24.000 ile 21.000 yıl önce, buzullar Amerika ve Kuzey Avrupa’yı kapladığı dönemde Buzul Çağı zirve noktasına ulaştı. Homo sapiens atalarımız, dünyanın hızla soğuyan bölgelerinden göç ederek hayatta kalmayı başardı. Ancak bunun için sadece göç etmeleri yetmiyordu. Çünkü göç ettikleri yerlerde de iklim oldukça sertti. Fiziksel olarak neredeyse modern insana benzeyen ilk insanlar hayatta kalmanın dışında yeni, zorlu ve yaşaması imkansız olan coğrafyalara adapte olmayı başardı. Peki insanlar zorlu hava şartlarında nasıl yaşıyorlardı? Gelin kısa bir tarih yolculuğuna çıkalım.
Dil, sanat ve hikaye anlatımı hayatta kalmamıza yardımcı oldu
Homo sapiens’in en önemli avantajı, akıcı konuşmak, kavrasallaştırma ve ileriyi planma yeteneğidir. Dilin ortaya çıkmasıyla dünya ve yeni teknolojiler hakkındaki bilgiler, diğer insan gruplarıyla paylaşılmaya başladı. Aynı zamanda hikaye anlatıcıları aracılığıyla bu bilgiler nesilde nesile aktarıldı. Fakat ilk insanların çevrelerini tanıma ve bunu aktarma biçimleri günümüz standartlarına göre çok daha farklıydı. Atalarımız; mevsimleri, yenilebilir bitkileri, hayvan göçlerini ve daha birçok şeyi müzik, dans ve sanat yoluyla aktarmaktaydı. Örneğin Fransa Lascaus’te bulunan mağara resimleri, bu dönemde insanların avladıkları hayvan resimleriyle dolu. Bu resimler farklı insan gruplarına hangi hayvanları avlamaları gerektiğini öğretiyordu.
Buzul Çağı insanlarının kullandığı araçlar
Son Buzul Çağı, insanların alet yapımında büyük atılımlar gerçekleştirdiği Üst Paleolitik Döneme (40.000 ile 10.000 yıl önce) denk geliyor. Bu aletlerin en önemlilerinden biri, kemik ve boynuzları kesmek için kullanılan kaya keskisiydi. Bu keskiyle kemik ve boynuzlar şekillendirilerek mızrak ve zıpkın uçları yapılırdı. Mızrak uçları, insanların uzun mesafelerde yanlarına alabileceği kadar küçük ve hafifti. Aynı zamanda çıkarılabilir ve değiştirilebilir bir forma sahiplerdi. Fakat bu muhteşem av silahları, yakın mesafeli saldırılar dışında işe yaramıyordu. Bu noktada atalarımız, planlama becerilerini kullanarak avlanmayı tehlikeli olmaktan çıkardı.
Buzul Çağı avcıları, ateş yakarak av hayvanlarını belirli bir noktaya toplardı. Doğu Fransa’daki ünlü bir av sahasında her sonbahar ve ilkbaharda dev ateşler yakan avcılar, göç eden hayvanları dar bir vadiye çekiyordu. Ateşi takip ederek vadiye gelen hayvanlar, yakın mesafeden güvenli ve kolay bir şekilde öldürülmekteydi. Arkeolojik kanıtlar, bu iyi koordine edilmiş katliamın on binlerce yıl sürdüğünü gösteriyor.
İğnenin icat edilmesiyle kişiye özel giysiler ortaya çıktı
İlk insanlar yaklaşık 45.000 yıl önce göç etmeye başladıklarında kendilerini soğuktan korumak için ilkel giysiler tasarladılar. Uyku tulumları, bebek taşıyıcıları ve bol kesimli postlarla bedenlerini örttüler. 30.000 yıl önce iğnenin bulunmasıyla insanlar “örtünmenin” yerine giyinmeye başladı. 30.000 yıl öncesinin iğneleri tıpkı bugünkü iğnelere benziyordu. İğne sayesinde insanlar, kendi bedenlerine uygun kıyafetler tasarlamaya başladılar. Fakat modern dağcılık kıyafetlerinde olduğu gibi bu dönemde de kıyafetlerin katmanlar halinde giyilmesi gerekiyordu. Bir Buz Çağı terzisi, farklı hayvan derilerini (ren geyiği, kutup tilkisi, tavşan) dikkatlice seçer ve nemi emen iç çamaşırlarından su geçirmez pantolonlara ve parkalara kadar üç veya dört katmanı birbirine dikerdi. Bu dönemin iplikleri yabani keten ve diğer bitkisel liflerden elde edilmekteydi. Aynı zamanda turkuaz ve pembe gibi farklı renklere boyanmıştı. Sonuç olarak insanlar bu kıyafetler sayesinde donma noktasının altındaki sıcaklıklara rağmen soğuktan korunmayı başardılar.
Kaya sığınakları hava koşullarından koruma sağladı
Buzul Çağı’nda yaşayan atalarımız yazın soğuk, kışın ise muhteşem soğuk günlerde barınmak için kaya sığınaklarını tercih etti. Kendilerini rüzgardan korumak için kaya çıkıntılarının üzerine büyük deriler örttüler. Bu kaya sığınaklarının içine yine deriden diktikleri ve ahşap direklerle destekledikleri çadırlar yaptılar. Çadırların içine ise ot ve hayvan postu sererek soğuğu olabildiğince engellediler.
Günümüzden yaklaşık 21.000 yıl önce zirve noktasına ulaşan Buzul Çağı, yaklaşık 10.000 yıl önce sona erdi. Böylece yerküre ısınmaya ve insanlar daha elverişli koşullarda yaşamaya başladı. Bu ısınma süreci günümüzde hala devam ediyor. İnsanların sonunu düşünmeden kullandığı fosil yakıtlar, sera gazı salınımı, karbondioksit ve daha pek çok etken nedeniyle yeryüzü normal seyrinin dışında ısınıyor. Aslında doğal döngü devam edebilseydi yeryüzü tekrar soğumaya başlayabilirdi. Küresel ısınma gerçeği göz önüne alındığında yakın ve orta gelecekte tekrar bir Buzul Çağı’nın yaşanması imkansız görünüyor.
Bu içeriğimiz ilginizi çektiyse;
Buz Çağı Avrupa’sında Tarihin Akışını Değiştiren Bir Buluş: Lambalar
başlıklı listemize de göz atmak isteyebilirsiniz?
Kaynak: 1