Kurban etme, neredeyse her inanışta yeri olan bir eylem. Bazı inanışlarda ve toplumlarda sadece keçi ve inek gibi hayvanlar kurban edilirken, bazılarında ise insanlar kullanılıyordu. Bu toplumlar genelde ya gönüllü bir kişiyi ya da esir aldıkları düşmanları kurban ediyorlardı. Ancak Chimu toplumu (Çimular veya Çimu kültürü olarak da biliniyor) hepsinden çok daha farklıydı. Çünkü kurbanlık olarak kendi çocuklarını kullanıyorlardı. Şu an anne babalar çocuklarının saçlarının tek teline bile zarar gelmesini istemezken, Chimu toplumu nasıl bu eyleme rıza gösteriyordu? İşte tam da bunu anlatacağız…
İki arkeolog Chimu toplumu ile ilgili kalıntılar buldu
Peru’nun kuzey kıyısındaki bir köy olan Huanchaquito’da Paskalya’dan önceki son Cuma günüydü. Arkeologlar, çevresi çöplerle dolu olan sığ bir mezarda genç bir kurban buldu. Araştırmacılar, bu kafatasının omzuna kadar saçları olan ve papağan tüylü bir başlık takan bir çocuğun kafatası olduğunu söylüyorlar. Bu başlık, çocuğun seçkin bir aileden geldiğini gösteriyor. Bu kalıntı Chimu toplumu döneminden kalmış olabilirdi.
Üniversitede eğitim gören iki arkeolog, hastane önlükleri ve maskeleri giyerek mezarın iki tarafına karın üstü yatıp çalıştılar ve malalarıyla toprağı kazmaya başladılar. Ortaya çıkan ilk şey, bir çocuk kafatasına ait olan siyah saçların üzerinde duran başlıktı. Arkeologlar, daha detaylı çalışmak için malaları bırakıp fırça kullanmaya başladılar. Daha sonra kum ve tozları temizleyip kafatasının kalan kısmını ve kaba bir pamuktan yapılmış bir kefenin içinde duran omuz iskeletini çıkardılar. Ayrıca çocuğun yanında altın renk tüyleri olan küçük bir lamanın kalıntıları vardı.
Bu mezar ilk değildi
Trujilo Devlet Üniversitesi’nde bir arkeoloji profesörü olan Gabriel Prieto, mezara dikkatlice bakarak başını salladı ve “Bununla 95 oldu.” dedi. Prieto bulunan kurbanların çetelesini tutuyordu ve bunu E95 olarak etiketledi. Bu ilk kez 2011 yılında araştırmaya başladığı bu toplu mezar alanında ortaya çıkan 95. parçaydı. Bu ve yakındaki ikinci bir toplu mezarda elde edilen veriler 5 ila 14 yaş arasındaki 269 çocuğun kurban edildiğini gösteriyordu. Kurbanların hepsi 500 yıl önce dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş kurban törenleri eylemlerinde can verdi.
Prieto büyük bir şaşkınlıkla “Bu tamamıyla beklemediğimiz bir şeydi.” dedi. Arkeologlar, Huanchaquito-Las Llamas adlı yerleşim yerindeki üzücü keşifleri anlamaya çalışıyordu. Bizim zamanımızda ve kültürümüzde tek bir çocuğun bile öldürülmesi insanları mahvederken, toplu bir katliamın hayali bile sağlıklı bir zihni dehşete düşürür. Bugün bize akıl almaz gelen bu eylemleri hangi kelimeler açıklayabilir?
Neredeyse dünyanın her yerinde insan kurban ediliyordu
Arkeologlar dünyanın her yerinde insan kurban edildiğine dair kanıtlar buldular. Bu kurbanların çoğu savaş esiri, bir liderin ölümü veya kutsal bir binanın inşası sırasında öldürülen insanlar olarak kabul ediliyor. İbranice İncil de dahil olmak üzere eski metinler, çocuk kurban etme pratiğini doğrulamaktadır. Ancak arkeolojik kayıtlarda çocukların toplu katledilmelerine dair açık kanıtlar pek bulunmamaktadır. Huanchaquito’daki keşfe kadar Amerika’da ve muhtemelen dünyada da bilinen en büyük çocuk kurban yeri, 15. yüzyılda 42 çocuğun katledildiği Aztek başkenti Tenochtitlan’daki Templo Mayor’daydı (bu yer günümüzde Meksika’da bulunuyor).
