Günümüzden ortalama 800 yıl önce dünya halkları, o zamana kadar hiçbir topluluğun tanık olmadığı katliamlara tanıklık etti. 40 milyon insan… O zamanki dünya nüfusunun yüzde 11’i falan işte. Bu 40 milyon insan Timuçin denilen adamın ordusunun kılıçlarıyla can verdi. Tarihsel olaylardan söz edilirken duymaya alıştığımız “ya arkadaşım şimdi o günün koşullarını düşünürsek bla bla” klişesinin bile kurtaramayacağı bir sayı bu. 40 milyon, hem de kadın, erkek, çocuk, yaşlı demeden…
Bozkır kültürünün çok da şahit olamayacağı türden bir “profesyonel” ordu Cengiz Han (ya da Kağan) denilen adamın liderliğinde altını üstüne getirdi dünyanın. Zor koşullarda, sürekli öldürülme korkusuyla büyüyen bu çocuk, öldürmeye kendi kardeşinden başladı. Ve ölünceye kadar da can almaya devam etti. Birazdan içine dalacağınız liste küçük çocuk Timuçin’i, savaşçı Cengiz Han yapan koşulları anlatıyor, elinden geldiğince tarafsız bir şekilde… İşte, 40 milyon kişinin ölümüne sebep olan bir insan, ne kadar tarafsız anlatılabilirse…
Moğolistan’ın tanrısı doğuyor
Miladi takvim 1167’yi gösterdiğinde (bazı kaynaklarda 1162) Moğolistan sınırları içinde Börçigin ailesine mensup bir çocuk dünyaya geldi. Baba Yesügüy Bahadır ve anne Ulun Hatun, çocuklarına “katı, sağlam” anlamına gelen Timuçin (ya da Temuçin) adını verdi. Baba Yesügüy Bahadır, Moğolistan’da ün kazanmış Kıyat Tatar boyunun lideriydi. Anne Ulun Hatun ise fedakar ve hem zihnen hem de bedenen güçlü bir kadındı.
13 yaşında kardeşini öldürdü
https://youtu.be/xcEON3oxZHQ
(3.41-3.50 arası)
Rivayet odur ki, Timuçin’in bir eli doğduğunda yumruk biçimindedir ve avcunun içi kan pıhtısıyla doludur. Bunu öğrenen baba, oğlunun büyük bir savaşçı olacağına ve yeryüzünde çok kan akıtacağına kanaat getirir. Baba Bahadır, Timuçin henüz 10 yaşındayken, Tatarlar tarafından zehirlenerek öldürülür. Babanın terk-i diyar etmesi, halk birliğinin dağılmasına, Ulun Hatun ve çocukları için de zor günlerin başlamasına sebep olur. Aile, düşmandan korunmak için ormana sığınır, anne Ulun Hatun tüm çocuklarına tek başına bakar. İşte Timuçin’i bu zorlu yaşam koşulları büyütür. Bu süreçte, yakaladığı avı kendisinden zorla alan kardeşini öldürür Timuçin ve bu cinayeti işlediğinde henüz 13 yaşındadır. Bütün gününü at üstünde geçirir, ok atmada ustalık kazanır. Ve en büyük gayesi de babasının ulusunu bir araya getirmektir.
Tecavüze uğrayan bir kadın ve ona gönülden bağlı bir adam
Timuçin ve kardeşleri günden güne güçlenir. Tabii bu güçlenme, babalarının soyunun en eski düşmanlarından biri olan Merkitleri telaşlandırır. Merkit askerleri bir gece Timuçin’in karargâhına baskın düzenleyip Timuçin’in annesini ve eşini kaçırıp, bütün malı mülkü yağmalarlar. Timuçin Haldun Dağı’na sığınır. Merkitlere karşı babasının dostu Kereyit Hanı Tuğrul’dan yardım ister. Tuğrul Han da büyük bir orduyu onun emrine verir ve Timuçin bu sayede ailesini kurtarır. Timuçin’in eşi Börte, bu kaçırılma esnasında tecavüze uğrar ve Timuçin tarafından kurtarıldığında hamiledir. Cengiz Han eşine o kadar bağlıdır ki, Börte’nin doğurduğu çocuğu kendi çocuğu beller ve onu diğer çocuklarından ayırt etmez.
