Kitapçıların en belirgin bölümlerinde genellikle “Çok Satanlar” rafı yer alır. Bu raflar, popüler kültür içerikli kitaplarla klasiklerin buluşma noktasıdır. “Bestseller” adıyla da bildiğimiz çok satan kitap listelerinde yeni çıkan kitapları görebileceğiniz gibi, zamana yenik düşmeyerek yıllardır üst sıralarda yer alan kitapları da görebiliriz. Eylülün gelişiyle beraber ardımızda bıraktığımız ağustos ayında Türkiye’nin çok satan kitaplarında bakalım neler var?
1. Kürk Mantolu Madonna
“Bitmiyor, sadece bazen belki güneşli bir günde veya kalabalık bir gecede geçtiğini sanıyorsun ama geçmiyor esasında. Alışıyorsun zamanla. Asla bitmiyor…”
Sabahattin Ali’nin ilk yayımlandığı günden bu yana takdir ve beğeni topladığı Kürk Mantolu Madonna kitabı, hemen her ay olduğu gibi ağustosta da çok satan kitapların başında yer alıyor. Eserin konusu kabaca; Raif Efendi’nin içsel yolculuğudur. Roman kahramanının bu yolculuğu sırasında yitip giden, geçmiş zamanlarda kalmış aşkına da konuk oluruz. Psikolojik tahlilleri, betimlemeleri, diyalog ve geriye dönüş tekniklerini ustaca kullanan Sabahattin Ali’nin bu eseri, görünen o ki yıllarca en ilgi gören kitaplardan biri olmaya devam edecek.
2. Amok Koşucusu
“Benim anlamadığım tek bir şey var. İnsan tüm bunları yaşadıktan sonra nasıl hayatta kalabiliyor? Ertesi sabah uyanıp, dişlerini fırçalayıp, kravatını bağlayabiliyor.”
Avusturyalı yazar Stefan Zweig’in feryat ve çığlık dolu altı ayrı başlıktan oluşan uzun öyküsüdür Amok Koşucusu. Kitap adını Doğu dünyasında bir tür cinnet ve sinir krizini tarif etmek için kullanılan “Amok” kelimesinden alır. Özellikle Malezya’da görülen bu hastalık; yüksek ateşle başlar ve ölene değin önünüze çıkan her şeye saldırmanıza neden olur. Kitaba adını veren öykünün konusu da aslında budur: Başkahraman olan doktor, kendisinden yardım isteyen bir kadını geri çevirince üzüntü ve pişmanlık duymaya başlar ve her yerde o kadını arar. Arayışı onu her şeye saldıran bir Amok Koşucusu’na dönüştürür. Diğer beş öyküde de insanların bunalımlı hallerini, çöküntü dönemlerini Freud’un öğretisine sadık kalarak anlatır.
3. Rüzgârın Şarkısını Dinle
“Henüz oldukça gencim ama eskisi kadar da değil.”
20. yüzyıl Japon edebiyatının en önemli isimlerinden Haruki Murakami’nin yirmilerinin sonunda yazdığı ilk romanıdır. Eserleri tüm dünyada ellinin üzerinde dile çevrilir. Franz Kafka, Dostoyevski, William Shakespeare yazarın etkilendiği isimlerden yalnızca birkaçıdır. “Rüzgârın Şarkısını Dinle” özellikle yirmili yaşlarda okunması gereken kitaplardan. Yalnızlık temasının işlendiği eserde yirmilerini yaşayan iki gencin hayata, ilişkilere, yapacakları tercihlere dair neler düşündükleri diyaloglarla verilir. Bu açıdan oldukça gerçekçi bir yöne de sahip. Murakami ayrıca eserlerinde, karakterlerin ağzından okura şarkı önerileri verir. Bu kitabında da Bob Dylan’dan Nasville Skyline, Elvis Presley’den Good Luck Charm’ı tavsiye eder.
4. Kurtlarla Koşan Kadınlar
“Cehalet hiçbir şey bilmemek ve iyinin cazibesine kapılmaktır. Masumiyetse her şeyi bilmek ve yine de iyinin cazibesini kapılmaktır.”
Kadın erkek herkesin merakla eline aldığı ve kalınlığına hiç aldırış etmeden okumaya başladığı fevkalade bir kitap. İnsanlığı mitolojik, eski kadim öykülerle anlamak istiyorsanız bu kitabın peşine düşmeniz gerekiyor. Kurtlarla Koşan Kadınlar, kapitalist sistemle beraber sömürülen emeği, hiçe sayılan insan ilişkilerini kadınların nasıl tekrar kazanacağını ispatlamaya çalışıyor. Bu başarı için referans noktasıysa yazara göre kurtlar! Kadınların içlerindeki yaratıcılık ve gücün, kurtların yaban hayatlarında yattığı tezi gerçekten çok dikkat çekici! Toplumsal cinsiyet ve ekonomik sistem eleştirilerini kadim masallar üzerinden ele alan ve onlara saldıran kitap son yıllarda tezi en güçlü eserlerin de başında geliyor.
