Deniz salyası son aylarda Marmara Denizi’ndeki canlı çeşitliliğini tehdit ediyor. Hem deniz sıcaklığının yükselmesi ve hem de hava sıcaklığın yükselmesiyle artan bakteriler sonucunda oluşan deniz salyasına dönem dönem Türkiye’nin çeşitli sahillerinde rastlanıyordu. Ancak son aylarda özellikle Marmara Denizi’nde yoğun olarak müsilaj gözlemlemdi. Deniz salyası, Marmara’da ilk kez 2007-2008 yıllarında görülmüştü. O dönem ise şimdikinden çok daha yoğun olduğu biliniyordu. Müsilaj, bazı solungaçlı canlılar ve dolayısıyla ekolojik denge için için tehlike oluşturuyor. Etkisini artıran deniz salyası için eylem planı oluşturuldu. Detaylara birlikte bakalım.
Deniz salyası, Marmara ve Adriyatik gibi daha kapalı denizlerde doğal süreçte oluşması beklenen bir durum. Ancak Marmara’da şu an yaşandığı gibi yoğun, çok ve kalıcı olması “doğal değil”
Müsilaj oluşumu, özellikle denizin derinliklerindeki hareketsiz canlıların üzerini sararak yaşamlarını tehdit ediyor
Denizin yüzeyinde görülen tabakalar ise altlarında yer alan deniz canlılarının oksijen almalarını engelleyerek ölmelerine sebep oluyor
Bu nedenle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Marmara Denizi’ni neredeyse kaplayan deniz salyası için harekete geçti ve bir eylem planı oluşturuldu;
Marmara Denizi’ne kıyısı olan illerin belediye başkanları, valileri ve milletvekillerinin hafta sonu bir araya gelerek hazırladığı eylem planında 22 madde yer alıyor. Bunlardan öne çıkan bazıları şöyle:
- Marmara Denizi koruma alanı ilan edilecek,
- 7/24 müsilaj temizleme faaliyeti yürütülecek,
- Su arıtma tesislerinin tamamı ileri biyolojik arıtma tesisine dönüştürülecek,
- Balıkçılık faaliyetleri ekosistem temelli yapılacak ve balıkçılara maddi destek verilecek.
Uzmanlar, deniz salyası ile mücadele için hazırlanan eylem planı için ne diyor?
BBC Türkçe’ye konuşan Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Genel Başkanı Ahmet Dursun Kahraman, Türkiye’de plan hazırlama konusunda hiçbir sorun olmadığını fakat bunları hayata geçirme konusunda bugüne kadar ciddi sıkıntılar yaşandığını söylüyor:
“Dünyanın en iyi yönetmeliğini de çıkarsanız, uygulama esastır. Bunları çok yaşadık bu ülkede. Amacı birilerini zengin edecek ihaleler yapmak mı olacak? Önceki örneklerde böyle oldu.”
Deniz biyoloğu Mert Gökalp de yıllardır Marmara Denizi’ndeki kirliliğe dikkat çekmeye çalıştıklarını fakat ancak işler geri çevirmesi çok zor bir noktaya gelince insanların kendilerine kulak kesildiğini söylüyor.
Gökalp planda yer alan Marmara Denizi’ni koruma alanı olarak ilan etmek, arıtılmış atık suların denize atılması yerine yeniden kullanılmasını sağlamak ve balıkçılık faaliyetlerinin ekosistem temelli yapılmasını sağlamak gibi maddelerin doğru yönde adımlar olduğunu belirtiyor:
“Koruma alanı demek, gırgır ve trol avcılığının engellenmesi ve geleneksel avcılığın da denetlenmesi demek.”
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Profesör Mustafa Sarı ise müsilaj oluşumunun üç temel tetikleyicisi olduğunu söylüyor; küresel iklim değişimine bağlı olarak Akdeniz havzasında sıcaklıkların yükselmesi, yanlış atık yönetimi ve durağan deniz şartlarına sahip Marmara Denizi’nin yapısı. Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara Denizi’nin ekolojik dengesinin yerine gelmesi için atık politikasının gözden geçirilmesi gerektiğini belirtiyor ve Marmara Denizi’ni kurtarmak deniz ekosistemine yardımcı olunması gerektiğini söylüyor.
Kaynak: 1