Denizyıldızları, ilk bakışta sadece sevimli bir deniz kabuğu koleksiyonunun parçası gibi görünebilir. Ancak bu sessiz ve yavaş hareket eden canlılar, doğanın en şaşırtıcı sırlarını barındırıyor. Ne beyinleri var, ne kanları ama buna rağmen olağanüstü bir biyolojik yapıya sahipler. Üstelik yalnızca estetik görünümleriyle değil; rejenerasyon yetenekleri, ışık üretme becerileri, hatta çevreye sağladıkları ekolojik katkılarla da bilim insanlarının ve doğa tutkunlarının ilgisini çekiyorlar. Denizyıldızlarını yakından tanımaya başladıkça, onların yalnızca “tatilde kumda bulduğumuz yıldız şekilli canlılar” olmadıklarını fark ediyoruz. Bu yazımızda, denizyıldızları hakkında belki de daha önce hiç duymadığınız, şaşırtıcı ve eğlenceli 13 gerçeğe göz atacağız. Sıradan sandığınız bu canlılar, su altı dünyasının en sofistike ve sıra dışı sakinlerinden. Hazırsanız, denizlerin bu sessiz mucizelerine daha yakından bakalım.
1. Denizyıldızlarının beyni yok
Evet doğru duydunuz: Denizyıldızlarının bir beyni yok! Onlar zekâyı farklı şekilde kullanıyorlar. Merkezi bir beyin yerine, her bir kollarına yayılan sinir ağlarıyla çalışıyorlar. Yani her kol hem bağımsız davranabiliyor hem de diğerleriyle mükemmel bir uyum içinde hareket ediyor.
Denizyıldızları çevresine karşı oldukça duyarlıdır. Dokunmaya, ışığa, kimyasal sinyallere anında tepki verir. Öylece duruyor gibi görünseler de, su altı dünyasının en sessiz ama dikkatli canlılarından biridir.
2. Damarlarında kan yerine deniz suyu taşıyorlar
Denizyıldızlarında bizim bildiğimiz anlamda kan yok. Onun yerine, tuzlu deniz suyunu vücutlarında dolaştırarak besinleri ve oksijeni taşırlar. Bu suyun giriş noktası ise “madreporit” adı verilen minik bir delik. Eğer bir denizyıldızının üst kısmına dikkatli bakarsanız, bu deliği fark edebilirsiniz. Bu su dolaşımı sayesinde hareket ederler, solunum yaparlar ve hatta yemek bile yerler!
3. Uzuvlarını yeniden büyütebiliyorlar
Denizyıldızlarının en havalı süper gücü: Rejenerasyon! Yani bir uzuvları kopunca zamanla yenisi çıkıyor. Bazı türler için bu o kadar olağan ki, bir kolunu kaybettiklerinde sanki hiç olmamış gibi yollarına devam edebiliyorlar. Hatta bazıları sırf dikkat dağıtmak için kolunu bilinçli olarak bırakabiliyor. Düşman kolu yerken, denizyıldızı çoktan uzaklara kaçmış oluyor.
4. Denizyıldızları balık değil
Denizyıldızı aslında balık değil. Onlar, deniz kestaneleri ve kum dolarlarıyla aynı “Dikenliler” (Echinodermata) grubunda yer alıyor. Yani pulları yok, solungaçları yok, yüzgeçleri de yok. Denizyıldızları hakkında gerçekler yazımıza devam ediyoruz.
5. Bazı türler kollarını kopararak çoğalabiliyor
İnanılmaz ama gerçek! Bazı denizyıldızı türleri yalnızca bir kol ile yepyeni bir birey oluşturabiliyor. Özellikle Linckia multifora türü, kolunu kopardıktan sonra bu kol hareket etmeye ve gelişmeye devam ediyor. 10 ay içinde o küçük kol, başlı başına bir denizyıldızına dönüşüyor.
Bu kısım biraz mide kaldırabilir ama çok havalı! Denizyıldızları, avlarını (özellikle midye ve istiridyeleri) yakaladığında midelerini ağızlarından dışarı çıkarıyor. Kabukların arasına sızdırıyorlar ve sindirimi orada başlatıyorlar. Enzimlerle yemeği dışarıda eritiyor, sonra sıvılaştırılmış o “çorbayı” tekrar içeri alıyorlar.
