Onlar hem yaşamın hem de ölümün habercisi. Bir denizcinin karşılaşabileceği en büyük güzellik. Aynı zamanda bir denizcinin karşılaşabileceği en korkunç son. Peki deniz kızı efsanesi nasıl çıktı hiç merak ettiniz mi? Bu listemizde binlerce yıllık deniz kızı efsanesini sizin için araştırdık. İşte Antik Yunan’dan Babil’e deniz kızı efsaneleri hakkında bilmeniz gerekenler…
Denizin korkunç güzelliği: deniz kızları
Deniz kızları, efsanelerde vücudunun üst kısmı genç ve güzel bir kadın, alt kısmı ise kuyruklu bir balık biçimindeki deniz canlıları olarak anlatılıyor. Ayrıca, güzel oldukları kadar tehlikeliler. Üstelik ne cazibelerine karşı koymak mümkün, ne de tehlikelerinden sakınmak…
Deniz kızları, kara ve deniz yaşamları arasındaki ortaklığın bir simgesi. Ölümle yaşam arasında pek çok şeyin sembolize edildiği, efsanevi bir varlık. Okyanuslarda ve denizlerde yaşayan bu canlılar, muhteşem güzellikleri ve büyülü şarkılarıyla denizcileri tuzağa düşürüp canlarına kıymalarıyla meşhurlar.
Binlerce yıllık bir geçmişi olsa da, deniz kızı efsaneleri çeşitlilik gösteriyor. Coğrafyanın ve kültürün değişmesi, farklı deniz kızı hikâyeleri anlatılmasına sebep oluyor. Örneğin bazı anlatılarda deniz kızları, genç ve güzel oldukları için yaşamı ve doğurganlığı sembolize ediyorlar. Öte yandan başka efsanelerde korkunç ve tehlikeli doğaları gereği, ölüm ile felaketin simgesi olarak görülüyorlar. Değişik coğrafyalarda, binlerce yıl içinde ortaya çıkan farklı efsanelerle beraber deniz kızları da sürekli değişime uğruyorlar.
Deniz kızı efsanesinin kökenleri
Deniz kızlarına dair en eski tasvirlerden bazıları, milattan önce 1800’lü yıllardan günümüze kadar ulaşıyor. Babil İmparatorluğu’na ait bu tasvirlerde deniz kızları bugün bildiğimiz hallerine oldukça benziyor. Öte yandan Babil’den kalan resimlerin, bilgelik ve deniz tanrısı Ea’ya ithafen veya onu temsilen çizildiği düşünülüyor.
Üstelik Babil’in bilgelik ve deniz tanrısı, kendinden sonraki mitolojilere de ilham kaynağı oluyor. Ea’ya çok benzer tasvirler ve inanışlar Yunanlar için “Posedion’da”, Romalılar için ise “Neptun’de” vücut buluyor.
Ancak, deniz kızı efsanesiyle ilgili çok daha eski hikâyeler de var. Deniz kızlarına dair bilinen bu ilk hikâyeler, Asur İmparatorluğu’ndan kalma…
Tarihteki “ilk” deniz kızı
Asur’daki efsane, tanrıça Atargatis’in fani bir çobana âşık olmasıyla başlıyor. Atargatis, çobanı kazara öldürüyor. Bunu üzerine, üzüntüsünden ve pişmanlığından kendini denize atıyor. Ancak deniz, Atargatis’in dillere destan güzelliğini gizlemek istemiyor. Böylece Atargatis, “deniz kızına” dönüşüyor ve tarihteki “ilk deniz kızı” olarak kayıtlara geçiyor…
Büyük İskender’in kız kardeşi de bir “deniz kızıydı”
Deniz kızı efsanesine dair ilginç başka hikâyeler de var. Bu seferki hikâyenin kaynağı, kadim bir Yunan halk masalı.
