20. yüzyılın ilk yarısında, gazeteler her gün İsveçli bir denizci hakkında hikayeler yazıp duruyordu. O denizcinin adı Carl Emil Petterson’du ve onun ilginç hayat öyküsünün gazetelerin ilgisini çekmesi aslında çok normaldi. Pettersson’un ilginç yaşamını okuyunca, kulakta kulağa aktarılarak efsaneleşen masalların nasıl ilham alınarak yaratıldığını daha iyi anlıyoruz. Böyle sıra dışı olaylar gerçekten de yaşanıyormuş… ⛵ ?
Carl Petterson 17 yaşında uzak yol gemilerinde çalışmaya başlayan bir denizciydi. 6 yıllık denizcilik kariyerinin ardından, 1898 yılında, ana merkezi Papua Yeni Gine’de olan bir Alman firmasının gemisinde çalışmaya başladı
Ama 1904 yılına birkaç gün kala, Pettersson’un çalıştığı gemi Pasifik Okyanusu’nda, Tabar Adası yakınlarında battı
Meraklı ada yerlileri hemen Petterson’un etrafını sardı. Üstelik o dönemde yamyamlık hala olağan bir şeydi, bu da onlar açısından adaya yemek geldiği anlamına geliyordu. Ama adalılar, ilk defa karşılaştıkları mavi gözlere hayran kaldılar
Adalılar Petterson’dan büyülenmişlerdi ve onu öldürmek akıllarına bile gelmedi. Pettersson güçlü, yakışıklı ve etkileyiciydi. Üstelik, kralın kızı da ona aşık olmuştu
3 yıl sonra, 1907 yılında Pettersson, Kral Lamy’nin kızı Prenses Singdo ile evlendi. Kurutulmuş hindistan cevizi ticaretine girdi ve sonra da Teripax adını verdiği kendi hindistan cevizi tarlasını kurdu.
Kral Lamy’nin ölümünden sonra adanın yeni kralı Petterson oldu. Pettersson, halkının gözünde fiziksel olarak çok güçlü ve hayranlık uyandırıcı bir kraldı
Petterson işlerinde başarılı ve evliliğinde mutluydu, 8 çocuğu olmuştu. Tarlasını geliştirmişti ve çalışanlarına da iyi davranıyordu. Ada halkı onu seviyor, saygı duyuyordu…
Ama maalesef 1921 yılında Pettersson’un karısı lohusa humması yüzünden öldü, sonrasında aldığı tüm kararlar bir anda onu yanlış yönlendirmeye başladı ve sonunda düşüşe başladı.
Pettersson 1922’de İsveç’e döndü ve Jessie Louisa Simpson ile tanıştı. Tabar Adasına bu kadınla beraber döndü ve 1923’te evlendiler
Pettersson’un yokluğunda tarlası bakımsız kalmıştı. Neredeyse iflas noktasına geldi ve karısıyla birlikte sıtmaya yakalandılar. Tekrar ayağa kalması zor olsa da bunu başarabildi ve Simberi Adasında bir altın madeni buldu. Karısı tedavi olmak için önce Avustralya sonra İsveç’e gitmiş olsa da, sıtma ve kanser yüzünden 1935 yılında hayatını Stockholm’de kaybetti. Aynı yıl Petterson, Tabar Adasını terk etti ve 2 yıl sonra Sydney’de kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.
Kaynak; 1