Biri yeryüzünü inletiyor; diğeri gökyüzünü… İkisi de Dünya’mızı ve haliyle bizlerin hayatını kökünden değiştiren yıkıcı fenomenler… Lakin her ikisi de doğanın yeniden inşası bakımından müthiş birer enerji potansiyeli… Volkan patlamaları ise, hem deprem hem de yıldırım yaratabilmesi bakımından buluştukları sıradışı ortak noktalardan biri… Japon Mitolojisi’nde depremlere neden olan Namazu’nun koruyucusunun, gök gürültüsü tanrısı Kashima olması da başka bir ortaklıkları… Her ikisi hakkında da yeni keşfettiğimiz ve hala bilmediğimiz pek çok şey var. Ama araştırmaya devam ediyoruz. Aşağıda depremler ve yıldırımlar hakkında derlediğimiz bazı bilimsel ve tarihi gerçekleri bulacaksınız; elbette yine kaynakçalarıyla…
1. Bugüne kadar kaydedilmiş en büyük deprem 9,5 büyüklüğündeydi ve 1960’da Şili’de yaşandı.
Elbette daha önceki yüzyıllarda daha büyük başka depremler yaşanmış olabilir fakat 1900’den beri ölçülebilen depremler içinde 22 Mayıs 1960’da, merkezi Güney Şili’nin Valdivia kenti olan 9,5 büyüklüğündeki deprem, bugüne kadar ölçülmüş en büyük deprem oldu. “Büyük Şili Depremi” ya da “1960 Valdivia Depremi” olarak da biliniyor. Deprem, Pasifik Okyanusu boyunca saatte yaklaşık 320 km hızla ilerleyen çok güçlü bir tsunami yarattı ve bu dalgalar Hawaii’de 61, Japonya’da 138 ve Filipinler’de 32 kişinin ölümüne neden oldu. Haritada merkez üssü yıldızla gösterilen depremin etki ettiği yerler görülüyor.
2. 2011’de gerçekleşen Japonya yakınlarındaki deprem, Dünya’nın dönüş hızını artırarak günlerin 1,8 mikrosaniye kısalmasına yol açtı.
Japonya’nın Büyük Okyanus’taki kıyısı Tōhoku’nun 70 km doğusunda 11 Mart 2011’de meydana gelen deprem şimdiye kadar kaydedilmiş dünyanın dördüncü ve Japonya’nın da en büyük depremiydi. Dünya’nın eksenini 10 ila 25 cm kaydırdığı tahmin edilen depremin yarattığı tsunami dalgaları 41 metreye ulaştı. Tsunami, Fukuşima Nükleer Santrali’nde yaşanan güç kesintisi yüzünden reaktörlerin erimesi sonucu oluşan nükleer kazanın da sorumlusuydu. Haritada depremin merkez üssü çarpı ile işaretlenmiş.
3. Dünya depremlerinin yaklaşık yüzde 90’ı, Pasifik Okyanusu Havzası’ndaki, Pasifik Deprem Kuşağı’nda gerçekleşir.
40 bin km’lik at nalı şeklindeki Pasifik Deprem Kuşağı’nda Dünya’nın aktif ve durgun volkanlarının yüzde 75’ten fazlasını oluşturan 452 yanardağ bulunur. Yerküredeki depremlerin yaklaşık yüzde 90’ı ve en büyük depremlerin yüzde 81’i bu bölgede gerçekleşir.
4. 1900’den beri Dünya üzerinde yılda ortalama 18 önemli deprem ve bir büyük deprem yaşanıyor.
ABD Ulusal Deprem Bilgi Merkezi (NEIC)’nin yaptığı açıklamaya göre; her yıl yaklaşık 12.000 ila 14.000 deprem kaydediliyor; bu da günde ortalama 35 deprem demek. 1900’lü yıllardan bu yana her yıl 7,0-7,9 büyüklüğünde yaklaşık 18 deprem, ve bir adet 8,0 üzeri deprem gerçekleşiyor.
5. İnka duvar işçiliği, büyük sarsıntılara karşı son derece dayanıklı.
İnka yapılarının duvarları genellikle hafif eğik ve köşeleri yuvarlak. Bu duvar işçiliği kombinasyonu binaların yüksek bir statik dirence ve dinamik istikrara sahip olmasını sağlıyor. Binaların rezonans frekansları ve stres konsantrasyon noktaları bulunmadığı için küçük ve orta büyüklükteki depremlerde istikrarlı kalan taş bloklar, güçlü bir deprem gerçekleştiğinde adeta “dans ediyorlar” ve depremden sonra tam olarak doğru sırayla yerlerine yeniden oturuyorlar.