Prieto, Huanchaquito’yı çevreleyen Huanchaco kasabasında büyüdü. Çocukluğunda kasabanın en yüksek tepesinde bulunan 16. yüzyıl İspanyol sömürge kilisesinin dışında boncuk avlardı. Pietro, çocukken tüm vaktini kasabanın güneyinde yer alan Chimu toplumu antik başkenti olan Chan Chan’a ait kerpiçten kalıntıları keşfetmek için harcadığını söyledi. 15. yüzyılda zirvede olan Chan Chan, Amerika’nın en büyük şehirlerinden biriydi. İmparatorluğun iktidarı, Peru sahillerinde 482,8 km uzunluğundaydı.
Prieto, çocukken yaşadığı bu deneyimler sayesinde arkeolog olmaya karar verdi. Yale’de doktorasını yaparken 3.500 yıllık bir tapınağın kazısını yapmak için memleketine geri döndü.
Boş bir arsadan çocuk kalıntıları çıktı
2011’de yerel bir pizza dükkanının sahibi, çocuklarının ve mahallenin köpeklerinin yakınlardaki boş bir arsanın kumlarından çıkan insan kemikleri bulduklarını söyledi. Daha sonra arkeologlardan bunları araştırmasını istedi.
Prieto, ilk başta buranın uzun zaman önce unutulmuş bir mezarlık olduğunu düşündü. Ancak çok sayıda kefenlere sarılmış çocuk kalıntısı bulundu. Radyokarbon analizi ile bu kalıntıların MS 1400-1450’li yıllara ait olduğu anlaşıldı. İşte o an arkeologlar, düşündüklerinden çok daha büyük bir keşif yaptıklarını fark ettiler.
Prieto, mezarların tipik Chimulara ait olmadığını fark etti. Çocuklar alışılmadık pozisyonlarda gömülmüştü. Bu mezarlarda diğer Chimu toplumu mezarlarında yaygın olarak bulunan süs eşyaları, çanak çömlek ve diğer mezar eşyaları yoktu.
Bunun yerine birçok genç, lamaların ve alpakaların yanına gömülmüştü. Hem gıda kaynağı hem de ulaşım için kullanılan bu And hayvanları, Chimu halkının en değerli varlıkları arasındaydı. Ayrıca bu çocukların ve hayvanların çoğunun göğüs kemiği ve kaburgalarında görünür kesik izleri vardı.
Prieto, bu ipuçlarını daha iyi anlamak için Tulane Üniversitesi’nde biyolojik antropolog ve adli tıp uzmanı olan John Verano’dan yardım istedi. Verano, And Dağları’ndaki ritüel şiddetin fiziksel kanıtlarını analiz etme konusunda onlarca yıllık deneyime sahipti.
Chimu toplumu hakkında çok fazla bilgi yok
Verano, Huanchaquito’nun kalıntılarını inceledikten sonra çocukların ve hayvanların kasıtlı olarak aynı şekilde (göğüs kafesinin yatay bir şekilde kesilip kalbin çıkarılması) öldürüldüğünü doğruladı. Kesilen yerlerin tutarlılığı ve kemikler üzerindeki kesim noktalarında herhangi bir tereddüt izinin olmaması oldukça çarpıcıydı. Verona, “Bu bir ritüeldi ve oldukça sistematikti.” dedi.
Ancak Huanchaquito’daki bu olayları bir araya getirip anlamak oldukça zordu. Çünkü arkeologlar ve tarihçiler, Chimu toplumu hakkında çok fazla şey bilmiyordu. Chimular, belki de çok az kişinin bildiği en büyük imparatorluklardan biriydi. Chimuların yanında yer alan ve onlardan daha çok bilinen iki uygarlık vardı. İlki savaş esirlerinden oluşan kurbanlarının kanlı fedakarlıklarını duvar resimleri ile tasvir eden Moche Uygarlığı, diğeri ise Chimu halkını tarih sahnesinden sildikten 60 yıl sonra İspanyol işgalciler tarafından fethedilen İnka Uygarlığıydı.
Chimu toplumu hiçbir yazılı kayıt bırakmadı, bu yüzden arkeolojik bulgular dışında bilinen şeyler İspanyol kayıtlarından geliyor. Bu hesaplar, İnka’nın bir kralın tahta çıkması ya da ölümü üzerine yüzlerce çocuğu kurban ettiğini iddia ediyor (henüz arkeolojik kanıt bulunmayan bir iddia). Ancak Chimuların benzer şekilde çocuk kurban ettiklerine dair bir bilgi yok. Verano eşi görülmemiş sayıda kurbana atıfta bulunarak, “Şimdiye dek Chimuların böyle bir şey yaptıklarına dair hiçbir fikrimiz yoktu. Bu, arkeolojinin şansı.” diyor.
