Casusluk filmleri deyince aklınıza hemen dünyayı ele geçirmeye çalışan kötü adamlar mı geliyor? Gelmesin. Filmleri türlerine ayırmak ve kategorize etmek zaten bir hayli zorken, bu durum casusluk filmleri söz konusu olunca daha da zor bir hal alıyor. Vulture ekibi bolca kafa patlatıp casus filmlerini inceledi ve en iyilerini seçti, biz de en iyi 10 tanesini sıralayıverdik.
1. North by Northwest (1959)
Korku ve gerilimin üstadı Alfred Hitchcock, North by Northwest ile casusluk filmlerinin de ustası olduğunu kanıtlıyor adeta. Masum ve sıradan bir adamın, yanlış anlaşılmalar sonucu bir casusla karıştırılması üzerine kurulu olan North by Northwest’te tempo bir an bile düşmediği gibi nefes kesen kovalamaca tansiyonu hep ayakta tutuyor. George Kaplan adındaki casusla karıştırılan reklamcı Roger Tornhill’in, masumiyetini kanıtlama çabalarını izlediğimiz North by Northwest, sadece Hitchcock filmografisinin ve casus filmlerinin değil, sinema tarihinin de mihenk taşlarından biri. Cary Grant’ın koyu gri, jilet gibi takım elbisesi içind,e mısır tarlasında kendisini öldürmeye çalışan küçük bir uçak tarafından kovalandığı o efsane sahne ise… Anlatılmaz yaşanır.
2. Black Book (2006)
Hollandalı yönetmen Paul Verhoeven’ın ilk ve en kötü anılarında gökten yağan bombalar mevcut… Amsterdam’da doğup Hague’da büyüyen Verhoeven, hayatının bir bölümünü İkinci Dünya Savaşı’nın izlerini yaşayan yerlerde geçirdi. Yönetmen, 2015 yılında yaptığı bir açıklamada, “Savaş başladığında henüz çok küçük yaşta olduğum için savaşın, bitmeyen kavgaların, cesetlerin ve gökten yağan bombaların normal olduğunu sanıyordum” demişti. Paul Verhoeven’ın kariyeri de bu izlerle dolu. Yönetmenin Hollywood’da geçen yıllardan sonra çektiği ilk Hollanda yapımı film olma özelliğini taşıyan Black Book, İkinci Dünya Savaşı sırasında, Nazi işgali altındaki Hollanda’da geçiyor. Carice van Houten, ailesinin öldürdüğü bir katliamdan sağ kurtulan Yahudi şarkıcı Rachel rolünde. Rachel, Nazilerin kökünü kazımak için gizli bir görevle onların arasına karışıyor. Sonrası bol tehlike…
3. From Russia With Love (1963)
James Bond serisinin en iyi filmi olan From Russia With Love’da, Sean Connery’yi ikinci kez süper ajan Bond olarak izliyoruz. James Bond, Rus kadın ajan Tatiana Romanova ile birlikte SPECTRE’ye karşı bir görev için İstanbul’a gönderiliyor. Fleming’in erken dönem romanlarına benzeyen hikayesiyle From Russia with Love, Connery’nin performansıyla da öne çıkıyor.
4. The Conversation (1974)
Usta yönetmen Francis Ford Coppola’nın 1974 yılında The Godfather ve The Godfather 2 arasında çektiği The Conversation, hayatını gizlice telefon dinleyerek kazanan ve işinde uzman olan Harry Caul’un hikayesine odaklanıyor. Genç bir çifti takip edip casusluk yapma görevini üstlenen Harry, çiftin hayatından endişe duymaya başlarken bir yandan da kendi yalnızlığının ve takıntılarının pençesine düşerek paranoyayla mücadele etmeye başlıyor. Coppolla’nın gangster hikayelerine pek benzemeyen The Conversation, başroldeki Gene Hackman’ın üstün performansıyla da öne çıkıyor. Üç dalda Oscar adaylığı olan film, Coppola’nın en iyi filmlerinden biri olarak gösteriliyor.
5. Tinker Tailor Soldier Spy (2011)
John le Carré’ın yoğun olay örgüsüyle kaleme aldığı romanlarını, 120 dakikalık sinema filmlerine sıkıştırmak zor olabiliyor. Bu nedenle yazarın eserlerinin dizi ya da mini dizi uyarlamalarının şansı daha yüksek oluyor. The Night Manager, The Little Drummer Girl ve Tinker Tailor Soldier Spy’ın 1979’daki mini dizi uyarlamaları buna örnek olabilir. Ancak Tomas Alfredson imzasını taşıyan bu Tinker Tailor Soldier Spy, romanın yarattığı etkisi beyazperde de yaratmayı başarıyor. Gary Oldman, Colin Firth, Tom Hardy, John Hurt ve Mark Strong’lu kadrosuyla da öne çıkan filmde, özellikle Oldman’ın George Smiley performansı hayran bırakıyor.
