Uzun bir süredir dünya gündemini fazlasıyla meşgul eden Koronavirüs salgınının ne zaman sona ereceği sorusu akılları kurcalarken, geçmişte yaşanan salgın hastalıklarla nasıl mücadele edildiğini de fazlasıyla merak ediyoruz. Uzun ve bir o kadar da yorucu savaşların ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşunu takip eden ilk yıllarda birçok salgın hastalıkla mücadele etmek zorunda kaldı. Büyük bir sefaletin ortasında kalan Anadolu insanı bu sefer de salgın hastalıklarla savaşmak zorundaydı.
Bugün artık hepimizin bildiği karantina, filyasyon, bilim kurulu, mesafe ve temizlik gibi kavramlar Cumhuriyetin ilk dönemlerinde de sıklıkla telaffuz edilirdi
Bu yıllarda verem, çiçek, sıtma, trahom, kızıl, tifo, difteri, cüzzam ve veba hastalıkları salgın halinde uzun bir süre ülke gündemini meşgul etti. Hastalıklar öyle bir hal aldı ki, artık karikatüristler için bu durum mizah konusu edilmeye başlandı
1923 yılından 1950’li yıllara kadar farklı hastalıklarla mücadele edebilmek için bilim insanlarından oluşan heyetler kuruldu
Anadolu’dan gelen salgın hastalık haberleri büyük bir dikkatle inceleniyordu. Sahra hastaneleri de dahil olmak üzere gereken bütün tedbirler hızla alınmaktaydı.
Hükümet salgın hastalıkları bir an önce kontrol altına alarak daha sağlıklı ve daha güçlü bir millet meydana getirmek istiyordu.
Bu nedenle bugün filyasyon ekibi olarak bildiğimiz sağlık çalışanları Anadolu’yu karış karış gezerek hasta vatandaşları tek tek teşhis etti ve tedavisini uygulamak için büyük çabalar harcadı
Aynı zamanda öğretmenler de salgın hastalıklar konusunda bilinçlendirildi ve halkı aydınlatmak için mücadelede yerlerini aldı. Her akşam Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı Koronavirüs istatistik tablosunun bir benzeri o dönemde de oluşturuluyordu. İstatistikler salgının seyrini göstermesi ve alınacak tedbirlerin kapsamının belirlenmesi için son derece önemliydi.
Sağlık Bakanlığı yurt dışından getirdiği “salgın hastalıklarla mücadeleyi” konu alan filmleri halkın ücretsiz bir şekilde izlemesini sağladı
Televizyonun olmadığı bir dönemde bu filmler hastalıklarla mücadelede önemli bir rol oynadı. Aynı zamanda gazeteler aracılığıyla da halka sıklıkla bilgiler verildi. Sağlık Bakanlığı’nın ve bilim kurulunun sahada edindiği tecrübeler sonucunda bugün de sıkça gündeme getirilen “Umumi Hıfzıssıhha Kanunu” çıkarıldı. Artık salgın hastalıklar mücadele yasal bir zemin üzerine oturmuştu.
Türkiye’de üretilebilen ilaçlar büyük bir hızla tüm Anadolu’ya eşit olarak dağıtıldı. Üretimi yapılamayan ilaç ve aşılar ise yurt dışında ithal edildi. İmkanlar dahilinde bu salgın hastalıkları ortadan kaldırabilmek için büyük bir mücadele örneği gösterildi
Sadece ilaçlar değil yurt dışında pek çok uzman Türkiye’ye davet edildi. Bilim kurulu ve yurt dışından Türkiye’ye gelen uzmanlar uzun yıllar hastalıklar üzerine çalıştı. Ülke bütçesinin çok büyük bir kısmı bu hastalıkların kökünü kazımak için kullanıldı.
Sosyal devlet olmanın en temel unsurlarından biri olan sağlık hizmetleri halka tamamen ücretsiz olarak sunuldu. Hasta olan her bir vatandaşla yakından ilgilenildi ve kimse kaderine terk edilmedi
Tüm bunların sonunda salgın hastalıklarla mücadelede oldukça büyük başarılar elde edildi.
Kaynak: 1
Görseller yazarımızın araştırmalarına dayanmaktadır. Araştırmalarda, dönemin gazeteleri ve devlet arşivlerinden yararlanılmıştır.