5. Fahrenheit 451
“Belki kitaplar bizi mağaradan biraz çıkarabilir. Belki hep aynı, lanet olası, çılgınca hataları yapmaktan alıkoyabilirler bizi!”
Amerikalı korku ve bilim kurgu ustası Ray Bradbury’nin, “yazılmış en iyi bilim kurgu romanı” övgülerini toplayan kitabı. Kitaplığınızda bulunması bir yana, ara ara tekrar okumanız gereken bir başyapıt. Prometheus Şeref Kürsüsü Ödülü ve Retro Hugo En İyi Roman Ödülü’nü alarak övgülerle ödülleri bir arada toplayan eser, aynı zamanda totaliter bir geleceği anlatması nedeniyle de sıkı bir distopya örneğidir. Eser, bir itfaiyecinin, sanatla ilgilenen biz kızla tanışması ve onun fikirlerinden etkilenmesini ele alıyor. Büyük televizyonlu ama kitapsız bir toplumla kitapları yakılan bir toplum arasında bağ kurarak günümüze sert bir eleştiride bulunuyor.
6. Flanöz: Şehirde Yürüyen Kadınlar
“Bırakın yürüyeyim. Bırakın kendi hızımda ilerleyeyim. Bırakın hayatın içimde, etrafımda dolaşmasını hissedeyim. Bana heyecanlı olaylar verin. Bana beklenmedik dönemeçleriyle köşebaşları verin.”
Lauren Elkin’in ünlü yazarların adımlarını takip ettiği önemli bir kitap. Şehrin içinde başıboş ve amaçsız dolaşan anlamlarına gelen, özellikle son yıllarda sıkça duyduğumuz “flanör” kelimesi yazarın bu kitabıyla “flanöz” olarak eril dilden dişile geçiliyor. Paris’ten New York’a Tokyo’dan Venedik’e kadar bizi sokaklarda gezdiren yazar, George Sand, Virginia Woolf, Jean Rhys, Agnes Varda, Sophie Calle, Martha Gellhorn ve Joan Didion gibi flanözlerin peşinden sürüklüyor. Kadının kent hayatında kurduğu ilişkileri ve sanatla olan macerasını anlatan eser, bastırılan duyguların bir geri dönüşü.
7. Kırlangıç Çığlığı
” ‘Çok empati kuruyorsunuz Başkomserim’ dedi. ‘Ne dünya bu kadar hassasiyeti kaldırır, ne insanlar bu kadar inceliği…’ “
Polisiye edebiyatın en önemli yerli temsilcilerinden Ahmet Ümit’in son kitabı. Ümit, kitabında “sıradan faşizm” denilen kavramı olan biten tüm kötü şeylere seyirci kalanlar üzerinden ele alıyor. Yazarın hemen tüm eserlerinde gördüğümüz Komiser Nevzat ve yardımcıları bu eserde de işbaşında. Kırlangıç Çığlığı’nda çocuk cinayeti üzerine arşınlanan İstanbul yollarında birbirinden farklı pek çok ülke gerçeğiyle de yüz yüze kalıyoruz: Mülteciler, organ mafyası ve taciz – tecavüz vakaları…
8. Gazi Mustafa Kemal Atatürk
“Tarihin akışını değiştiren, ona mührünü vuran veya büyük tehlikelere mâni olan liderlere her memlekette rastlamak mümkün değildir. Atatürk, dünya tarihinin nadiren gördüğü bir dehadır. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, hiçbir mağlup milletin direniş göstermediği zamanda siviller ve askerlerle dünyaya meydan okumuştur.”
Tarihçi, akademisyen ve uluslararası platformlarda da adını sıkça duyuran Dr. İlber Ortaylı Hoca’nın bu yıl çıkan önemli kitabıdır. Atatürk’ün aile kökenlerini ele alarak başlayan kitapta İttihat ve Terakki, II. Abdülhamid, Ziya Gökalp, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı, Milli Mücadele Dönemi ve iyisiyle kötüsüyle daha onlarca farklı konu İlber Hoca’nın kaleminden anlatılıyor. Yazarın ilk biyografik kitabı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk tarihine dönük doğru bilgileri almak isteyenlerin rehber edineceği önemli bir kitap.
9. Hippi
“Ve sen de, acı çektiğinden, hayatında bir daha asla âşık olmayacağını, çünkü sevmenin kaybetmek olduğunu söyledin. Ama yeniden âşık oldun.”
Simyacı ile dünya edebiyatında çok önemli bir yere kavuşan Paulo Coelho’nun geçtiğimiz haziran ayında dilimize çevrilip basılan yeni kitabı. Eğer hippiysen, diyor Coelho, hep öyle kalırsın. Büyülü gerçekçiliğin önemli örnekleri arasına şimdiden giren eser, “başka bir dünya mümkün” şiarından yola çıkarak barışçıl bir hayatın arayışını ele alıyor. Aslolanın hedef değil, hedefe giden yol olduğunu vurgulayan bu kitapta adı geçen nesil 1970’li yıllara damgasını vuran özgürlükçü nesil.