Bizim ülkeye mi mahsustur bilinmez ama bazı dev isimler var ki ne yazık ki onları kaybetmeden değerlerini anlamıyoruz. Biz de istedik ki aklımıza gelen birkaç yaşayan efsaneyi listeleyip hatırlatalım, bu devlerin değerini şimdiden bilmenize vesile olalım. Başlıyoruz.
Perdesiz gitarın babası: Erkan Oğur
Ekşi’de sol tarafta adını her gördüğümüzde yüreğimizi hoplatan insandır bu. “Aman başına bir şey mi geldi.” tedirginliği, o başlığa tıklayana kadar sürer. Sonra bir oh çekip, Erkan Abi’nin hala yaşadığını bilmenin rahatlığıyla gündelik hayatımıza devam ederiz.
Senatörleri ortalık yerde rencide etme uzmanı: Michael Moore
Şu dünyada doğaya, hayvanlara ve insanlara en yararlı kişilerden birisidir Michael Moore. Uslanmaz, yılmaz, bıkmaz bir muhaliftir. Sokak ortasında senatörleri rencide etmesiyle ünlüdür (rengidation). Tonton hali bizi “acaba kolesterol, kalp gibi sağlık sorunları mı yaşıyor” düşüncelerine gark eder. DVD’lerinin çoğaltılmasına da ses etmez bu arada. (Paylaştığımız videoda, ödülünü aldıktan sonra Başkan Bush’a giydiriyor.)
Alıntılanmada İsa’yla yarışan adam: Noam Chomsky
Bıkmaz uslanmaz bir muhalif, felsefeci, politika uzmanı, tarihçi, aktivist, siyasi eleştirmen. Psikolojiye bile katkılarda bulunmuş. Yani adam “probably the most intellectual being on earth”. Yeryüzünde en çok alıntı yapılanlar listesinde İncil ve Şekspir’le birlikte en tepede. Onunla yapılmış sobetlerden oluşan bir de film var afişini gördüğünüz.
İstiridye oğlan: Tim Burton
Johny Depp’e de, Helena Bonham Carter’a da anlam kazandıran kişidir sanki Tim Burton (her iki oyuncuya da haksızlık etmek istemeyiz, ama Burton filmlerindeki halleri daha bir sevilir bu isimlerin). Big Fish’ine hastayızdır, Makas Eller’ini yarı hüzün yarı sevinçle izleriz, Sweeney Todd’da gözlerimizi kaparız bazen.
Yüzyılın beyin cerrahı: Gazi Yaşargil
Yaşargil maşası, Yaşargil anevrizma klipleri, otomatik Leyla ekartörü… Komik geliyor değil mi kulağa? Gazi Hoca mikrosinir cerrahinin kurucularından. Yapılamayan bazı ameliyatları yapabilen, dünyadaki birkaç beyin cerrahından biri. Tıp kitaplarında “yapılamayan ameliyat” anlamına gelen “inop” sözcüğü kullanılırmış. Kitaplardaki bu inop sözcüğünün yanında bir yıldız bulunurmuş. Dipnota baktığınızda o yıldızın yanında “Except Gazi Yaşargil” yazarmış (Yani Gazi Yaşargil hariç anlamında).
Çizgi filmin tanrısı: Hayao Miyazaki
Binlerce kilometre uzakta da olsa nefes alıyor olduğunu bilmek mutlu ediyor bizi. Efendim ara başlığa boşuna çizgi filmin tanrısı diye yazmadık. Günümüz çizgi film/animasyon yapımcılarının önünde eğildiği kişidir Miyazaki. Yaptıkları basit, sıradan çocuklara yönelik çizgi filmler değildir, yetişkinlerin de izleyip bir şeyler kapabilecekleri yapımlardır bir kısmı. (Mesela Tonari No Totoro filminde olağanüstü bir çocuk-ebeveyn ilişkisi örneği görürüz.) Hatta bazı filmlerinin, çocuklara izlettirilmemesi gerekir (çevremden biliyorum).