Kurultay ilan ediyor: Cengiz Han
https://youtu.be/RlEpJSwb7v4
(7.50-8.00 arası)
Timuçin’in gücü katlanarak artar, dostu Tuğrul Han ölünce Kereyit Hanı da Timuçin’i önder olarak benimser. Timuçin’in amacı Moğolistan’ın tek hükümdarı olabilmektir. Bu amaçla en güçlü düşmanı Nayman Hanlığı’nı kestirir gözüne. Savaş 1 yıl sürer. Bu bir yılın sonunda galip, Timuçin’dir ve 1206’da Onon Irmağı kıyısında toplanan ve tüm kabilelerin temsilcilerinin olduğu büyük kurultayda hakan ilan edilir, hem Cengiz hem de Kağan unvanını alır.
Çin’i gözüne kestirir ve boyun eğdirir
Cengiz Han durmaksızın savaşır. Ara sıra yenilgiler alsa da bunlar onu hiçbir zaman yıldırmaz ve Çin’e savaş açar. 1211’de Pekin’i kuşatır. Bir hayli uzun ve kanlı çarpışmalar yaşanır. Bu çarpışmalardan sonra Çin hükümdarıyla bir antlaşma imzalar ve kendisi de Çinli bir prensesle evlenir. Fakat bu antlaşma ve evlilik de savaşı tam olarak sonlandırmaz. Tekrar başlayan savaş 1215’te Pekin’in alınmasına kadar sürer. Çin, Cengiz Han’ın egemenliğini kabul eder ve haraç vermeye razı olur.
Savaşma, ticaret yap
Yıkılacak ya da haraca bağlanacak devletler listesinde sıra İslam devleti Harzemşahlardadır. Timuçin’in Çin karşısındaki zaferi, Harzemşah hükümdarı Alaaddin Muhammed’i telaşlandırır. Bu korkuyla ona bir elçiler kurulu yollar ve ortak çıkarlar çerçevesinde antlaşma yapmayı teklif eder. Cengiz Han da bu dostluğu ve ticaret anlaşmasını savaşa tercih eder. Bu jeste karşılık o da Muhammed’e bir kurul gönderir. Böylece aralarında bir dostluk oluşur, ticaret yapmaya başlarlar.
Kanın oluk oluk akacağı bir dönem başlıyor
Antlaşmayla birlikte Cengiz Han, 1218’de büyük bir Moğol ticaret kervanını (dönemin en pahalı malları bulunuyordu bu kervanda) İslam eline gönderir. Kervanın geçtiği Otrar şehrinin valisi İnalcık işi bozar ve kervanı durdurur. Tüm malları yağmalatır ve adamları öldürtür. Cengiz Han durumdan haberdar olunca bir grup elçiyi, İnalcık’ı kendisine teslim etmesini istemek üzere Harzemşah hükümdarına gönderir. Ama bu elçiler de öldürülür. Otrar Faciası olarak da anılan bu olaylar silsilesi, İslam ülkelerinin bir anlamda sonlarını hazırlar. Zira Cengiz Han’ın günümüzde “cellat” olarak anılmasına sebep olan Moğol akınlarını başlatır bu olay.
e Valiye ibretlik idam cezası
Cengiz Han büyük bir orduyla yola çıkar. Yol üstündeki Karahıtay ve Nayman beyliklerini ele geçirir. Otrar’a geldiğinde vali İnalcık’la çarpışır ve vali çok dayanamaz, yenik düşer. Bu süreçte öfkeden zaten kudurmuş olan Cengiz Han, valiyi tüm halkın gözü önünde ağzından erimiş gümüş döktürerek idam ettirir (Khal Drogo???). Cengiz Han, Maveraünnehir’i kıskaç altına alır. Semerkant’ı geçer ve Buhara’yı kuşatır. Günlerce süren çarpışmadan sonra Buhara şehri kana bulanır ve Cengiz Han’a teslim olur. Tüm bunlar olurken Harzemşah hükümdarı Muhammed usulca sıvışır. Cengiz Han, Muhammed’in peşine en büyük iki komutanını, Cebe ve Subutay’ı takar. Bu iki deli komutan tarihin en uzun kovalamacasına imza atar. Hükümdarı yakalayamazlar, ama yollarının üstündeki tüm toprakları istila ederler. Muhammed’in Hazar Denizi’ndeki adada hastalanıp öldüğü bilinir.
1 saatte bir buçuk milyon canlı katledildi (mi?)