Chimu toplumu, şiddetli yağmurları ve kaosu durdurmak için kurban ritüelleri yapmış olabilirler
Kurbanların gömüldüğü kalın, eski, kuru çamur tabakası Huanchaquito’da olanlara dair önemli bir ipucudur. Prieto, derin çamurun şiddetli yağmur anlamına geldiğini ve bu tür yağmurların Kuzey Peru’nun kurak kıyılarında genellikle El Niño ile birlikte geldiğini söylüyor.
Chan Chan’daki insanlar, dikkatli bir şekilde idare edilen sulama sistemleri ve kıyı balıkçılığı ile yaşamlarını sürdürüyorlardı. Her ikisi de iklime bağlı olan yüksek deniz sıcaklıkları ve şiddetli sağanak yağışlar nedeniyle düzensiz bir hal alabiliyordu. Araştırmacıların teorisine göre şiddetli bir El Niño, Chimu krallığının siyasi ve ekonomik istikrarını sarsmış olabilir. Bu ihtimal göz önüne alındığında Chimu toplumu rahipleri ve liderleri, tanrıları yağmuru ve kaosu durdurmaya ikna etmek için çaresiz bir girişimde bulunarak toplu kurban ritüelleri yapmış olmaları mümkün.
Prieto, “Bu kadar çok sayıda çocuk ve hayvan devlet adına büyük bir yatırım olurdu.” diyor.
Chimu toplumu kurban rituelleri yaparak evren ile etkileşime giriyordu
DePaul Üniversitesi’nde çocuk ve çocukluk tarihi konusunda uzmanlaşmış bir antropoloji profesörü olan Jane Eva Baxter, Chimuların çocuklarını tanrılara sunabilecekleri en değerli hediye olarak görmüş olabileceklerini söylüyor. Eva Baxter, “Çocuklarını kurban ettiklerinde aslında geleceklerini ve tüm bu potansiyeli feda ediyorlar. Çünkü bir çocuk kurban edildiğinde aileyi ve toplumu sürdüren bütün enerji ve çaba da onunla birlikte gidiyor.” diyor.
Çocukları tanrılara hediye vermek için kurban etme kültürü, Peru’daki Kolomb öncesi toplumların ruhlar dünyasında iyilik kazanma yolundaki bir evrimi de temsil edebilir.
George Mason Üniversitesi’nde antropoloji profesörü olan Haagen Klaus, 9. yüzyılda Moche’nin (Chimu’dan önceki kültür) düşüşünden sonra bölgede çocuk kurban etmenin daha yaygın bir hale geldiğine dikkat çekiyor. Moche, Chimu’nun daha sonra Chan Chan’da hüküm sürdüğü yerden sadece birkaç kilometre ve birkaç yüzyıl uzakta bulunan Ay Tapınaklarında çok sayıda tutsak olan yetişkin savaşçıyı kurban etti.
Klaus, “Moche’nin çökmesi ile fikirler eskimeye başladı ve ritüeller gücünü kaybetti. Chan Chan’daki insanlar çok daha büyük bir şeye bağlanmış gibi görünüyor. Kurbanlar, doğaüstü ile çok dikkatli bir şekilde oluşturdukları iletişim biçimleriydi. Bu, Chimu toplumunun algıladıkları evren ile etkileşime girmesiydi.” diyor.
Chimu toplumu, kurban edecekleri lamaları renklerine göre seçiyordu
Ruhları yatıştırma ve yağmuru durdurma ihtiyacı acil olabilir, ancak toplu kurbanlar dikkatlice planlanmış gibi görünüyor. Devlete ait sürülerden toplanan bir diğer önemli kaynak olan genç lamalar, etkinlik için özel olarak seçilmiş görünüyor.
Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi’nde devegiller konusunda uzman olan Nicolas Goepfert, dört ayaklı kurbanların iyi korunmuş kürklerini analiz etti. Chimu toplumu muhtemelen hayvanları yaşları ve renklerine göre kurban ediyordu. Koyu ve açık kahverengi olan lamalar kurban edilirken, siyah ve beyaz hayvanlar kurban edilmiyordu.
Goepfert, “İspanyol kayıtlarından İnka’nın kurban edecekleri lamaları renklerine göre seçtiğini biliyoruz. Belki Chimu toplumu da onları aynı şekilde seçmiştir.” diyor.
Kurbanlar çeşitli bölgelerden geliyordu
Çocukların bu korkunç kader için nasıl seçildikleri hala sırrını koruyor. Bilimsel araştırmalar, Huanchaquito’da öldürülenlerin yetersiz beslenme veya hastalık belirtisi olmayan kız ve erkeklerden oluştuğunu gösteriyor. Kurbanların dişlerinin izotopik analizi, onların genişleyen Chimu toplumunun birçok bölgesinden geldiklerini gösteriyor. Bazı çocukların kafataslarının arkası doğal olmayan bir şekilde uzamış, bu da sadece uzak dağlık bölgelerde uygulanan kasıtlı bir kafatası modifikasyonunun kanıtı.
