İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 8. Maddesinde belirtildiğine göre;
Herkes özel hayatına, aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
Bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesinin müdahalesi, ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabilir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 20. Maddeye göre ise;
“Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar.”
Yani devlet öyle her istediğini istediği gibi tutuklayamaz, üstünü, evini vs arayamaz. (!) Bu hem anayasayla hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin de altında imzası bulunan İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’yle koruma altına alınmıştır. Fakat gerçekte şu anda Türkiye’de neler olup bittiğini siz de en az bizim kadar iyi biliyorsunuz, eminiz sizin de en azından bir tane arkadaşınızın ya da tanıdığınızın yukarıdaki yasalar kapsamında korunan özel hayatı illegal biçimde ihlal edilmiş, evine girilmiş, kendisi tutuklanmış gizliliğine saldırıda bulunulmuştur.
Teknoloji sayesinde değişen özel hayat anlayışımız
Teknolojinin gelişmesi sayesinde teknolojik ürünlerin üretimi de ucuzladı. Üretimde insan sayısının azaltılmış olması da hata payını düşürüp maliyetleri aşağılara çekti. Bunun elbette bir çok insanın işsiz kalması gibi bir sonucu oldu ancak konu özellikle teknoloji olduğunda tek bir açıdan bakarak “iyidir” ya da “kötüdür” gibi kesin bir sonuca varmak tam anlamıyla “İMKANSIZ!”.
Bu durum sonucunda artık gelir seviyemiz fark etmeksizin hemen hepimizin cebinde bir akıllı telefon mevcut ve bizler özel hayatlarımızı bu cep telefonlarımız üzerinden yaşıyoruz, paylaşıyoruz. Bundan bir kaç sene önce kiminle, nerede, ne yapıyor olduğumuz oldukça saklı tutmaya çalıştığımız bir şeyken, teknolojinin gelişmesi, sosyal ağlar ve konum tabanlı uygulamaların yaygınlaşmasıyla biz özel hayatlarımızı kendi isteğimizle ifşa eder hale geldik.
Güç sahipleri vs karanlık güçler
Güç sahiplerinin bu her şeyi bilmek ve takip etmek ve kontrol etmek arzusuna karşılık olarak sürekli onların karşısında duran bir oluşum var. Güç sahipleri bunları hep karanlık güçler olarak adlandırmış ve medya aracılığıyla da halka öyle lanse edilmişlerdir. Bunun en güzel örneği hackerlardır.
Hackerlar?
Bir de Dark Web var
Deep Web ile Dark Web’in bir çok yerde aynı şey olduğunu duymuş olabilirsiniz. Ama aralarında çok ince bir ayrım var. Deep Web’in sahip olduğu gizlilikten faydalanmak isteyen insanlar yeni bir ağ oluşturdular. Bu ağda internette açık bir biçimde gerçekleştiremeyecekleri her şeyi bu yeni ağda yaptılar. Bu ağa bugün yalnızca Tor ile erişilebiliyor olsa da, internetin ilk yıllarında bu ağdan Surface Web’e sızan çok fazla veri ve dosya mevcuttu. Suç mahali görüntüleri, cinayet ve tecavüz videoları vs vs gibi içerikleri paylaşan internet sitelerini hatırlayanlarınız olacaktır.
Tor Project
Dark Web’in farklı bir ağ olduğundan bahsettik, o ağa erişmek için de Tor Project kapsamında geliştirilen özel bir yazılım kullanmanız gerekiyor. Adı Tor Browser. Aslında Mozilla’nın Firefox’undan bozma bir internet tarayıcısı ama yaptığı iş eşsiz. Tor Browser ile internette yaptığınız her eylem gizleniyor, tarayıcı IP adresinizi dünyanın farklı yerlerindeki sunucu ve kullanıcıları üzerinden dolaştırarak sizi saklamak ve gizliliğinizi korumak için elinden geleni yapsa da %100 koruma sağlamadığını da belirtmiş olalım.
