Kaçan; kendisini yolda bulup, yolla özdeşleşen abi ablalarımıza sıkça denk geliriz, doğrudur. Her şeyi bir kenara bırakıp otostopla, bisikletle, yürüye yürüye gitme isteği; panik atak gibi yoklar her birimizi zaman zaman. Şehrin mengenesinden kurtulan bu insanların hikayelerini gıptayla okur, izler de içine kendi hikayelerimizi koyduğumuz “Belki bir gün bende…”li hayaller kurarız. Kurarız ama bu hikayeler genelde el oğlunun hikayeleridir Avrupalı, Amerikalı, dertsiz, gamsız adamlar der bir iç çekişle devam ederiz sıkıcı hayatlarımıza kaldığımız yerden.
Ama bu hikaye bizden, içimizden birinin hikayesi. Binlerce kilometre pedal atmış, epey yol eskitmiş bir hikaye…
Müzik ve fotoğrafla iç içe bir gezgin
Hikayemizin kahramanı Can Onur. Fizik bölümü mezunu ama hayatını gitar çalarak, çalmayı öğreterek, belgesel müzikleri yaparak kazanıyor. Fotoğrafçılık cabası… Bisikletiyle çıktığı bu seyr-ü sefer icra ettiği sanatı için muazzam bir geri besleme yapıyor olmalı:).
Hurda iki tekerin hayata geri dönmesiyle başlamış hikayemiz
17 ülkeyi gezdiren bu seyahatler serisi hurdaya çıkmış bir bisikletin tekrar hayata döndürülmesiyle başlamış. Can, seyahatlerine başlarken yeni bir bisiklet edinmemiş kendisine uzun süre. Çünkü alacağı yeni bir bisikletle katkıda bulunacağı tüketimin doğaya zarar vereceğini inanıyor ve tüketim zorunlu hale gelmediği müddetçe bundan kaçınıyor. Medeniyetimizin çöplüğüne attığımız her vidanın, bir yenisi yerine konarken tabiatın can verdiğini düşünüyor.
Dünyayı bisikletle gezmek istemiş çünkü;
https://instagram.com/p/7gfouXgFXS/
Konu şehirden kaçmak, ‘yolda olmak’ olunca seçenek çok aslında. Can Onur bisikletli olan seçeneği işaretlemiş çünkü “Bisiklet, insanoğlunun icat ettiği, belki de en güzel buluştur. Ulaşımınızı en hızlı şekilde sağlarken, spor yaparsınız, yağ yakarsınız, kalbinizi korursunuz. Fosil yakıt kullanmıyorsunuz, karbon salımınız olmuyor. Hayvanları öldürmüyorsunuz ve gürültü yapmadığınızdan onları korkutup rahatsız da etmiyorsunuz. Küçükken, bisikletin sadece keyfi tarafını keşfetmiştim ama zamanla diğer faktörlerinin de farkına vardım ve seyahat etmek için en ideal aracın bisiklet olduğuna karar verdim” diyor.
Hurda bisiklet can vermiş Can Onur’a
https://instagram.com/p/KdD0vigFeM/
Hurdalıktan çıkarıp yeni bir hayat verdiği bisikleti de Can’a can vermiş aslında. Bu bisikletle geçen üç yaz boyunca 10 bin kilometreden fazla yol aşındırmış Can Onur Avrupa’da.
Onlarca şehir, sayısız kasaba geçmiş…
Alp Dağlarının yücelerine bile tırmanmış Can, Marmaris’in enginlerinde de salınmış. Attığı her pedalla onlarca ülke, sayısız şehir ve kasaba görmüş, birbirinden güzel insanlar da tanımış… Zor anlar yaşamamış mı? yaşamış onları da elbette.
Romanya’nın iki bin metre tepesinde yazlık kıyafetlerle
https://instagram.com/p/pZFQbagFVi/
Mesela röportajlarından bir tanesinde Romanya’daki Transfagaraşan geçidinde yaşadığı sıkıntıyı şu şekilde aktarıyor gezginimiz “Geçidi geçtiğim gün hem yağmur yağıyordu hem de geçidin yakınlarında kar vardı ve hava çok soğuktu. Akara’da kışın şort giyen birisi olarak soğuktu diyorum; gerisini siz düşünün. Ellerim freni sıkamayacak durumdaydı. Yazlık kıyafetle o dağda olmamam gerekiyordu. Geri dönme şansım da yoktu ve zor da olsa geçidi geçebildim. Ama böyle aktivitelerde öyle bir enerji geliyor ki pes etme kavramı yok oluyor…”
Şimdi bir kez daha “Belki bir gün ben de…” diyenlere bu tavsiye
Her birimiz gıpta ederek bakıyoruz bu güzel abilere biliyoruz. Şimdi bu yazının başında tekrar canı sıkılıp da düşe dalanlara bir tavsiyesi de var Can’ın, tecrübedir kulak verin. “Bir anda tüm parçaları değiştirilmiş bisikletle yola çıkılmaz, parçalarınızın bisikletinize alışması lazım. Fiziksel kondisyonunuz, bisikletinizin durumu, tamir beceriniz, uyku düzeniniz, beslenmeniz, sizin uzun yolda en güvenli ve keyifli şekilde seyahat etmenini sağlayacaktır.”
Bonus: Bir küçük cesaret neler neler aşırıyor insana:)