Biri çağında ezber bozan savaş taktikleri ve devrinin çok ilerisinde bir adam; başkomutan, başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk. Diğeri fevkalade bir kurmay subay ve başbakan olan İsmet İnönü. Sırtladıkları büyük yükle mücadeleleri sırasında çok önemli bir ikili olmuş iki büyük deha. Gelgelelim atılımları ve teşebbüsleriyle tam bir devrimci olan Atatürk ile devlet adına daha tedbirli olmayı yeğleyen İnönü arasında yaşanan çeşitli husumetler de hepimizin malumu. İki büyük askerî deha ve devlet adamı olan Atatürk ile İnönü’nün yer yer yaşadıkları anlaşmazlıkların içerisinde bir olay var ki kısmen hala gizemini koruyor. 1932’de yaşanan bu ayrılığı Salih Bozok anılarını referans alarak derledik.
1. İlk yıllar
Atatürk ile İnönü’nün tanışmaları Harp Akademisi’ne dayanır. Okul yıllarında ortalama bir sohbetin ötesinde bir samimiyet yakalayamamış olan ikili, orduda görev almaya başladıklarında birbirlerine hem yoldaş hem de arkadaş olurlar. Uzun zaman telgraf aracılığıyla iletişen ikilinin o yıllardaki tek gayeleri memleketi düşman işgalinden kurtarmak ve iyileştirmekti.
2. Gelişen dostluk dönemi
Atatürk – İnönü dostluğunun gelişim gösterdiği dönem Birinci Dünya Savaşı dönemidir. Atatürk, Çanakkale Cephesi’nde görev alırken, İnönü Harekât Şubesi’nin başındaki isimdir ve görevi gereği tüm cephelerle irtibat halindedir. Atatürk ile olan telgraf görüşmeleri de bu yıllarda artış gösterir. İnönü 1916 senesinde Kafkas Cephesi’ne gönderilir, Atatürk ise aynı bölgede Kolordu Komutanı olarak görev yapar. İşte Atatürk’ün ölümüne değin sürecek dostluğun filizlendiği yer ve zaman da burası olur.
3. Gerilimin kaynağı
Salih Bozok’un anılarında geçen tartışmaya gelelim. Fikir birliğine varamadıkları hadiselerden bir tanesi bir İngiliz gazetesindeki haberle meydana gelir. Yayımlanan bu haber Atatürk’e Dizbağı Nişanı’nın verileceğini duyurur. Orijinal adı ‘’The Order of the Garter’’ olan bu nişan İngiliz gazetesinde yayımlanır yayımlanmaz Türk medyasının da konusu halini alır. Halbuki haber asılsızdır ve tekzip edilmesi gerekir. İnönü’nün tekzip önerisini Atatürk de onaylar.
4. Yaşanan olumsuz diyalog
Her şey buradan sonra başlar. Atatürk tekzip metnine şöyle bir cümle eklenmesini ister: ”Zaten İspanya kralından arta kalan böyle bir nişan Türk Reisicumhuru’na verilmez. Verilecek olsa bile Türkiye Reisicumhuru o nişanı kabul etmez.’’ İsmet Paşa’nın düşüncesi ise bu noktada farklılaşır. İnönü ‘’Verilse de almayız.’’ mesajındaki bu ibarenin lüzumsuz olduğunu savlar. Atatürk ise kendi dediklerinin ilave edilmesini ister ve İngilizlerin kendisini sevdiklerini ifade eder. Hatta kendisi için Lort Corc’u dahi kabineden attıklarını öne sürer.
5. İsmet Paşa’nın verdiği cevap
İnönü ise Lord konusunda Atatürk ile hemfikir değildir. Lordun atılmadığını, siyasî kariyerinde başarısız olduğu için kabineden çekildiğini söyler. 1932 yazında Çankaya köşkünde bir masa etrafında söylenen bu sözler masanın buz kesmesine neden olur. Atatürk bundan sonra hiddetlenerek İnönü’yü eleştirmeye başlar. İsmet Paşa’nın bu itirazını da farklı yorumlar. Ona göre; yakın bir tarihte İktisat Vekili’ne karşı olan muamelesini beğenmez İnönü. Yaşanan bu gerilim Atatürk’ün fikrince buradan beslenir.
6. Yaşanan kısa süreli küslük
Tüm bunlardan sonra Atatürk’ün ağzından İsmet Paşa’ya yönelik sert sözler çıkar. Köşkü ve masayı ansızın terk eden İnönü, Atatürk’ün de elini sıkmaz. Atatürk buna tahammül edemeyeceğini ve yarın kabineyi bizzat kendisinin idare edeceğini belirtir. Sonraki sabah Salih Bozok’un da teşvikleriyle yaşanan hadise giderilir, taraflar birbirleriyle barışır. Lakin bu aslında yalnızca problemin ertelenmesi anlamına gelir.
7. Husumetin görünmeyen yanları
Atatürk ile İnönü arasında yaşanan bu şiddetli ayrılıklar yalnızca ekonomi, dış ilişkiler gibi memleket meselelerinden kaynaklanmaz. Tüm bunlar aralarında çeşitli güç meselelerine de dönüşerek yeni bir boyuta ulaşır. İnönü’nün başbakanlık döneminde Atatürk’e ettiği sitemler de bilinir.
8. Kurultay’daki yazılı diyalog
Her şeye karşın devrinin en önemli ikililerinden olan Atatürk ile İnönü’nün dostlukları böylesi tartışmalardan yara alamayacak kadar kuvvetlidir. Bir gün kurultayda yan yana oturan ikilinin arasında İnönü’nün başlattığı bir yazılı sohbet inkişaf eder. İsmet Paşa bir kağıda ‘’Bana dargın mısın?’’ diye yazıp Atatürk’e uzatır. Atatürk ise şöyle yazar: ‘’hayır her şeyi unuttum, bildiğin gibi arkadaşım ve kardeşimsin’’ Bu kağıt yıllar yılı İsmet Paşa tarafından muhafaza edilir.
9. Ebediyete varan muhabbet
Tüm bunlar tarihin iki büyük dehasının gönül bağlarını elbette kopartamaz. Ata’mızın vefatından sonra da İsmet Paşa’nın manevi muhabbeti sürdürdüğü bilinir. Öyle ki İnönü yaşamı sona erene kadar 10 Kasımlarda Anıtkabir’e herkesten önce gider. Eski yoldaşını, silah arkadaşını, dostunu tüm maziyle beraber hatırlayarak duygulanır.