Ateş, yaklaşık 500 bin yıl önce kontrol altına alındı. Bu, insanlık tarihini değiştirecek çok büyük bir yenilikti. Arkeologlar ve tarihçiler ateşin kontrol edilmesinin önemini, çoğunlukla yemek pişirmek ve ısınmak gibi temel ihtiyaçlara vurgu yaparak açıklıyor. Ancak ateş kontrol edildikten sonra aydınlatma amacıyla da kullanılmıştı. Yaklaşık 40.000 yıl önce Buz Çağı Avrupa’sında icat edilen lambalar, ateşin aydınlatma aracı olarak kullanılmasını sağladı. Taşınabilir lambaların icadı; sanatın ortaya çıkışı, mağara süslemeleri ve silah sistemlerinin geliştirilmesi gibi bir dizi kültürel yeniliği beraberinde getirdi. Peki bu lambalar nasıl icat edildi? Gelin biraz yakından bakalım.
Arkeoloji ve tarihe ilgi duyuyorsanız buraya tıklayarak daha fazla içeriğe ulaşabilirsiniz!?
Buz Çağı’nda kullanıldığı düşünülen ilk lamba 1902 yılında Fransa’da keşfedildi
Arkeologlar, yerin yüzlerce metre altında bulunan mağaralardaki resimlerin aydınlatma olmadan yapılamayacağını düşünüyordu. Bu resimleri yapan insanların mutlaka bir ışık kaynağı kullanmış olması gerekiyordu. Bu düşünceyle arkeologlar, kazı alanlarını biraz daha genişletti. Fransa’daki La Mouthe mağarasında çalışmalar devam ederken yanmış ve oyulmuş bir taş nesne keşfedildi. Nesne üzerinde yapılan incelemeler, bu taşın lamba olduğunu ortaya çıkardı. Böylece karanlık mağaralardaki resimlerin nasıl yapıldığı da açıklanmış oluyordu. Bugüne kadar Buz Çağı’na ait olduğu düşünülen tam 547 lamba gün yüzüne çıkarıldı. Fakat bunların tamamında yakıt ve fitil izleri bulunamadı.
Lambaların 285 tanesi Fransa’da geri kalan kısmı İspanya, Almanya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya’da keşfedildi
Fransa’daki lambalar ülkenin güney bölgesinde yer alan arkeolojik alanlarda bulundu. Bu durum lamba üreten uygarlıkların Avrupa’nın küçük bir bölgesinde yaşamış olduğunu gösteriyor.
Buz Çağı’nda yaşayan insanlar kireç taşının ısıya dayanıklı olduğu fark etmişlerdi. Bu nedenle lambaların neredeyse tamamı kireç taşından yapılmıştı
Nadiren de olsa kum taşından yapılmış lambalar da vardı. Arkeologlar Buz Çağı lambalarını üç farklı kategoride inceliyor: Açık lambalar, kapalı çanak lambalar ve kulplu kapalı lambalar.
- Açık lambalar; ortalama 20 santimetre genişliğinde olan taşların ortası oyularak yapılmıştı. Bu oyuklar, fazla yağı tahliye ederek ateşin sönmesini engelliyordu.
- Kapalı çanak lambalar; sığ, oval veya dairesel girintilere sahipti. Bir kaseye benzetebileceğimiz bu lambalar, yanmış yağın kasenin içinde birikmesini sağlıyordu.
- Kulplu kapalı lambalar; şık ve zarif bir tasarıma sahipti. Nadir bulunan bu lambaların, doğum ya da ölüm gibi özel günlerde kullanıldığı düşünülüyor.
Lambaların karbon analizinde yakıt kaynağı olarak hayvan yağlarının kullanıldığı tespit edildi
Lambaların üzerindeki kalıntılar kedi, domuz ve at gibi hayvanların yağlarına oldukça benziyordu. Ancak bu yağların tam olarak hangi hayvanlara ait olduğu hala belirlenemedi. Fitiller ise ardıç ağacından yapılmıştı. Bu lambalar yaklaşık yarım saat içinde üretilebiliyordu. Bu nedenle bir yerden başka bir yere taşımak yerine her defasında yeni bir lamba üretilmişti. Araştırmaların gösterdiği gibi bir lamba en fazla iki ya da üç kez kullanılmıştı. İşçiliğin ön plana çıktığı kulplu lambalar ise daha uzun süre muhafaza edilmişti.
Buz Çağı’nda kullanılan lambalar standart mumlardan çok daha az aydınlatma sağlıyordu. Fakat bu aydınlatma, bir insanın karanlık bir mağarada yönünü bulması için yeterli bir ışık kaynağıydı
Lambalar icat edildikten kısa bir süre günlük hayatın ayrılmaz bir parçası oldu. Fakat ilginç bir şekilde lamba yapımında kullanılan materyaller yüzyıllar boyunca değişmedi.
Buz Çağı insanları lambaları icat ederek insanlığın karanlık dünyasını aydınlatmayı başarmıştı. Karanlığın evcilleştirilmesi evrimsel süreçte insanlığa pek çok avantaj sağlamıştı
Lambaların icadından önce insanlar aktivitelerini gün ışığı ile sınırlandırıyordu. Bir yerden bir yere gideceklerinde ya da avlanacaklarında gün ışığına ihtiyaç duyuyorlardı. Mağaralarda yönlerini bulmakta zorlanıyor ve yırtıcı hayvanlara karşı savunmasız kalıyorlardı. Ateşin aydınlatma amacıyla kullanılmasıyla sadece mağara sanatı ortaya çıkmadı. Bu durum evrimsel süreçte insanlığa önemli avantajlar sağladı. Çünkü lambanın ışığı, böcekleri ve diğer hayvanları korkutuyordu. İnsanlar artık yanlarında taşıyabildikleri lambalar sayesinde yırtıcılara karşı önemli ölçüde avantaj sağlamıştı.
Kaynak: 1