Gitara “Yeter zalımın oğlu” dedirten adam: Joe Satriani
Şu fani dünyada kendi tekniğini yaratmaya vâkıf olmuş kişilerden birisidir bu adam (sweep picking). Kirk Hammet, Steve Vai gibi gitaristlerin hocalığını yapmıştır zamanında. Öğrencisi Steve Vai hakkında “Küçük bir çocuktu, kocaman bir gitarist oldu.” dediği bilinir. Bir vesileyle dinleyip hayran kaldığı Aşık Veysel’e ithafen parça bile yapmıştır. Bir de gitaristlerden Tom Morello’yu beğeniyor (RATM).
Vatikan’ı “Ya lütfen ama, İsa’ya biraz saygı göster” diye ağlatan kadın: Madonna
Popüler kültürün vazgeçilmez ikonlarından, efsane haline gelmiş nadide şahsiyet, popun kraliçe arısı. Danslarıyla, şarkılarıyla, sahne kıyafetleriyle ve elbette skandallarıyla hatırlanacak, hiç şüphe yok. 2004 itibariyle, İngiltere ve ABD’de “TOP 10” listesine 47 single’ı ve 14 albümü girmiştir.
Fasfakir (!) devlet başkanı: Jose Mujica (Nam-ı diğer Pepe)
Son günlerde -nedendir bilinmez- televizyonlarda ve gazetelerde adını sıkça duyduğunuz için bu adamı tanıyor olmalısınız. Zaten bizim niyetimiz de onu tanıtmak değil, kaybettiğimizde bizden bir şeyler götüreceğini hatırlatmak. Bir zamanların gerillası, şimdinin, mal varlığı 1987 model bir Vosvos’tan ibaret, sadece 2 polis tarafından “korunan” devlet başkanı bu adam. Pardon, yanlış oldu! Sahip olduklarının arasında 3 ayaklı bir köpek, yaşam sevgisi, alçak gönüllülük, koca bir yürek de var. Jose’ye mi, yoksa onu devlet başkanı yapan Uruguay halkına mı hayranlık besleyeceğinize siz karar verin.
Çakma Cüneyt Arkın: Chuck Norris
Her ne kadar Bruce Lee’den yediği dayakla hatırlansa da, Chuck Norris birçok şampiyonluğu bulunan çok sağlam bir dövüşçüdür. Filmlerinde “Öyle vurulmaz böyle vurulur.” bakışları atmayı sever, Bruce Lee’yle bir araya gelip bolca antrenman yapmışlığı vardır. Zaten onun öğrencisi olduğu söylenir. Biz onu, hiç değişmeyen saç ve sakal tarzıyla, motorlu testereyi durdurmasıyla ve göğüs kıllarıyla hatırlayacağız.
Rock müziğin babannesi: Tina Turner
Sahne performansı ve sesiyle izleyenlerin ağzını açık bırakan kadın. Mad Max’in ok atan kadınıdır aynı zamanda. Uzun bacakları, her daim karışık saçları, hiperaktif sahne performansıyla hatırlanacaktır hiç şüphesiz. Ayrıca şu paylaştığım videoda da 70 yaşında Tina nine.
Tiyatrocu, yazar, şair, muhalif,küfürbaz kavuklu: Ferhan Şensoy
Mizahı, özellikle de kara mizahı birikimiyle harmanlamış Türk tiyatrosunun en büyük isimlerinden birisi. Dümbüllü’nün kavuğunu Münir Özkul’dan alan meddah. Güncel olayları, kendine has üslubuyla yorumladığı, Ferhangi Şeyler oyununa bir şekilde denk gelmiş olmalısınız, zira oyun 1987’den beri sürmekte (En son 1796. kez sahneleniyordu). Onun oynadığı oyunları izlememişseniz bile, yazdığı oyunları başkalarının rolleriyle muhtelif bir tiyatroda izlemişsinizdir herhalde. Bir de vakti zamanında Boşgezen ve Kalfası vardı ki, TV tarihinde izlenip izlenebilecek en birikimli komediydi herhalde.