6. 16 Aralık 1811’de ABD’nin Arkansas eyaletinde meydana gelen deprem, Mississippi Nehri’nin bir kısmının birkaç saat geriye doğru akmasına neden oldu.
ABD tarihinin en uzun süreli depremlerinin görüldüğü Aralık 1811 ve Mart 1812 arasındaki sarsıntılardan en büyüğü olan bu depremin 8,6 olduğu tahmin ediliyor. Mississippi Nehri yakınlarındaki New Madrid’de gerçekleşen deprem, bir nehir tsunamisine neden oldu ve nehir sularının birkaç saat geriye doğru akmasına yol açtı.
7. Everest Zirvesi, 2015’te Nepal’de meydana gelen depremden dolayı 2,8 santim kısaldı.
25 Nisan 2015’te gerçekleşen 7,8 büyüklüğündeki Nepal Depremi, Katmandu’daki 120 km uzunluğunda 50 km genişliğinde bir bölgenin bir metre yükselmesine neden olurken yerdeki dikey kaymaları inceleyen bilim insanları Everest’in yaklaşık 2,8 santim kısaldığını tespit ettiler. 4 binden fazla insanın hayatını kaybettiği deprem, Everest’te korkunç bir çığı da tetiklemişti. NASA’ya göre; 23 ve 28 Nisan’da çekilen uydu fotoğraflarında depremin ve çığın yarattığı büyük değişiklikler bu arada yağan yeni kar örtüsü ve bulutlar nedeniyle görülmüyor. Bilgi yanlışımızı düzeltmek açısından ek bilgi olarak; kıtasal plakalar hala hareket halinde olduğu için dağ her yıl zaten 4 mm kadar yükselmeye devam ediyor. Ayrıca Dünya’nın en yüksek dağı Everest değil; Hawaii’de aktif olmayan volkanik bir yanardağ olan Mauna Kea. Mauna Kea, 4.207 m yerin üstünde ve yaklaşık 6.000 m suyun altında olmak üzere toplam 10.200 m’lik yüksekliğe sahip. Everest’in rekoru ise zirvesi deniz seviyesinin üzerindeki en yüksek dağ olması.
8. 132’de Çinli bir mucit deprem sırasında bakır bir topu ejderin ağzından kurbağa ağzına atan bir sismograf yapmıştı.
Pekin Çin Tarihi Müzesi, rüzgar ve toprak hareketlerini test etmek için icad edilmiş ilk sismograf olan “Houfeng Didong Yi”nin bir modeline ev sahipliği yapıyor. 25-220 yılları arasında hüküm süren Doğu Han Hanedanlığı devrinde ünlü bir bilim insanı olan Zhang Heng (78-140) bu aletin mucidi. Orjinali uzun süre önce kaybolmuş olan alet, aslına uygun olarak yeniden inşa edildi.
9. Japonlar her yıl yaklaşık 1500 depremle yüzleşiyor.
Bir ülke inşa etmek istediğinizde bunu Japonya’dan daha oynak bir yerde yapmak istemezsiniz. Bu ada ülkesi her yıl yaklaşık 1500 depremle yüzleşiyor. Küçük sallantılar neredeyse her gün oluyor. Ölümcül depremler ulus geçmişinin trajik bir parçası. Örneğin 1923’te Tokyo civarında gerçekleşen Büyük Kanto Depremi’nde 100 binden fazla insan öldü. Depremin yaşandığı 1 Eylül günü, Ulusal Afet Önleme Günü ilan edildi.
10. Dünyanın bugüne kadar kaydedilmiş en ölümcül depremi 1556’da Çin’de meydana geldi ve tahmini 830 bin kişi öldü.
Shaanxi’de meydana gelen depremin büyüklüğünün 8,0-8,3 arasında olduğu tahmin ediliyor, ki kaydedilmiş en büyük depremden daha küçüktü. Bununla birlikte deprem binaların düzgün inşa edilmediği yoğun nüfuslu bir bölgede meydana gelmişti.
