Günümüzde hayatta kalmak için ihtiyaç duyduğumuz şey oksijenli solunum ve yemekten ziyade hızlı bir internet bağlantısı. Uçsuz, bucaksız gezenimizi hemen herkesin birbirini tanıdığı güzide bir ege kasabasına çeviren ve kendisi olmaksızın hayatları çorak orta asya steplerine dönüştüren insanlık tarihinin en önemli icadı şüphesiz.
Varoluşu her ne kadar dünyayı daha anlamlı kılsa da sıradan faniler olarak bizim için önem arz eden tarafı yüzlerce sekme arasında slalom yaparken hızdan göz yaşlarına boğulmak. Ama world wide web her zaman içinde baş döndürücü hızlarda çılgın atabileceğimiz bir gül bahçesi değil.
Ve insan ırkı olarak yaşadığımız çağın en büyük sorunu yavaş internet, evet. Hegel’in “kangren olmuş uzuvlar lavanta suyuyla ovulmaz.” sözünde bahsettiği o kangren ilişki tahmin edebileceğiniz üzere “yavaş internet”. (Evet evet, o.)
Herkesin muzdarip olduğu yavaş internet meselesi ve insanlığı sevkettiği bedbaht durumlar karşınızda.
1. Acil gönderilmesi gereken iş mailin 700. denemeye rağmen hata vermekte ısrar etmesi
2. Yüklenmek istenen videonun piksellerine ayrılarak internetin karanlık dehlizlerinde yok olması
3. Verilemeyen sipariş sonrası her şeyi geride bırakıp inzivaya çekilme hali
4. Torrent’ten indirilen 12 gb’lık filmin %90’da takılması