6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta meydana gelen iki büyük deprem neticesinde binlerce insanımız yaşamını kaybetti, sayısız insanımız ise yaralandı. Bunun yanı sıra depremin etkilediği geniş coğrafya, fiziksel olarak büyük bir yıkım yaşadı. Binlerce bina, konut ve iş yeri yerle bir oldu. Elbette depremin yarattığı manevi yıkım, maddi yıkımın yanında son derece önemsiz. Ancak arama kurtarma çalışmalarının yerini enkaz kaldırma çalışmalarına bıraktığı şu günlerde, “depremin Türkiye ekonomisine maliyeti ne olacak” sorusu da yanıtlanmayı bekliyor. Uzmanlara göre deprem maliyeti, çeşitli değişkenlere bağlı olarak her geçen gün artma eğiliminde. Bu nedenle kesin bir maliyet hesabı yapmak neredeyse imkansız. Yine de yıkımın ekonomik boyutunu ortaya koyan bazı rakamlara ulaşmak mümkün. Detaylara birlikte bakalım.
Bazı uzmanlara göre deprem maliyetini iki boyutta ele almak gerekiyor
İlki, deprem nedeniyle şehrini, ilçesini, işini, iş yerini, evini ve ailesini kaybeden depremzedelerin omuzlarına yüklenen maliyet. Uzmanlara göre uzun süredir devam eden ekonomik kötü gidişat, deprem felaketiyle birleşince depremzedelerin karşı karşıya kaldığı, kalacağı maddi zorluklar ne yazık ki artıyor.
Yoksulluk sınırının 29 bin 875 TL, açlık sınırının ise 8 bin 865 TL olduğu bir dönemde meydana gelen deprem felaketi nedeniyle, yaşamları boyunca elde ettikleri maddi birikimleri bir gecede yitiren depremzedelerin, maddi hasarlarını hayal etmek de tanzim etmek de hiç kolay değil. Ortaya çıkan maddi zararı tespit etmek ise imkânsız.
Deprem maliyetinin ikinci safhasını ise genel ekonomik giderler oluşturuyor
Ancak depremin neden olduğu maddi yıkıma dair bilgiler sürekli güncelleniyor. Bu nedenle yıkımın sebep olduğu maddi zararı tam anlamıyla kâğıda dökmek oldukça zor. Ancak uzmanların yıkımın maddi boyutunu hiç değilse tahmin etmek, depremin Türkiye ekonomisine maliyeti ne olacak sorusuna kabaca yanıt verebilmek adına bazı çalışmaları var. Buna göre deprem maliyetini oluşturan temel unsurlardan ikinci bölümünü deprem sonrası genel giderler oluşturuyor.
Bu giderlerin ilk kaleminde ise hasar gören binaların onarılması, şehirlerin yeniden inşa edilmesi ve altyapı harcamaları yer alıyor. Genel harcamaların ikinci kalemini ise deprem bölgesindeki yok olan üretim kapasitesini yeniden tesis etmek için yapılacak harcamalar teşkil ediyor.
Uzmanlara göre yalnızca, deprem nedeniyle yıkılan veya ağır hasar gören konutları yeniden inşa etmenin maliyeti kabaca 20 milyar dolar
Ancak bazı unsurlar, yeniden inşa maliyetini önemli oranda artırabilir. Örneğin yeni yerleşim yerlerinin fay hattından daha uzak bölgelere inşa edilmesine karar verilebilir. Bu ise hem inşa edilmesi gereken konut sayısının hem de altyapı için yapılması gereken harcamanın artmasına neden olacak.
Öte yandan deprem nedeniyle evi hasar gören veya yıkılan çok sayıda yurttaşımızın yıllık barınma ve yaşam giderlerinin karşılanabilmesi için, 3 ila 5 milyar dolar gerekli olduğu ifade ediliyor. Yani kaba bir hesapla depremin, Türkiye ekonomisine kısa dönemdeki ilk maliyeti yaklaşık 25 milyar dolar. Ancak deprem maliyeti, bu kadarla sınırlı değil.
Deprem bölgesindeki üretim faaliyetlerinin aksaması da ekonomik anlamda büyük bir maliyet ortaya çıkarıyor
Bu nedenle ortaya çıkan gelir kaybı da düşünüldüğünde, depremin ülke ekonomisine getirdiği maliyet önemli oranda artıyor. Ayrıca uzmanlar, 17 Ağustos depreminden sonra ülkemizin turizm gelirlerinde yüzde 40’a varan bir azalma olduğunu hatırlatıyor. Benzer bir durumun bugün de yaşanması ihtimal dâhilinde. Böyle bir durumda faturanın biraz daha kabaracağı rahatlıkla söylenebilir.
Hasar tespiti henüz tamamlanmadığı için deprem maliyetinin kesin olarak hesaplanabilmesi mümkün değil
Ayrıca yıkımın izlerini ortadan kaldırmaya yönelik izlenecek yol haritası da tam anlamıyla açıklanmadı. Havalimanları, otoyollar veya ilçe ve şehir merkezleri hangi oranda yenilenecek kestirmek zor. Öte yandan hangi yerleşimlerin tamamıyla yeniden inşa edileceği de net değil. Yine de uzmanlar, bütün belirsizliklere rağmen, deprem maliyetinin kabaca GSYİH’nin yaklaşık yüzde 2-3 arasında olacağını, genele yayılan diğer maliyetlerin de buna yakın olacağının ifade ediyor.
Kaynak: 1