11. Hawaii’deki en büyük deprem 1868’de meydana geldi ve artçı sarsıntıları günümüzde hala devam ediyor.
1868 Hawaii Depremi, Richter büyüklüğü tahmini 7,9; Mercalli skalasına göre 10, yani azami şiddette olan Hawaii Adası’nda yaşanmış en büyük deprem. 2 Nisan 1868’de meydana gelen depremde 77 kişi hayatını kaybetti ayrıca sarsıntılar bir tsunamiye neden oldu. Journal of Geophysical Research’de 2008’de yayımlanan bir makaleye göre; bu depremin artçı şokları, üzerinden 140 yıl geçtikten sonra dahi hala devam etmekteydi.
12. ABD’de kaydedilen en büyük deprem, 1964’te Alaska’daki Prens William Koyu’nda 9,2 büyüklüğünde gerçekleşti.
Görselde ana merkezi kırmızı yıldızla işaretlenmiş ve yüzeyin yaklaşık 25 km altında başlayan deprem yaklaşık 4,5 dakika sürdü ve ABD tarihinde kaydedilen en büyük deprem oldu. 9,2 büyüklüğündeki deprem ayrıca, 1960’da Şili’de gerçekleşen 9,5 büyüklüğündeki depremden sonra Dünya tarihinin kaydedilmiş ikinci büyük depremi olma özelliğine sahip.
13. Tümüyle çökmüş bir hastanenin enkazı altında kalan yeni doğmuş bebekler beslenme, su, sıcaklık ve insan teması olmaksızın tam 7 gün hayatta kalmayı başardılar.
19 Eylül 1985’te Mexico City’de gerçekleşen 8.0 büyüklüğünde ve Mercalli skalasına göre 9 şiddetindeki depremde en az 5 bin kişi hayatını kaybetti. Bu olayın en unutulmaz hikayesi depremde tümüyle yıkılan Juarez Hastanesi’nin yenidoğan odasında bulunan neredeyse tüm bebeklerin enkazdan çıkarılmasıydı. Tamamının annesi depremde hayatını kaybederken, bebekler 7 gün boyunca hayata tutunmayı başarmışlardı.
14. Yunan Mitolojisi’nde Poseidon, Japon Mitolojisi’nde Namazu depremlere neden olan varlıklar…
Genelde uzun kıvırcık saçlı ve sakallı yaşlı bir erkek olarak tasvir edilen Yunan Tanrısı Poseidon, okyanusların ve denizlerin tanrısı olarak bilinir fakat buna ek olarak depremlere de neden olan tanrıdır. Japonların inancına göre ise, Namazu ya da Önamazu adı verilen dev bir yayın balığı depremlere neden olur. Japon Adaları’nın altındaki çamurda yaşar ve onu bir taşla dizginleyen Gök Gürültüsü Tanrısı Kashima tarafından korunur. Kashima ne zaman onu gözden kaçırsa, Namazu debelenerek depremlere neden olur.
15. Eriyen buzullar ve yükselen deniz seviyeleri, Dünya’nın tektonik plakaları üzerindeki basınç dengesini bozarak deprem sıklığını ve yoğunluğunu arttırıyor.
İklim bilimciler yıllardır küresel ısınmayla ilgili alarm veriyorlar. Şimdi de jeologlar, eriyen buzulların beklenmedik yerlerde artan sayıda deprem, tsunami ve volkanik patlamalara neden olacağı konusunda uyarıyorlar. Buz, metreküp başına yaklaşık bir ton ağırlık yapıyor. Kutuplardaki devasa buz tabakaları, kapladıkları yüzey üzerine muazzam bir basınç uygularlar. Küresel ısınmadan ötürü buzullar erimeye başladığı için sürekli artan oranda bir basınç azalması var. Basıncın kutuplarda eriyen buzullardan ötürü serbest kalması dünyanın basınç dengesini değiştiriyor. Kanada Alberta Üniversitesi’nde bir jeolog olan Patrick Wu, “Bu kalın buzların ağırlığı dünyada çok fazla basınç yaratır. Bu basınç depremleri bastırır, ancak buzu eritirseniz depremler tetiklenir” dedi.
16. Her yıl yıldırım çarpması sonucu yaklaşık 24 bin kişi hayatını kaybediyor.
Ortalama 240 bin kişi de yıldırım çarpması sonucu yaralanıyor. Örneğin ABD’de her sene ortalama 62 kişi yıldırım çarpması nedeniyle hayatını kaybediyor, yaklaşık 300 kişi yaralanıyor. Ama yıldırım çarpması en çok ağaçları etkiliyor. Ağır hasar almış bir ağaç yaşayamaz fakat hasar az ise, ağacın gövdesinde dikey bir yara izi kalır. Rusya, Uzakdoğu ve Sibirya gibi seyrek nüfuslu bölgelerde yıldırım çarpması orman yangınlarının en büyük nedenlerinden biri. Bu yüzden yıldırımdan kaçmak için hiçbir zaman ağaçların altına girmeyiniz.
