Temelleri madencilik fakültesinde atılan ve Kadıköy – Beşiktaş vapurunda başlayan amansız geyiğin tüm hayatlarına sirayet edeceklerini daha evvel düşündüklerinden pek emin değiliz ama Cenk Bey’e “Seni, senin gibi çatlak birisiyle tanıştıracağım” diyerek karşısına Erdem Bey’i getiren arkadaşa hürmetlerimizi iletmek boynumuzun borcu. Zira yaptığı buluş yaşadığımız coğrafya sınırları dahilinde Türk mizah tarihi için tekerleğin icadı ile eşdeğer bir önem taşıyor.
(“Aslansın, kaplansın!” diyerek kendisine Türk mizah tarihindeki en önemli yan rollerden birini üstlendiğini belirtiyor ve sahneden alıyoruz. İn in, hadi.)
İşte böyle başlayan ve zaman zaman televizyon, ilelebet de radyo olmak üzere devam eden müebbet muhabbet gah metroda, gah dolmuşta hunharca gülmemize sebebiyet vererek bizleri toplumumuzun diğer bireyleri gözünde “deli mi lan bu?” hissiyatına sürüklese de Frankafon Cenk Bey ve Rain Man Erdem Bey’i sonsuza dek dinleme isteğimizi hiçbir şey azaltamaz vesselam. Ki sizin de şu anda bu satırları okuduğunuz gerçeğini göz önünde bulundurursak bizimle aynı duyguları paylaştığınızı gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz.
Madem öyle; şimdi Cenk ve Erdem Bey’i Türk mizahı ve bizler için bu denli eşsiz kılan nedenleri şöyle sıralayalım;