6. The Manchurian Candidate (1962)
Richard Condon’ın romanından beyazperdeye uyarlanan The Manchurian Candidate, Kore Savaşı sırasında beyinleri yıkanmış Amerikan askerlerinin hikayesini anlatırken ordu ve hükümetin karanlık sırlarına odaklanıyor. Gelmiş geçmiş en iyi politik gerilim filmlerinden biri olarak gösterilen yapım, John Frankenheimer imzasını taşıyor. Başrollerde ise bugüne kadarki en iyi performanslarından birini sergileyen Frank Sinatra, Laurence Harvey, Janet Leigh ve Angela Lansbury yer alıyor. Filmin Jonathan Demme imzasını taşıyan 2004 tarihli yeniden çevrimi de izlemeye değer.
7. Notorious (1946)
Hitchcock imzalı olunca, casusluk filmi de olsa gerilim dozu yüksek olacak elbet! Notorious’ta Ingrid Bergman, Nazi savaş suçlusunun kızı Alicia Huberman rolünde izleyicinin karşısına çıkıyor. Cary Grant’in canlandırdığı T.R. Devlin tarafından Güney Amerika’da yaşayan eski Nazilerin arasına sızma görevi verilen Alicia, ihanet ve sadakatsizliği hiç beklemediği anda hissediyor… Alfred Hitchcock’un en iyi filmlerinden biri olarak gösterilen Notorious’ta Bergman ve Grant’e Claude Rains, Louis Calhern ve Leopoldine Konstantin eşlik ediyor. Film iki dalda Oscar adayı olmuş, Cannes Fİlm Festivali’nde büyük ödül için yarışmıştı.
8. The Lives of Others (2006)
Florian Henckel Von Donnersmarck’ın yazıp yönettiği ve Soğuk Savaş’ın son yıllarında geçen The Lives of Others, neredeyse katıldığı tüm festivallerden ödülle döndü, En İyi Yabancı Film kategorisinde de Oscar’ın sahibi oldu. Ulrich Mühe, Martina Gedeck ve Sebastian Koch’n başrollerde olduğu film, bir sanatçıyı takip etme görevi verilen Yüzbaşı Wiesler’in yaşadığı ahlaki ikilemlere odaklanıyor. Film, Almanya Devlet Güvenlik Bakanlığı’na bağlı bir ajanı sempatik gösterdiği gerekçesiyle yer yer eleştirilse de Mühe’nin muhteşem performansı şikayete pek mahal vermiyor.
9. The Spy Who Came in From the Cold (1965)
İngiliz yazar John le Carré’ın 1963 tarihli aynı adlı romanından beyazberdeye uyarlanan The Spy Who Came in From the Cold, Soğuk Savaş döneminde Doğu Almanya’ya gönderilmiş İngiliz ajan Alec Leamas’ın hikayesine odaklanıyor. Yönetmen koltuğunda Martin Ritt’in oturduğu film, Berlin Duvarı’nın bir tarafında açılıp diğer tarafında sona eriyor. Ritt’in etkileyici yönetimiyle karanlık bir atmosferi başarıyla yansıtan filmin başrolündeki Richard Burton, En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar adaylığı kazanmıştı. Burton heykelciği kazanamadı ama muazzam performansıyla hafızalara kazınmayı başardı.
10. Mission: Impossible – Ghost Protocol (2011)
Christopher McQuarrie Mission: Impossible – Rogue Nation’ı Mission: Impossible – Fallout ile takip etmeden önce seride üst düzey yönetmenlerle çalışıldı. John Woo Mission: Impossible 2’de heyecan dozunu yüksek tutmakta zorlandı. J.J. Abrams ise televizyondaki heyecanı başarıyla beyazperdeye taşıyabileceğini serinin üçüncü filmiyle kanıtladı. The Incredibles ve Ratatouille gibi Pixar harikalarının yönetmenliğini üstlenen Brad Bird imzasını taşıyan Mission: Impossible – Ghost Protocol, aksiyon ve tansiyonun hiç düşmediği bir casusluk klasiği olmaya aday. Ethan Hunt rolündeki Tom Cruise’a Jeremy Renner, Simon Pegg, Paula Patton ve Léa Seydoux eşlik ediyor.