Sesindeki dinginliği herkeste bulamayacağınız kişi: İlhan İrem
Ekşi’de sol tarafta adını gördüğümüzde yüreğimizi ağzımıza getiren, gözlüksüz ve bıyıksız düşünemediğimiz bir sanatçıdır İlhan İrem. Birkaç kuşağın dinleyebildiği nadir sanatçılardan birisidir. Klipleri de sesi gibi sakindir, dingindir, huzur vericidir. Farklı, sıra dışı olmak gibi bir kaygısı yoktur, olduğu gibidir, kendini kasmaz. Hemen hemen tüm şarkılarının sözleri ve besteleri kendisine aittir. “Bi İlhan İrem vardı hani, nooldu ona?” sorusunun bir numaralı muhatabıdır aynı zamanda.
Son zamanların caps kralı: İlber Ortaylı
Bulunduğu ortamda, konuşulan herhangi bir konuda, herkese “Ya acaba vereceğim bilgi doğru mu, şimdi İlber Hoca’dan ayar yemeyelim?” tedirginliği yaşatan adam, Topkapı Sarayı’nın eski müdürü. “Müsaadenle, rica ederim.” gibi sözcükleri cümle içinde en garip yerlerde kullanmasıyla, canlı yayın gibi ortamlarda uyuyakalmasıyla, koca koca adamlara herkesin önünde verdiği ayarlarla ve tabii ki o korkunç birikiminden kaynaklanan hafif ukala tavrıyla hatırlayacağız İlber Hoca’yı. “Böyle bir ortamda bir Flaubert çıkar mı, rica ederim?”
Müziğin sarmaşık saçlı ozanı: Bob Dylan
Günümüzün yaşayan en büyük söz yazarı, folk müziğe protest tarzı eklemlemiş büyük ozanı. Sesini ve bestelerini beğenir misiniz bilmeyiz ama müzik tarihinin bir dönemine damga vurduğu ve efsane olduğu bir gerçektir Bob Dylan’ın. Michael Scorsese’in Bob Dylan hakkında 2005 yılında yaptığı bir de belgesel var: No Direction Home: Bob Dylan
Hüzünlü soloların alçak gönüllü gitaristi: David Gilmour
Pink Floyd denilen kutsal topluluğun, tanrılaşmış gitaristi. Hatırlanması için tek başına High Hopes bile yeter. Başka hiçbir şey yapmış olmasına gerek yok. Ayrıca bu kadar sembolik unsur barındıran, bu kadar derin başka bir klip var mıdır acaba?
Emiliano Zapata’nın en önemli halefi: Subcomandante Marcos
Zapatista Ulusal Özgürlük Ordusu’nun (EZLN) lideri, Meksika yerlilerinin temsilcisi. Meksika hükümetinin barbarlığına karşı, 1994 yılında halkı da arkasına alarak silahlı mücadele başlatan EZLN, hükümet güçlerine kök söktürür. İşte Marcos kar maskesi ve piposuyla bu dönemde bir efsane haline gelir. Sıradan bir lider değildir Marcos, makaleleri ve kitapları olan bir entelektüeldir aynı zamanda. En sonunda “yeter artık” deyip maskesini çıkarmıştır.
Pink Floyd diye bir grubun var olma sebebi: Roger Waters
Çaldığı enstrümanda bir virtuöz mudur bilinmez, ama Pink Floyd’un sahip olduğu tarzı yaratmasında büyük payı olduğu bir gerçek. Pink Floyd’dan ayrı esamesi okunur mu bilmiyoruz, ama Pink Floyd’a dahil olduğu yılların esamesi fazlasıyla okunur. Kişiliği (egoist) ve yaşam tarzının düşünceleriyle uyuşması konusunda (salon sosyalisti) sürekli eleştirilse de, öldükten sonra geride bıraktıklarıyla her daim hatırlayacağızdır, bu bir gerçek.
