Depremler, insanlık tarihinin başlangıcından bu yana büyük yıkımlara neden olan doğal afetlerin başında geliyor. Bu nedenle insanlık bu yıkıcı doğa olayının etkilerini en aza indirmek için çaba harcıyor. Bu hususta modern devirlerde ortaya çıkan en önemli araçlardan biri de sismograflar. Sismograf, sürekli olarak yer hareketlerini ölçerek depremlerin büyüklüğünü, süresini ve merkezini hesaplamak için kullanılıyor.
Modern anlamdaki sismografın ise 1880’li yılların sonuna doğru kullanılmaya başladığı biliniyor. Ancak günümüzden yüzlerce yıl önce Anadolu coğrafyasında son derece basit fakat ilginç bir deprem ölçüm cihazı kullanılıyordu: Deprem terazisi.
Özellikle Anadolu’nun farklı bölgelerinde inşa edilen bazı camilere yerleştirilen “deprem terazisi” adı verilen bu ilginç düzenek, binaların depremlerden veya başka bir sebepten hasar görüp görmediğini anlamak için kullanılıyordu. Üstelik bu deprem terazilerinden bazıları aradan geçen yüzlerce yıla rağmen varlığını sürdürüyor, hatta muntazam bir şekilde çalışmaya devam ediyor. İşte Anadolu’nun sismografları, deprem terazileri hakkında bilmeniz gerekenler…
Deprem terazileri, günümüzden yüzlerce yıl önce Anadolu’da inşa edilen bazı camilerde yer alıyor
Deprem terazileri, genellikle camilerin içerisindeki mihrap bölümünün kenarlarında bulunuyor. Ancak deprem terazilerinin ana girişlerde veya minare bölümünde bulunduğu bazı camiler de var.
Camilerin farklı bölümlerinde yer alan bu teraziler, silindir biçiminde mermer veya beton taşlardan oluşuyor. Teraziler, eğer caminin temelinde veya mekanizmanın bulunduğu yapıda herhangi bir hasar yoksa kolaylıkla dönüyor
Ancak mermerden veya betondan yapılan bu taşların sıkışması, zorlanarak dönmesi veya hiç dönmemesi yapıda bir hasar olduğu anlamına geliyor. Yani deprem terazileri son derece basitmiş gibi görünen fakat oldukça etkili bir prensibe göre çalışıyor.
Deprem terazilerinin dönmemesi yapıda bir hasar oluştuğu anlamına geldiğinden, olası felaketlere karşı tedbir almak mümkün oluyor
Örneğin terazilerin günümüzde de çalışır vaziyette olduğu camilerde düzenli olarak yapıda hasar olup olmadığı kontrol ediliyor. Hatta bazı camilerdeki imamlar veya müezzinler, deprem terazilerini namazlardan önce sürekli kontrol ediyor. Elbette yüzlerce yıl önce inşa edilen bu yapıların son derece kolay bir şekilde çalışması da bu sıkı kontrolleri mümkün hale getiriyor.
Tarihin gördüğü en büyük mimarlardan biri olan Mimar Sinan’ın bazı eserlerinde de deprem terazilerine rastlamak mümkün
Örneğin Mimar Sinan’a ait Ege’deki tek eser olma özelliği taşıyan ve yapımı 1585 yılında tamamlanan Manisa’daki Muradiye Camii, deprem terazileri ile birlikte inşa edilen yapılardan biri. Mihrabın iki yanında yer alan teraziler sayesinde bugün bile yapıda bir hasar olup olmadığı veya cami zemininde bir kayma meydana gelip gelmediği anlaşılabiliyor.
Anadolu’da deprem terazisinin kullanıldığı başka camiler de var
Hatay’daki Mahremiye Camii’nin 1400-1500 yılları arsında yapıldığı tahmin ediliyor. Camide yer alan deprem terazileri ise günümüzde de kullanılır vaziyette. Bunun dışında 1424 yılında yapılan ve ilk dönem Osmanlı mimarisinin seçkin örneklerinden birsi olan Bursa Yeşil Camii’de de tarihi yapının sağlamlığı hâlen deprem terazileri sayesinde ölçülüyor.