Ancak birçok soru cevapsız kaldı. Çocuklar elit ailelerden mi yoksa fakir ailelerden mi geldi? Mezar eşyaları olmadan bunu bilmek imkansız. Kurban sırasında kaç aile çocuklarını kaybetti? Her aile çocuklarını kurban etmeyi kendi mi seçti yoksa buna zorlandı mı? Şimdilik arkeologların cevabı yok. Ancak bazı işaretler ve adli ipuçları, olayların sırasını yeniden toparlamalarına yardımcı oluyor.
Kurutulmuş çamurda korunan ayak izleri ve izlerin deseni, kurban bölgesinde resmi bir tören olduğunu gösteriyor. Küçük çıplak ayak izlerinin yanı sıra dört ayaklı hayvanların kendi iradeleri dışında sürüklenme izleri, Prieto ve Verano’ya öldürüldükleri yere ve mezarlarına canlı olarak götürüldüklerini düşündürüyor. Kalıntılarda böcek olmaması, çocukların dikkatlice kefenlere sarıldığı ve hemen lamaların yanına gömüldüğü anlamına geliyor.
Çocuk kurbanların yakınında bulunan yetişkinler cellat görevi görmüş olabilir
Bu korkunç görev, kafasına vurularak öldürülüp yerleşim alanının kuzey tarafında çocukların arasına gömülen iki yetişkin kadına düşmüş olabilir. Yakınlarda bir kaya yığınının altında sırtüstü yatan yetişkin bir erkeğin kalıntıları da vardı. Adamın alışılmadık derecede sağlam yapısı, arkeologların onun cellat olduğunu düşünmesine neden oldu.
Bu değerli hediyeler, sellere neden olan yağmurları durdurdu mu? Bunu bilmek imkansız. Fakat bu rahatsız edici olay, ölmekte olan bir imparatorluğun son yıllarına açılan bir pencere olabilir. İşte bu anda çaresizlikten her şey yapıldı.
İnka savaşçıları, on yıllar içinde Chan Chan’ın surlarına varacak ve Chimu toplumunun sonunu getirecekti.
İki bölgede bulunan kurbanların sayısı şu anda 269 çocuk, 3 yetişkin ve 466 lamadan oluşuyor
Huanchaquito’daki kazıyı tamamladıktan aylar sonra Prieto, Pampa la Cruz olarak bilinen bir yerde daha fazla kurban edilmiş çocuk ve lamayı ortaya çıkardığını haber verdi. Yeni alan, yüksek bir tepedeki başka bir boş arsadaydı ve üzerinde sadece dikili bir tahta haç vardı. Haç, boğulmaktan kurtulan minnettar bir balıkçı tarafından bir asır önce dikilmişti.
Kıyının biraz güneyine Huanchaqioto’daki kurbanları onurlandırmak için bir erkek çocuk, bir lama heykeli ve etrafına her bir kurban için birer tane palmiye ağacı dikilerek yeni bir anıt yapıldı. Prieto, şimdiye kadar göğüslerinde yatay kesikler olan ve basit kefenler ile gömülen 132 tane Chimulu çocuğun kalıntılarını buldu. İki bölgede bulunan kurbanların sayısı şu anda 269 çocuk, 3 yetişkin ve 466 lamadan oluşuyor.
Ancak Prieto’yu bir döngü içine sokan şey, tepenin en üst kısmına konumlandırılan ve denize bakan eski bir Moche tapınağının kalıntılarının üstüne kazılmış olan dokuz mezardı.
Hala birçok soru işareti var
Bu mezarlar Chimulu çocuklara aitti, ancak papağan tüyleri ve oymalı ahşap süslemelerle süslenmiş elbiseler ve özenle hazırlanan başlıklar ile gömülmüşlerdi. Dokuz kurbanın hiçbirinin göğsünde tanıdık kesik izleri yoktu. Ancak birinin kafatasında başına aldığı ölümcül darbeden kaynaklanan ağır bir hasar vardı.
Prieto; daha önce bir arkeolog tarafından keşfedilen hiçbir şeye benzemeyen, bir ucunda çıngırak bulunan devasa bir bakır bıçak ortaya çıkardı. Acaba bu, buraya gömülen çocukları öldürmek için kullanılan bıçak olabilir miydi? Bu ihtimal heyecan verici olduğu gibi aynı zamanda da korkunçtu.
Prieto, Chimu toplumu tarafından gerçekleştirilen toplu katliamların mantığı anlamakta hala güçlük çekiyor.
Kaynak: 1