Cazın kraliçesi, annesi, meleği… Ella Fitzgerald ile ilgili duyulan bu tanımların devamı epey geliyor. Kusursuz yorumu, entonasyonu ve üç oktav aralığını aşan sesiyle 59 yıllık bir kariyere sahip. Ve bu kariyere 70’ten fazla albüm, 40 milyondan fazla satış, 13 Grammy Ödülü sığdırdı. İçten gülümsemesi ve şarkıları eşliğinde caz meleğinin doğum gününü kutluyoruz.
Yiɾminci yüzyılın en önemli caz vokalistleɾinden biɾi olarak tarihe geçen Ella Fitzgerald ABD’nin Virjinya eyaletinde dünyaya geldi
Anne ve babası ayrılınca annesiyle birlikte New York’a gidip tatsız yıllarına başlamış oldu. Bunlar ufak tefek diye adlandırılamayacak, öğrencilik hayatını zorlayan hatta ıslah evine uzanan, evsiz yaşamasına neden olacak zamanlardı.
İlk sahne deneyimini 17 yaşında Apollo Tiyatrosu’nda yaşadı
Bu sahne Chick Webb’le tanışmasını ve haftalık 12.50 dolar karşılığında grupla beraber turneye çıkacak yeni işini getirdi. Fitzgerald ilk kaydını Love and Kisses şarkısına yaptı. Tanınması ise A-Tisket, A-Tasket ile oldu. İlerleyen zamanlarda Chick Webb hayatını kaybedecek, Ella and her Famous Orchestra (Ella ve Meşhur Orkestrası) olarak ismi değişen orkestranın liderliğini Fitzgerald üstlenecekti.
Solo kariyerine 1941 yılında başladı
Norman Granz’la çıktığı caz konserlerine devam ediyordu. Swing döneminin sonunun göründüğü tam da bu zamanlarda büyük orkestralar bile dağılırken Fitzgerald vokal tarzını değiştirip Be-Bop akımına yöneldi.
Gillespie Orkestrası ile çalışmaları ona farklı düşüncelerin kapılarını açtı
Scat yani kelimeler olmaksızın sadece anlamsız hecelerin mırıldanmasıyla oluşan tarzın öncüsü olarak anılmaya başladı. Aynı zamanda Amerikalı besteci ve piyanist George Gershwin’in bestelerini söylüyordu.
Çeşitli bestecilerden eserler seslendiriyordu
Great American Songbook adlı farklı eserlerin bulunduğu 8 şarkı kitabı çalışması devam ederken uluslararası turnelere başladı.
Sahnede değilken utangaç ve mesafeli davranırdı
Fazlasıyla içine kapanık olan Ella, sahneye çıktığı zaman sanki her şeyi unutup kendini evinde hissediyor, korkuları uçuveriyor ve devleşiyordu.
Fitzgerald kariyeri boyunca trompetçi Roy Eldridge ve Dizzy Gillespie, gitarist Herb Ells, piyanist Tommy Flanagan, Oscar Peterson, Paul Smith gibi birçok isimle aynı sahneyi paylaştı
Performanslarını genellikle canlı gerçekleştirdi. Son kaydını 1989’da yapan Fitzgerald son konserini 1991 yılında verdi.
1996’da kalp yetmezliği sebebiyle hastaneye kaldırıldı
Akciğerlerinde problem, geçirdiği kriz nedeniyle kalbinde sorun ve diyabeti vardı. Sağlık durumu kötü olduğu halde hastanede kalmak istemediğini söyleyip evine gitmek istedi. Son günleri için; sadece havayı koklamak, kuşları dinlemek ve torunu Alice’in kahkahalarını duymak istediğini söylemişti. Öyle de oldu. Son kez bahçesine çıkıp bir saat oturduktan sonra içeri girdiği 15 Haziran’da, yüzünde gülümsemeyle ‘Artık gitmeye hazırım.’ dedi.
The New York Times köşe yazarı Frank Rich’in de belirttiği gibi, Ella bütün şarkıları; dinleyicilerin kulağına saf, tasasız bir neşe olarak ulaşan, hareketli bir melodiden oluşmuş bir oksijen akınına dönüştürebilirdi
Frank Rich, Fitzgerald’ın ölümünden sonra köşesindeki yazısında da kendisinden bahsediyordu
Frank Rich, Afrika kökenli bir sanatçının, göçmen yahudiler tarafından bestelenmiş yoksul kesimi anlatan şarkılarını hıristiyan beyazlara sevdirebilmiş olmasını büyük başarı olarak yazdı. Fitzgerald, bu konuda en az Elvis Presley kadar başarılı bulunuyordu.