7. Kollarının ucunda gözleri var
Denizyıldızlarının her bir kolunun ucunda küçük bir göz lekesi bulunur. Bu gözler son derece basittir; sadece ışığı, gölgeyi ve büyük objeleri algılayabilirler. Ama bu onlara yeter! Yönlerini bulmalarına, engellerden kaçınmalarına ve güvenli yerlerde kalmalarına yardımcı olur.
8. Bazı denizyıldızları karanlıkta parlar
Su altında bin metre derinliğe indiğinizde, ışık adeta yok olur. Ama doğa, bu karanlığa harika çözümler bulmuş! Mesela fener balıkları ya da vampir kalamarlar gibi bazı yaratıklar kendi ışıklarını üretir. Denizyıldızları da bunlardan biri.
Özellikle N. Americana gibi bazı türler, resmen vücutlarının her yerinden ışık saçıyor! Ve en ilginci ne biliyor musunuz? Bu derin denizyıldızlarının gözleri, yüzeydekilere göre çok daha gelişmiş. Hem parlayan avlarını hem de potansiyel tehditleri görebilecek şekilde evrimleşmişler. Resmen karanlıkta parlayan dedektifler gibiler. Denizyıldızları hakkında gerçekler yazımıza devam ediyoruz.
Denizyıldızlarının yürüyüşü başlı başına bir bilim mucizesi! Tüp ayakları var. Bu minik vantuzlar hem yürümeye hem de tatmaya yarıyor. Yanlış duymadınız! Denizyıldızları, ayaklarıyla tat alıyor!
Bu tüp ayaklar suyla çalışan hidrolik bir sistemle hareket ediyor. Böylece hem etrafı kokluyor, hem tat alıyorlar, hem de yanlarından geçen yiyecekleri yakalıyorlar.
10. Yıldız şeklinde olmalarının bir nedeni var
Denizyıldızları adını boşuna almamış! Gövdeleri, “radyal simetri” dediğimiz yıldız gibi ortadan dışa doğru yayılan bir yapıya sahip. Genelde beş kolları oluyor ama bazıları var ki kol sayısıyla resmen rekor kırıyor!
Bu simetri onlara çevreyi her yönden algılama yeteneği kazandırıyor. Kısacası, ne taraftan tehlike gelirse gelsin, hazırlıklılar! Ne kadar çok kolları varsa, o kadar çok algı noktaları var. Duyular güçlendikçe hayatta kalma şansı da artıyor.
11. Kamuflaj ustaları
Denizyıldızlarını sadece klasik turuncu rengiyle düşünmeyin. Kırmızıdan mora, kahverengiden griye uzanan geniş bir renk paletleri var. Şekilleri de oldukça çeşitli; bazıları kıvrımlı, bazıları kısa, bazıları da neredeyse düz bir tasarıma sahip.
Bu farklılıkların hepsi hayatta kalmak için! Mesela mor renkteki türler, “Ben zehirliyim, yaklaşma!” mesajı veriyor. Kol şekilleri ise yaşadıkları ortama ve beslenme şekline göre değişiyor. Her biri bulunduğu yere özel bir kostüm giymiş gibi.
12. Derileri zırh gibi sert ve dikenli
Denizyıldızlarının dışı öyle yumuşacık değil, aksine zırh gibi! Vücutlarını koruyan kalsiyumlu plakalar ve minik dikenlerle donanmışlar. Bu dikenler sayesinde balık, yengeç ya da deniz samuru gibi avcılara karşı sağlam bir savunma hattı oluşturuyorlar.
Üstelik bu dikenlerin bazıları zehirli! Yani hem fiziksel hem de kimyasal bir kalkanla korunuyorlar. Savunma sanatı dersi verseler, ilk sırada onlar olurdu!
13. Deniz ekosistemlerinde hayati bir rol oynuyorlar
Denizyıldızları hakkında gerçekler yazımızın sonuna geldik. Denizyıldızları, sadece güzel görünümleriyle değil, ekosisteme katkılarıyla da göz dolduruyor. Özellikle midye gibi yumuşakçaları yiyerek popülasyon kontrolü sağlıyorlar. Bu sayede mercan resiflerinin tıkanmasını ve doğal yaşam alanlarının bozulmasını engelliyorlar.
Ayrıca, deniz tabanında hareket ettiklerinde zemini havalandırıyorlar. Böylece diğer deniz canlıları için sağlıklı bir ortam oluşuyor. Varlıkları, su altındaki birçok organizmanın yaşam dengesini doğrudan etkiliyor. Onlar olmasa, deniz dibi tam bir kaosa dönüşebilir!