Fransız köylü-çiftçi önderi, sarkık bıyıklı Asterix: Jose Bove
Tarım araçlarıyla McDonalds yıkmak, genetiği değiştirilmiş ürünlerin bulunduğu tarlaları yakmak, GDO’lu mısır üretimini engellemek için açlık grevi yapmak eylemlerinden bazılarıdır. Halk tarafından fazlasıyla sevilir sayılır. Sivil İtaatsizliğe Çağrı adlı bir de kitabı vardır.
Sinemanın en muzip zeka küpü çocuğu: Woody Allen
Yönetmen, senarist, oyuncu, yazar… Aktif olduğu başka alanlar var mıdır bilinmez, ama saydığımız başlıklarda rakipsiz olduğu bir gerçek. Ha bir de, garip bir şekilde sekse takıntılıdır. İyi bir klarnetçidir de aynı zamanda.
Rock dünyasının en kıvırcık gitar virtüözü: Soul Hudson (Nam-ı diğer Slash)
Gibson Gitar Sanayi’nin özel olarak teşekkür etmesi gereken birisi varsa, o da Slash’tir sanırım. Zira Les Paul alanların çoğu, “Günün birinde biz de Slash gibi gitar çalabilir miyiz ki acaba?” düşüncesiyle alıyordur sanırım. Adam öyle bir idol haline geldi ki, Guns’n Roses’ın en şatafatlı günlerinde, Axl Rose gibi egosantirik bir adam bile, Slash’in önünü görmesine engel olan kıvırcık saçlı karizması karşısında ezildi. Hayır, bana hiçbir güç November Rain paylaşımı yaptıramaz, Estranged varken NR’ın esamesi bile okunmaz kanımca.
“Tarantino filminden fırlamış gibi” deyimini bizlere kazandıran adam: Quentin Tarantino
Bu adam hakkında çok şey yazmaya, konuşmaya gerek var mı bilmiyorum. Son dönem işlerini acımasızca eleştirebiliriz. Ama bütünsel olarak sinemaya kattıklarına bakarsak, Tarantino’nun balon bir yönetmen olduğu söylemek, acımasızlık olur. Aniden ve mide kaldırır cinsten gerçekleşen ölümler, uzadıkça uzayan anlamsız sahneler, trajik bir anda ortaya çıkan ve izleyenleri güldüren durumlar, kullandığı göndermelerle dolu film müzikleri falan filan… Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda Q’nun kendine has bir tarz oluşturduğu apaçık bir gerçek. Eklediğimiz videoyu özellikle öneriyoruz.
Bazıları için sadece “tekerlekli sandalyedeki adam”: Stephen Hawking
21 yaşındayken motor-nöron hastalığı teşhisi konan ve 3 yıl ömür biçilen, şu an 72 yaşında olan bilim adamı. Her ne kadar bazı topluluklar Hawking’i İslami çerçevede göstermeye çalışsa da, o hala gayet ikna edici bir ateisttir. Kara delikler onun adıyla birlikte anılır daima. Bilim adamlarında zaten olması gereken alçak gönüllüğe fazlasıyla sahiptir. Utanmadan, sıkılmadan “Yanılmışım arkadaşlar, öyle değilmiş.” diyebilen birisidir. Hakkında farklı bilgilere sahip olmak isteyenlere, 2004 yapımı Hawking adlı filmi izlemelerini öneririz.
Ömrü uzun olası bir çınar: Yaşar Kemal
Yaşar Kemal sözün bittiği yer aslında. Romanlarını okuyanlar onu çok iyi bilir. Dilinin sadeliği, yaptığı betimlemeler okuyanda hayranlık uyandırır. Çukurova’yı ondan daha güzel anlatan bir yazar var mıdır, bilmiyoruz. Kitapları insana hayat, aşk, mücadele temalı binlerce soru sordurur. Artık tek başına bile bir destan haline gelmiş olan İnce Memed, yazarından kopup kişiliğe bürünmüş kitaplardan biridir. Yabancı edebiyat severlerin, Türkçe öğrenmesine vesile olan birkaç kişiden biridir Yaşar Kemal. Ömrü, yaşamı daim olsun büyük üstadın…