uykunun süresi kadar kalitesi de belirleyici olurken, gece boyunca yeterince derin uyuyamamak, günün tamamını etkileyebiliyor. Peki, sabahları yorgun uyanmanın arkasında hangi sinyaller yatıyor olabilir? Derin uyumadığınızı gösteren işaretler neler?
Albert Einstein Tıp Fakültesi’nden uyku uzmanlarının da işaret ettiği gibi, bir kişi tam anlamıyla dinlenmemişse, bunu yalnızca yatakta geçirdiği süreyle ölçmek imkânsızdır. Gerçek dinlenme, alarm çaldıktan sonraki ilk saat içinde ortaya çıkan canlılıkla kendini belli eder. Hadi gelin yeterince derin uyku uyumadığınızı gösteren işaretlere birlikte bakalım.
Her sabah ertele tuşuna basmak
Derin uyumadığınızı gösteren işaretler aslında oldukça basit. “Ertele” tuşuna defalarca basmak, sabahın en büyük zevklerinden biri gibi görünebilir. Ancak eğer uyandıktan sonraki ilk saat içinde hâlâ kendinizi bir zombi gibi hissediyorsanız, bu derin uyku eksikliğinin bir işareti olabilir. Gün içinde defalarca alarmın erteleme tuşuna basmak, sadece sabah uyanma güçlüğüyle ilgili değildir. Bu davranışın ardında yetersiz veya kesintili uyku olabilir. Yatakta geçirilen süre boyunca vücut sık sık yüzeysel uykuya çekiliyorsa, sabah ne kadar uzun uyunmuş olursa olsun, zihin hâlâ yorgunlukla baş etmeye çalışır. Derin uykuya dalmadan geçirilen geceler, zihinsel berraklığı sabote ederken, sabahları bir türlü açılamayan gözlerle güne başlamak sıradanlaşır.
Gün ortasında uyumak
Günün ortasında, özellikle öğle yemeği sonrası hafif bir sersemlik normal kabul edilir. Fakat bu tarz bir problem, güne yayıldığı zaman, aktif olunması gereken saatlerde birden göz kapakları ağırlaştığı zaman, uyku kalitesinin sorgulanması gerekebilir. Bazı durumlarda bu tarz aniden gelen uyuklamalar, uyku apnesi gibi ciddi bir uyku bozukluğu habercisi olabilir. Gece boyunca fark edilmeden kesintiye uğrayan nefes alıp verme döngüsü, sabaha yorgunlukla uyanmaya neden olur. Üstelik bu durum yalnızca enerji kaybı değil, genel sağlık açısından da risklidir.
Derin uyumadığınızı gösteren işaretler arasında en önemli rahatsızlıklardan birisi olan uyku apnesi gibi rahatsızlıklar, gece boyunca uykunuzun sık sık bölünmesine neden olur. Bu da gündüz aşırı uyku haliyle sonuçlanır. Eğer her fırsatta şekerleme yapma ihtiyacı hissediyorsanız, bir uyku uzmanıyla görüşmek iyi bir fikir olabilir.
Masada otururken “Ne yapacaktım ben?” diye düşünülüyorsa ya da basit görevler dahi odaklanmayı güçleştiriyorsa, bu durum da derin uyku eksikliğiyle ilgili olabilir. Beynin karar alma ve kısa süreli hafıza süreçlerinden sorumlu olan bölgesi, yetersiz uyku yüzünden tam kapasite çalışamaz. Uyku sırasında beynin temizlenmesi ve yeniden yapılandırılması gerekir. Kalitesiz uyku ise bu süreci sekteye uğratarak, zihinsel yorgunluğa neden olur. Bu nedenle derin uyumadığınızı gösteren işaretler ve nedenlerini çok iyi bir şekilde incelemek gerekiyor.