Hikayeye göre, Büyük İskender’in kız kardeşi Thessalonike (Selanik) M.S. 295 yılında hayatını kaybeder ve bir deniz kızına dönüşür. Ege Denizi’nde yaşamaya başlayan Thessalonike, buradan geçen denizcilerin yollarını keserek onlara bir soru sorar: “Kral İskender yaşıyor mu?” Eğer denizciler, “yaşıyor, hüküm sürüyor ve dünyayı fethediyor” yanıtını verirlerse zarar göremeden yollarına devam edebilirler. Ancak bunun dışında herhangi bir cevap Thessalonike tarafından kabul edilmez. Böyle bir durumda hiddetlenir, denizde bir fırtına çıkartır ve denizcileri oracıkta öldürür…
Antik Yunan’ın deniz kızları: “sirenler”
Antik Yunan mitolojisinde deniz kızları, “dolandırıcı veya “bağlayıcı” anlamına gelen “siren” olarak isimlendiriliyordu.” Sirenler ile bizim bildiğimiz deniz kızları arasında epey benzerlik vardı. Ancak yine de, sirenler bazı özellikleriyle deniz kızlarından ayrılıyorlardı…
“Sirenler” de tıpkı deniz kızları gibi, yarı insan yarı balık formundaydı ve en az deniz kızları kadar güzellerdi. Ancak deniz kızlarının aksine, sirenlerin iki kuyruğu bulunuyordu. Bu güzel canlılar büyüleyici şarkılarıyla denizcileri “yoldan çıkartarak” ölümlerine sebep oluyorlardı.
Sirenler ve deniz kızları arasında önemli benzerlikler bulunsa da başlangıçta tamamen farklı canlılardı. Sirenler, mitolojinin ilk zamanlarında yarı insan yarı “kuş” formundaydılar. Uzun yıllar boyunca, geçirdikleri değişim neticesinde deniz kızlarına oldukça benzeyen fakat yine de farklı canlılar olarak tarihteki yerlerini aldılar.
“Ben bir deniz kızı gördüm!”
Coğrafi keşiflerin denizlere getirdiği hareketlilikle beraber, “deniz kızı görme vakalarında” önemli bir artış yaşandı! Örneğin ünlü kâşif Christopher Columbus, bugün Dominik Cumhuriyeti olarak bilinen bölgede deniz kızı gördüğünü raporladı. Deniz kızlarıyla karşılaşmasını günlüğüne şu şekilde not etmişti: “ Dün, Rio del Oro’ya giderken sudan oldukça yükseğe zıplayan 3 deniz kızı gördüm. Ancak anlatıldıkları kadar güzel değillerdi, erkeğe benziyorlardı…” Anlaşılan, Colummbus deniz kızları yerine denizayıları ile karşılaşmıştı…
Deniz kızları ile karşılaşan tek kâşif Cristopher Columbus değildi. İngiliz kâşif John Smith de deniz kızları ile tanışmıştı! Smith ise tanışma anını şu şekilde anlatıyordu: “Hiçbir şekilde çekici değildi fakat uzun yeşil saçlarıyla kendine özgü bir havası vardı…”
Deniz kızlarının görüldüğüne dair başka bir anlatı ise 17. yüzyıl Hollanda’sından. Üstelik bu seferki hikâye çok daha ilginç! Küçük bir su birikintisinde can çekişirken bulunan deniz kızı, yakınlardaki bir göle götürülüyor ve hayatı kurtuluyor. Bunun üzerine deniz kızı, bölgenin lisanını öğreniyor. Giderek topluma faydalı bir vatandaşa dönüşüyor ve en sonunda dinine bağlı bir Katolik haline geliyor!
“Farklı” kültürler, “farklı” deniz kızları
Günümüzde deniz kızları, farklı kültürler tarafından farklı şekillerde değerlendiriliyor. Örneğin Çin’de, deniz kızları zeki ve güzel canlılar olarak kabul ediliyor. Üstelik gözyaşlarını inciye dönüştürebildiklerine inanılıyor.
“Kore’nin deniz kızları” ise, fırtınaları ve yaklaşan felaketleri önceden haber veren yaratıklar! Japonya’daki deniz kızı algısı ise oldukça kasvetli. Eğer Japonya’da karaya vurmuş bir deniz kızı bulunursa, yakın zamanda bir savaş çıkacağına inanılıyor. Brezilya’da, yağmur ormanlarında insanların kaybolmasından deniz kızları sorumlu tutuluyor!
Bütün bunların yanında Hinduizm ve bazı başka inanışlar, deniz kızlarını tanrıçalar olarak kabul ediyor. Sonuçta, binlerce yıldır süregelen deniz kızı efsanesi, günümüzde de yaşamaya devam ediyor…