17. Bir yıldırım 160 bin adet ekmeği kızartmaya yetecek güçte enerji üretiyor.
Yalnız bir yıldırım saniyenin 10 binde 1’i kadar bir zaman içerisinde gerçekleşiyor. Dolayısıyla ekmekleri çevirmek epey zor olabilir.
18. 1998’de Afrika’daki bir futbol takımının 11 üyesinin tamamı yıldırım çarpmasıyla ölürken diğer takıma hiçbir zarar gelmedi.
Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin başkenti Kinşasa’nın günlük gazetesi L’Avenir’in bildirdiğine göre 1-1 berabere süren maç sırasında düşen yıldırım konuk takımın tüm oyuncularını öldürürken 30 kişiyi de yaraladı. Ev sahibi takımdaki hiçbir oyucunun zarar görmemesi bölgede karşı takıma büyü yapıldığı yorumlarına neden olmuş.
19. 1939’da Utah’da düşen tek bir yıldırım 835 koyun öldürdü.
850 koyundan yalnızca 15’i hayatta kalırken, çoban o sırada bir çadırın içinde olduğu için bilincini yitirse de ölümden kurtulabilmiş.
20. Erkekleri, kadınlardan beş kat daha fazla yıldırım çarpıyor.
Elbette yıldırımlar kime ve nereye düşeceklerini seçerken cinsiyetçilik yapmıyorlar. 🙂 ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA)’dan Şimşek Güvenlik Uzmanı John Jensenius tarafından hazırlanan bir rapora göre; 2006’dan 2012’ye kadar yıldırım çarpması sonucu ölen insanların yüzde 82’si erkek. Kayıtlı kadın ölümlerinin yüzde 52’si günlük rutin faaliyetlerle uğraşırken, erkek ölümlerinin ise boş zaman etkinlikleri sırasında gerçekleştiğini belirten Jensenius, erkeklerin yıldırımla ilgili tüm tehlikelerin farkında olmadıklarını, savunmasız durumda yakalandıklarını ve yıldırım tehdidi yüzünden rahatsızlık duyarak hareket etmek istemedikleri için kurbanların büyük çoğunluğunun erkek olduğunu söylüyor.
21. Yıldırım isabetleri ciltte “Lichtenberg figürleri” olarak adlandırılan tuhaf şekillere neden oluyor.
Bir nevi dövmeye benzeyen bu şekiller, ağaçlar gibi dallı budaklı bir görünüme sahip. Onları keşfedip inceleyen Alman fizikçi Georg Christoph Lichtenberg’in adını taşıyorlar.
22. Bir yıldırım, Güneş’in yüzeyinden beş kat daha sıcaktır.
Bir yıldırım yaklaşık 30 bin Kelvin (29,726 derece) sıcaklığa ulaşabilir. Öte yandan Güneş’in yüzey sıcaklığı 6 bin Kelvin (5,726 derece)’dir.
23. Bilimsel bir rapora göre, küresel ısınma devam ederse yıldırım çarpmalarında 2100 yılına kadar yüzde 50 artış olacak.
Yıldırım, atmosferin kimyasında ve orman yangınlarının başlatılmasında önemli bir rol oynuyor. Küresel ısınmanın yıldırım oranları üzerindeki etkisi biraz zorlama bir tespit gibi görünüyor olabilir fakat yıldırımlar havanın sıcak olduğu zamanlarda, soğuk olduğu zamanlardan daha sık meydana geliyor. Her yıl yaklaşık 25 milyon yıldırım düşüyor. Bilim insanları global hava sıcaklığındaki her bir derecelik artışın, yıldırım çarpmalarını yaklaşık yüzde 12 oranında artıracağını öngörüyorlar.
24. Venezuella’daki Maracaibo Gölü’nde sürekli fırtına var. Yılda 140 ila 160 gece, ve geceleri 10 saat boyunca bölgeye toplamda yaklaşık 1,2 milyon yıldırım düşüyor.