Dark Web’in namını yürüten adamlar
Gizliliğin bu kadar ön planda olduğu bir ağı ilk olarak kötü niyetli kişilerin kullanmaması zaten mümkün değildi. Dolayısıyla Dark Web kiralık katiller, çocuk istismarı, silah tüccarları ve başka bir çok illegal işi yürüten insanın mekanı haline geldi. Adı bu insanlarla birlikte anılan ve medyada da sürekli bu yönü öne çıkarılan Dark Web’in ünü, sahip olduğu potansiyel gücün önüne geçmesiyle sonuçlandı. Ama bugün dünyanın bir çok yerinde bir çok gazeteci ve adının saklı kalmasını isteyen devlet adamları iletişimlerini Dark Web üzerinden yürütüyorlar.
Özel hayatın gizliliği için çalışan bir avuç insanın da yok edilmesi için yapılan en büyük girişim: Silk Road’un yok edilmesi
Adını daha önce duydunuz mu bilmeyiz ama 2011 yılında Dark Web’de bir site ortaya çıktı. Adı Silk Road. Bu site bir anda uyuşturucu ticaretinin merkezi haline geldi. Tam anlamıyla uyuşturucu satılan bir e-bay gibiydi site. Kullanıcılar satın almak istedikleri her türlü uyuşturucuya kolaylıkla erişebiliyorlar ve ürün dünyanın her yerine ücretsiz kargo seçeneğiyle gönderiliyordu. İlk bakıldığında yasadışı olduğu su götürmez bir gerçek olarak gözükse de Silk Road’un yaymaya çalıştığı bir fikir vardı ve bu fikir yok edilmeliydi.
Silk Road Topluluğu
Silk Road internette başka hiç bir sitenin asla sahip olmadığı ve büyük ihtimalle de sahip olamayacağı bir topluluğa sahipti. Bütün markaların ve internet platformlarının yaratmak için sürekli çabaladığı topluluktu Silk Road’un sahip olduğu topluluk. Sİlk Road forumlarında felsefe ve siyaset ile ilgili yapılan tartışmalar tek kelimeyle eşsizdi. Ortaya atılan fikirler dünyanın hiç bir ülkesindeki siyasetçiler tarafından konuşulmayan özgürlükçü ve bireyden yana olan fikirlerdi. Kitap ve film kulüpleri, birbirini korumaya çalışan büyük bir topluluk.
Her isteyene uyuşturucu satılmaz
Silk Road uyuşturucu ile mücadele etmeye çalışan tüm yapıların başaramadığı şeyleri başarmıştı. Bir kere insanlar artık şehrin karanlık arka sokaklarına gidip hayatlarını riske atarak uyuşturucu almıyorlardı. Sipariş ediyorlar ve ürün kapılarına geliyordu. Satıcılar sattıkları üründen sorumluydular ve müşteri memnuniyeti önemliydi zira sitede yürütülen değerlendirme sistemi mükemmel biçimde çalışıyordu.
Silk Road kurucularının topluluğa aşılamaya çalıştığı en büyük fikir sitede satılan ürünlerin asla masum insanlara zarar vermemesiydi. Ve tüm topluluk da bu fikri benimsemişti. Satıcılar daha önce uyuşturucu kullanmamış alıcılara satış yapmayı reddediyorlardı. Site yöneticileri hırsızlıkla elde edilmiş eşyalardan tutun da kalitesiz uyuşturuculara dek müşterilere zarar verebilecek şeylerin tümünün satışını engelliyorlardı. Alışverişler Bitcoin ile gerçekleştiriliyor ve hem alıcının hem satıcının hem de aracının kimlikleri gizleniyordu. İdeal sistem mükemmel biçimde işliyordu ve güç sahipleri bu konuda hiç bir şey yapamıyorlardı.
Silk Road’un başarısı
Güç sahipleri bu durum karşısında ne yapacağını bilmez bir duruma geldiler ve kendi koydukları kuralları ihlal etmeye başladılar.
Silk Road’un kapatılması
Güç sahipleri güvenlik tehdidiyle insanları kontrol eder, güçlerini pekiştirirler. Dark Web ile ilgili yukarıda anlattığımız karalama çalışmalarıyla insanların kafasında zaten kötü bir imaj oluşturulmuştu. Bu imaja son darbe de Silk Road sayesinde atılmıştı. Silk Road’un kurucusu ve sahibi olduğu iddiasıyla Ross Ulbricht denilen bir abi tutuklandı ve ABD yasalarınca da korunan özel hayatın gizliliği ihlal edilerek Ulbricht şartlı tahliye şansı olmaksızın ömür boyu hapse mahkum edildi.
