Konu işkence yöntemleri olduğunda insanların ne kadar yaratıcı olabileceğini biliyoruz. Zira var olduğumuz ilk günden beri kavgaların ve savaşların içerisinde yer alıyoruz. İnsanlar, binlerce yıldır birbirlerine acı çektirmenin yollarını arıyorlar. Çin su işkencesi de bu yollardan biri. Karanlık tarihiyle diğer işkence yöntemlerinden ayrılan Çin su işkencesini sizler için araştırdık. İşte insanları delirttiği iddia edilen bu sorgu yöntemi hakkında bilmeniz gerekenler…
İnsanlar, yüzlerce hatta binlerce yıldır birbirlerine acı çektirmenin yollarını arıyorlar
Yıllar boyunca geliştirilen cezalandırma ve zorlama biçimlerine şahitlik ediyoruz. Iron maiden’dan zincirlere, kırbaçlardan aletlere… Tüm bunları düşündüğümüzde su işkencesi kulağa oldukça hafif geliyor. Yine de zaman içerisinde geçirdiği dönüşümlere baktığımızda diğer işkence türlerinden ayrıldığını görüyoruz.
İlginizi çekebilir: Efsanelere Konu Olan Akıl Almaz Bir İşkence Yöntemi: Mankurt
Orta Çağ’da işkence için genellikle bıçaklar, ipler ya da kör aletler kullanılırdı
Ancak Çin su işkencesinin çok daha sinsi bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz. New York Times’a göre bu işkence yöntemi kurbanın sabit tutulmasını ve alnına ya da kafasına soğuk su damlatılmasını içeriyor. Bir süre sonra sarsıcı bir hal alan su sıçraması kurbanı strese sokmaya başlıyor.
Peki Çin su işkencesi ilk olarak nerede karşımıza çıktı?
Bu işkence türüyle ilgili tarihsel kayıtlarda eksiklikler var. Ancak ilk olarak 16. yüzyılın başlarında karşımıza çıkıyor. İtalya doğumlu başarılı bir avukat olan Hippolytus de Marsiliis, taşın üzerine sürekli damlayan suyun bir süre sonra yüzeyi aşındırdığını fark ediyor. Ardından bu yöntemi insanlar üzerinde de kullanmaya karar veriyor.
Bu işkence yöntemi, 1800’lerin ortalarında Fransız ve Alman akıl hastanelerinde de kullanılıyor. Bu sayede zamana direnme şansı da elde ediyor. O yıllarda bazı doktorlar deliliğin fiziksel nedenleri olduğuna inanıyorlardı. Bu nedenle su işkencesiyle hastaları iyileştirmeyi umuyorlardı. Kafada kan birikmesi durumunda deliliğin ortaya çıktığını düşünen bu doktorlar, iç tıkanıklığı hafifletmek için bir damlama makinesi kullandılar. Hastalar sabitlendi, gözleri bağlandı ve alınlarına düzenli olarak soğuk su damlatıldı. Bu “tedavi” yöntemi baş ağrısı ve uykusuzluk gibi problemler için de kullanıldı. Elbette başarılı olamadı.
Çin su işkencesi teriminin ne zaman kullanılmaya başlandığı hala belirsizliğini koruyor
1892’de halk sözlüğüne giren terim Overland Monthly’de kısa bir hikayede kullanıldı. Bu terimi popülerleştiren kişi ise ünlü sihirbaz Harry Houdini’ydi. Houdini, 1911 yılında, İngiltere’de Çin su işkencesi hücresi adını verdiği bir su tankı inşa etti. Seyirciler onu ön camdan izlerken kendisi suyun içerisinde zincirlerden kurtulmayı amaçlıyordu. Bu gösteriyi ilk olarak 21 Eylül 1912’de Berlin halkına sergiledi.
Tarih boyunca farklı su işkenceleriyle karşılaşıyoruz
Harry Houdini’nin başarısının ardından bu hikaye tüm Avrupa’ya yayıldı. Bu esnada su işkenceleri giderek yaygınlaştı ve 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaygın bir sorgulama yöntemi haline geldi. Örneğin kurbanın yüzünün bir kumaş parçasıyla kapatıldığı, ardından su dökülerek nefessiz bırakıldığı waterboarding yöntemi ABD hükümeti tarafından sıkça kullanıldı. 2000’li yıllarda Guantanamo Körfezi’nde de bu işkence yöntemine başvuran ABD, teşhir edildi ve dünyanın pek çok bölgesinde bu işkencenin uygulandığı ortaya çıktı.
Peki Çin su işkencesi gerçekten işe yarıyor mu?
Çin su işkencesi, elbette kurbanları itirafa zorlamakta etkili olabilir. Ancak uzmanlar bunun nedeninin suyun kendisinden ziyade kullanılan kısıtlama yöntemleri olduğunu düşünüyor. Ek olarak bu damlaların düzensiz bir şekilde damlatılması da kurbanları strese sokabiliyor. Öngöremediğimiz durumlara uzun süre maruz kalmak, zihinsel sağlımızı ciddi şekilde etkileyebiliyor.
Kaynak: 1