Gizemli “Catatumbo yıldırımları” dünyadaki eşsiz doğal fenomenlerden biri. Maracaibo Gölü’ndeki Catatumbo nehri ağzında bulunan bu fenomen yılda 140 ila 160 gece, gece boyunca 5 km aşan bir yüksek gerilim hattı oluşturuyor ve saatte ortalama 280 kere, yıldırım düşmesi ya da şimşek çakması gözlenebiliyor. Bu arada ek bilgi olarak, yıldırım ile şimşeğin aynı şeyler olmadığını da söyleyelim. Buluttan buluta çakan ve yere düşmeyenlere “şimşek” denirken, bulutlardan yeryüzüne düşenlere “yıldırım” deniyor.
25. Bazı volkanik patlamalar, 3 km’yi aşan uzunlukta yıldırımlara neden olabilecek güçte elektrik üretebiliyor.
Bu volkanik yıldırımlar oldukça nadir görülüyorlar. Yukarıdaki videoda izleyeceğiniz görüntüleri yakalayan Alman fotoğrafçı Marc Szeglat, Japonya’nın üçüncü büyük adası olan Kyushu’da bulunan Sakurajima Yanardağı’nın patlamasını görüntüledi. 1914’den önce Sakurajima adlı başka bir adada olan bu yanardağın o yıl patlamasıyla ada, Kyushu ile birleşmiş ve tek bir ada haline gelmişler. Szeglat BBC’ye yaptığı açıklamada, “Normal bir fırtınada buz kristalleri çarpışır ve yıldırımlarla sonuçlanan elektrik yükleri üretir. Bu patlama bulutunda ise kristaller yerine kül parçacıkları çarpışır” diyor. Ancak bu kül parçacıklarının çarpışmaları gerçekten yıldırım üretir mi? Uzmanlar henüz bundan tam olarak emin değiller. Jeolog Brentwood Higman’ın dediğine göre, bilim insanları arasında yıldırım formlarının nasıl oluştuğu hala tartışılan bir konu ve volkanik yıldırımlar bunlar arasında en az anlaşılmış olanı…
26. Özgürlük Anıtı’na her yıl yaklaşık 600 yıldırım düşüyor.
1886’da Fransa tarafından inşa edilip kuruluşunun 100. yılında ABD’ye hediye edildiğinden bu yana ülkenin simgesi olan anıtsal gözlem kulesine her yıl yaklaşık 600 yıldırım düşüyor. Bu görüntü ise fotoğrafçı Jay Fine tarafından 22 Eylül 2010’da çekildi.
27. Bir kilisenin yaptırdığı yaklaşık 20 metrelik İsa heykeli, yıldırım düşmesinin ardından bir yangınla yok oldu.
Ohio’daki “Kralların Kralı” adlı 2004 yapımı 7 tonluk İsa Heykeli, 15 Haziran 2010 tarihinde düşen bir yıldırım sonucu çıkan yangında yok oldu.
28. 1902’de, Eyfel Kulesi’nin üst kısmı bir yıldırım çarpması sonucu hasar gördü ve çatısının yeniden inşası gerekti.
Düzenli olarak yıldırımların düştüğü bir başka anıt. 320,75 metrelik toplam uzunluğunun üst tarafında yer alan 91,5 metrelik kısmı yıldırımın verdiği zarardan ötürü yeniden inşa edildi.
29. Bir yıldırım X ışını radyasyonunu taşır.
Bilim insanları bu görüntünün yine yıldırım hızındaki bir kamera ile yakalandığını söylüyor. Fotoğraf bir yıldırımın tüm x ışını ışınımını uç kısmında taşıdığını öne sürüyor. Bilim insanları önce roket kullanarak bir yıldırım tetiklemişler sonra da fotoğrafını çekmişler. Melbourne’daki Florida Teknoloji Enstitüsü’ndeki yıldırım araştırmacısı Joseph Dwyer, bir yıldırımın ışık hızının 1/6’sı hızda olduğunu yani bu hızda hareket eden bir şeyin Dünya’dan Ay’a 10 saniyede gidebileceğini söyledi.
30. Afrika Bongoları yıldırım fırtınası sonrası yanmış ağaçları yiyor.
Bir tür Afrika orman antilobu olan Afrika Bongoları’nın bu alışkanlıklarının nedeninin tuz veya mineral almanın bir yolu olduğu düşünülüyor.
BONUS 1: Gizemli Depremler-Nat Geo Wild
BONUS 2: Yıldırım Çarpması-Nat Geo Wild
Yararlanılan Kaynaklar: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38