Ruh hali dengesizliği
Bugün trafikte kornaya basan adama küfür ettiniz, market kasiyerinin yavaş hareket etmesi sizi deli ediyor, hatta sevgilinizin çorabını yere atması bile büyük bir krize dönüşüyor. Gün içinde daha sinirli, tahammülsüz ve alıngan bir ruh hali varsa, sebebi yalnızca stresli bir iş günü olmayabilir. Uyku evrelerinin birinde, özellikle de yavaş dalga uykusunda yaşanan eksiklik, duygusal düzeni bozar. Harvard Tıp Fakültesi’nin bulgularına göre, bu evrede yaşanan aksamalar, depresif ruh hallerini tetikleyebilir. Ruhsal denge ile uyku kalitesi arasında çift yönlü bir ilişki vardır; biri bozulduğunda diğeri de etkilenir.
Geceleri kesintisiz ve kaliteli bir uyku çekilemediğinde, vücut enerji açığını gün içinde farklı yollarla kapatmaya çalışır. Bu da çoğu zaman yüksek şekerli, yağlı ve karbonhidrat dolu atıştırmalıklara yönelmeyi beraberinde getirir. Yorgunluk hali, mantıklı karar verme becerisini köreltirken, sağlıklı beslenme konusunda da zayıflık yaratır. Enerji açığı yalnızca fiziksel değil, hormonal olarak da hissedilir ve özellikle tatmin duygusunu sağlayan hormonlar dengesizleşir.
Dr. Harris’in görüşüne göre uykusuz kalındığı zaman beynimiz daha fazla ödül hormonu (dopamin) salgılar. Bu durum ise sağlıksız atıştırmalıklara “hayır” demeyi zorlaştırır. Eğer son dönemlerde tuzlu ve tatlı gıdalara karşı dayanılmaz bir istek meydana geliyorsa, bunun sebebi uyku kalitesi olabilir.
Egzersizi bırakmak
Spor çantası hazır, niyet de var ama bir türlü harekete geçilemiyor. Uyku kalitesi düştüğünde fiziksel yorgunluk, yalnızca enerji seviyesini değil, motivasyonu da etkiler. Uyandığınız zaman dinç hissetmeyen bir beden ile karşılaşıyorsanız gün boyunca fiziksel hareketlilikten kaçınılması gerekebilir. Bunun doğal sonucu olarak da uzun vadede egzersiz düzeni bozulur, hedefler sekteye uğrar. Üstelik devamlı giden bir egzersiz planınız varsa ve bu planı bir anda sonlandırdıysanız, güncel uyku durumunuzun büyük ölçüde etkilenmesi mümkün.
Libidoda ani düşüşler yaşanması çoğu zaman psikolojik veya fiziksel faktörlere bağlanır. Ancak kalitesiz uyku da bu alanda önemli bir etkiye sahiptir. Uyku eksikliği, hormon dengelerinde bozulmaya neden olabilir; özellikle de testosteron gibi cinsel isteği etkileyen hormonların üretiminde azalma görülür. Derin bir uyku çekememek yalnızca gündüz performansını değil, genel yaşam doyumunu da zayıflatır.
Beslenmede düzensizlik
Beslenme düzeni aynı, fiziksel hareketlilik azalmamış ancak yine de kilo artışı yaşanıyorsa, gözler geceye çevrilmelidir. Uyku sırasında salgılanan bazı hormonlar, metabolizma hızını ve yağ depolanmasını doğrudan etkiler. Karanlık bir ortamda ve derin bir uyku içerisinde olan bir beden, yağ yakımına odaklanırken, uykusuz geçen günlerde bu dengeyi bozar. Ayrıca yorgunluk hali, gün içinde daha az hareket etmeye ve enerji harcamamaya neden olur.
Sonuç olarak, sabahları yataktan yorgun kalkmak yalnızca bir uyku süresi meselesi değildir. Uyku kalitesi ise zihnin, bedenin ve duyguların bir bütün anlamda yenilenmesini mümkün kılar. Her sabah yeni bir gün başlarken, o güne nasıl uyanıldığını sorgulamak, daha sağlıklı bir yaşam için ilk adımdır. Derin bir uyku, dışarıdan ölçülemeyen ancak önemli olan bir yatırımdır.