Bu olayın anlamı nedir?
Tüm bu Ross Ulbricht ve Silk Road olayının arkasında yatan tek bir fikir vardı. Özel hayatın gizliliği konusu. Devlet ya da güç sahipleri başta da söylediğimiz gibi insanların özel hayatına müdahalede bulunmak konusunda kendilerinde üstün bir güç olduklarına inanıyorlar. Şayet internette bir şey yapıyorsanız ona erişmek istiyorlar. Evinizde, kapalı ortamınızda yaptığınız şeyleri gözetlediğinde illegal bir eylem gerçekleştiren devlet, aynı şeyleri internette yaptığınızda kendisine bir anda bir görev atıyor ve yaptığınız her şeyi kaydetmek istiyor. Kelimenin tam anlamıyla özel hayatınıza saldırı gerçekleştiriyor ve bunu da hiç bir yasal dayanağı olmadan yapıyor.
Silk Road davası da tam olarak bu biçimde özel hayatın gizliliği ihlal edilerek Ross Ulbricht’in bilgisayarına el konulup, çok başarılı biçimde gizlenmiş olan Silk Road sunucularına illegal biçimde erişilmesiyle hazırlandı. Dava tek taraflı olarak, sadece savcılığın oluşturduğu haliyle hakim tarafından dinlendi, savunma tarafının savunma yapmasına ya da savcılığın anlattığından farklı bir hikaye anlatmasına izin verilmedi. Ve ABD tarihinin görüp görebileceği en kötü dava ile suçlu olduğu kanıtlanmamış bir kişi ömür boyu hapse mahkum edildi.
Silk Road’dan sonra…
Silk Road bir nevi Hydra gibi hayatını sürdürmeye devam ediyor. Silk Road’un kapatılması internetti uyuşturucu ticaretini durdurmadı. Tam tersine durumu çok daha kötü bir noktaya getirdi. Bir çok başka Silk Road benzeri site kuruldu. Bu sitelerin bazıları Silk Road’un başlattığı çizgiden devam ediyor olsa da bir çoğu satılan ürünler üzerinde hiç bir denetim gerçekleştirmiyor ve bu sitelerde masum insanların zarar görebileceği biçimde satış gerçekleştiriliyor.
Silk Road yok edildikten sonra kriptograflar daha sıkı ve yoğun biçimde çalışmaya başladılar. Devletlerin ve başka güç sahiplerinin insanların özel hayatlarına karışmasını engellemek için yeni fikirler ve yazılımlar yaratmaya başladılar.
Yeni düzen: Cypherpunk’lar tarafından kriptografi üzerine inşa edilmiş bir dünya
Wikileaks’in kurucusu Jullian Assange’ın cypherpunk kültürü üzerine söylediği şu söz çok önemli: “Devletin uyguladığını söylediği politikaları uygulayacağına güvenemezsiniz. Bu nedenle devletin gözetleyemeyeceği gizli şifreleme kodlarını bir tür koruyucu güç olarak herkese sağlamalıyız. Ve devlet ne kadar uğraşırsa uğraşsın eğer şifreler güçlüyse doğrudan iletişim şebekenize sızamaz.”
Amerikalı bağımsız bir gazeteci, bilgisayar güvenliği uzmanı ve hacker olan Jacob Applebaum’un da kriptografi üzerine söylediği şu sözler çok önemli: “Otorite gücünü şiddetten alır. Şunu herkes anlamalı, şifreleme varsa şiddet ne kadar artarsa artsın o matematik problemini çözemez. Bu işkence görmeyeceğiniz, evinizin gizlice dinlenmeyeceği veya altüst edilmeyeceği anlamına gelmiyor ama şifrelenmiş bir mesaj bulduklarında her şeyde kullandıkları otorite gücüne sahip olmalarının bir önemi kalmıyor, o matematik problemini, o şifrelemeyi çözemezler. Bu yüzden herkesin kullanabileceği, insanların kullanırken farkında bile olmayacağı bütünleşik şifreleme yöntemleri üretmeliyiz.