Semerkant’ı kuşattığında da halkı kılıçtan geçirir, oluk oluk kan akıtır. Oğullarına Harzem’in merkez şehri Ürgenç’i kuşatmaları emrini verir. Bu zorlu kuşatma 6 ay sürer, bu süre sonunda tahmin edeceğiniz üzere şehir yerle bir edilir. Nişabur şehrinin kuşatması sırasında da oğullarından biri ölür. Cengiz Han’ın emriyle şehirde canlı namına hiçbir şey bırakılmaz, kuşatma bittiğinde şehirde yaşam belirtisi kalmaz. (Rivayet odur ki, Cengiz Han’ın ordusu Nişabur’da 1 saatte bir buçuk milyon “canlıyı” öldürür.)
Mezarının bilinmemesi uğruna binlerce insan öldürülüyor
Bu intikam seferleri, şu anda Cengiz Han’ı “kanlı hükümdar” olarak anmamıza sebep olan seferlerdir. Bu savaşlar sonucunda doğudaki İslam devletlerinin hemen hemen hepsi Moğol egemenliğine geçer. Cengiz Han 1225’te Moğolistan’a döner. Kendi yarattığı bu imparatorluğu dört oğlu arasında paylaştırır. Nasıl öldüğü tam olarak bilinmemekle birlikte, sefer sırasında hastalandığı ya da attan düşerek öldüğü iddia edilir. Vasiyeti gereği atlarla mezarının üstünden defalarca geçilir. Bununla da yetinilmez, sonradan da mezarının yerini bilen herkes öldürülür (cenazesine katılan 2 bin misafir dâhil). İddia odur ki, mezarı, Burhan Haldun Dağı’nın eteklerindedir. Bununla ilgili bir başka rivayet de, kırk at ve kırk bakireyle birlikte gömüldüğüdür.
Japon Denizi’nden Hazar Denizi’ne
Cengiz Han öldüğünde Moğol İmparatorluğu’nun sınırları doğuda Japon Denizi’ne, batıda ise Hazar Denizi’ne uzanıyordu. 1227 yılında bu kadar geniş bir alana yayılan imparatorluk, aynı yüzyılın sonlarına doğru en geniş sınırlarına ulaşarak Avrupa kapılarına dayandı. Daha sonra da her imparatorluk gibi küçülme ve dağılma dönemine girdi.
“Layık olan yönetsin” anlayışı
Cengiz’in devasa imparatorluğu birçok ülkenin -bunlara Rusya ve Çin de dâhil- kültürel yapısını etkiledi. Kontrolü altına geçen her yerde aristokrasiye son verdi, zeki ve becerikli kişilerin yönettiği bir idare benimsedi.
Döneminin en geniş çaplı posta sistemi
1227’de dönemin dünyadaki en geniş çaplı ulusal posta sistemini oluşturdu. Abaküs ve pusula onun sayesinde Asya’da yaygınlaştı. Okuryazar olmadığına dair yaygın bir kanı olsa da, son bulunan kaynaklar Cengiz Han’ın okuryazar olduğunu ortaya koydu.
Tek devlet egemenliği ve artan ticari faaliyetler
İpek Yolu’nun yeniden inşası için çalıştı, böylece Çin-Ortadoğu-Avrupa arasında ticaretin gelişmesini sağladı. Büyük bir coğrafyada tek bir devletin egemen olması, ülkeler arasındaki sınırların kalkmasına ve ticaretin de ciddi anlamda canlanmasını vesile oldu. İşkenceyi yasakladı. İlginçtir ki öğretmenleri ve doktorları vergiden muaf tuttu. Hâkimiyeti altındaki halklara dini konularda özgürlük tanıdı.
Elbisesi tamamen kirlenmeden yıkayan kişi cezalandırılır
Cengiz Han’la ilgili değinmemiz gereken noktalardan biri de kendi oluşturduğu yasalardır. Bu yasalar, upuzun bir süreci kapsayan ve Moğollara kadar uzanan sözlü geleneğin onlarca defterde toplanmış halidir. Yasalara göre suçlunun affı hiçbir şekilde söz konusu değildir ve cezası idamdır. Yasaların içeriklerinde şaşırtıcı olan kısımlar da var. Örneğin suyu kirleten ya da elbisesini tamamen kirlenmeden yıkayan kişi cezalandırılıyor. Yalan söyleyen, büyücülük yapan, ispiyonculuk yapan, sahibinden izin almadan bir köleye yiyecek ya da giyecek veren, kaçan bir köleyi bulup da sahibine iade etmeyen kişiler idam ediliyor. Yine aynı yasalar hırsızlığı ve zinayı yasaklıyor, komşuyu sevmeyi emrediyor.
En önemli unsur yetenekli askerlerden oluşan bir ordu
https://youtu.be/FEIC0IYZSng
(3.06.3.20 arası)
Cengiz Han’da liderlik ve sadakat kavramları iç içedir. Ordusunu, yetenekli, cesur ve askeri hiyerarşiye uyum sağlayabilecek yeterlikte kişilerden oluşturur. Yetenekli olan herkes onun nezdinde eşittir ve terfi alma şansına sahiptir. Servete, mala, mülke önem vermez (göçebe kültürü etkisi), istilalar sonucunda elde edilen ganimetleri kendine ölümüne bağlı askerlere dağıtır. Orduyu oluştururken üyelerin, belli bir topluluktan değil, tüm kabilelerden olmasına özen gösterir.
“Düşman askeri”nden Moğol ordusunun en büyük komutanına
Yaptığı savaşlardan birisinde atına saplanan bir ok yüzünden ölümden döner, atı ölür. Savaş bittikten sonra Cengiz esir askerlere oku kimin attığını sorar. Askerlerden biri büyük cesaretle kendisinin attığını söyler. Cengiz Han askerin cesaretinden etkilenir ve onu ordusuna komutan yapar. Bununla da kalmaz, ona “ok” anlamına gelen Cebe adını verip onurlandırır. Cebe (ya da Çebe), Subutay’la birlikte Moğol ordusunun en büyük komutanlarından biri olur; Subutay’la birlikte, aldıkları emirler doğrultusunda belli bir coğrafyanın altını üstüne getirirler. Rivayet odur ki, Cebe, bir sefer dönüşü, Cengiz Han’ın öldürdüğü atı yerine aynı renkte yüzlerce at getirir ve bu atları ona özür mahiyetinde sunar.
40 milyon insan canı = 700 milyon ton karbon
Cengiz Han’ın ordularının, o zamanki dünya nüfusunun yüzde 11’ini, yani 40 milyon insanı öldürdüğü kabul edilir. ABD’deki Carnegie Enstitüsü Küresel İklim Bölümü’nün yaptığı araştırmaya göre de, bu katliam, 700 milyon ton civarında karbonu atmosferden temizledi ve yerküreyi soğuttu. Buna vesile olan süreç de, pek çok yerde nüfusun azalması, ekilip biçilen tarlaların ormana dönüşmesi ve bu ormanların da atmosferi temizlemesi.
Genetik olarak hepimiz birer Cengiz Han mıyız?
https://youtu.be/5lGvtNM9zFk
(2.52’den itibaren)
Cengiz Han’ın kadınlara düşkünlüğü de iyi bilinir. Gücü arttıkça kadınlarla daha çok vakit geçirmeye başlar. Yaşı ilerledikçe ölüm korkusuna kapıldığı, bunun için uzun yaşamanın sırrını bulmaya çalıştığı, bunun için de Budist rahiplere danıştığı söylenir. Budist rahiplere danışma hikâyesinin sonunda da rahiplerin ona “uçkuruna sahip çık yeğen” bâbında öğüt verdiği, Cengiz’in buna dellenip tüm rahipleri öldürttüğü iddia edilir. Cengiz Han’ın kadın düşkünlüğü, o dönemki Moğol istilaları ve tecavüz kültürüyle birbirine eklemlenerek de denir ki, şu anda yaşayan insanların yüzde bilmem kaçı onun soyundan gelmektedir. Doğruluğu tartışılır elbette.
Bonus 1: 40 metrelik dev anıt
250 kg paslanmaz çelikle kaplanan bu dev anıt, 36 kolon üzerinde yükselir. Bu 36 kolon da, Cengiz Han’dan sonra ülkeyi yöneten hanları sembolize eder.
Bonus 2: Cengiz Han’ı anlatan ödüllü film
2007 yapımı Mongol, En İyi Yabancı Film dalında Oscar’a aday oldu.
Bonus 3: Bir film daha: Genghis Khan
Bir önceki filmle kıyaslandığında bi’ tık aşağıda duruyor bu film. Tam adı: Aoki Ôkami: Chi Hate Umi Tsukiru Made (Genghis Khan: To the Ends of the Earth and Sea).