“Sesimi duyan var mı?” 17 Ağustos gecesinin karanlığından sonra kulaklarımızdan gitmeyen bu trajik soru, beklenen büyük depreme karşı derinleşen bir korku yaratıyor. Uzmanların neredeyse tamamı yapılan bilimsel çalışmaların sonucunu paylaştı, paylaşmaya devam ediyor: Büyük İstanbul depremi oldu olacak, milyonlarca insanın hayatı tehlikede.
15 milyonu aşkın nüfusuyla Türkiye’nin en kalabalık şehri olan İstanbul, aynı zamanda ülkenin finansal başkenti durumunda. Bu sebeplere ek olarak, birçok dayanak nedeniyle en önemli kent konumunda bulunan İstanbul’u da etkileyecek olan yıkıcı Marmara depremi, bilim dünyasıyla birlikte siyasi temsilcilerin de kabullendiği bir gerçek haline geldi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun konuyla ilgili “İstanbul’da 7.5’luk bir deprem bekliyoruz.” demesi depremin kaçınılmaz olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Konunun uzmanlarının sunduğu görüşler ve süreçle ilgili bilimsel dayanakların sıralandığı tüm çalışmalar, İstanbul başta olmak üzere Marmara’yı ciddi bir şekilde etkileyecek depremde zarar göreceği netlik kazanan bölgelerde tatmin edici önlemlerin alınamadığını ve maalesef milyonlarca insanın hayatının tehlikeye atıldığını kanıtlıyor.
Naci Görür’e göre 7.2 büyüklüğünde yıkıcı bir deprem olacak
Son yaşanan Elazığ depremini önceden tahmin eden Prof. Dr. Naci Görür, beklenen İstanbul depremiyle ilgili olarak da bilgi vermesiyle aşina olduğumuz bir isim haline geldi. Ona göre Kuzey Anadolu Fay Zonu olarak bilinen ve Erzincan’da başlayan fay hattı, geçmişte birçok deprem üretti. 1939’da Erzincan’da başlayan deprem fırtınası, 1942’de Niksar-Erbaa merkezli bölgede gerçekleşen depremle stresini batıya aktardı. Buradan sonra 1943’te Tosya-Ladik’te meydana gelen ve bu şekilde uzandığı her bölgede deprem yaratan fay hattının özelliklerinden biri de sarsıntılara neden olan stres birikimini batı yönlü olmak üzere bir sonraki bölgeye taşıması. Bu hattın deprem beklenen bölgesi Marmara Denizi. Çünkü buradaki stres oldukça ciddi ve ağır hasar verecek olan depremin yaşanması an meselesi.
Görür’ün “Deprem olacak mı?” sorusuna yanıtı: “Olacak ve bu büyük deprem en az 7.2 büyüklüğünde meydana gelecek… Depremin merkez üssü, Marmara’da Kumburgaz kolu olacak.”
Kumburgaz kolu, Marmara çukurluğu ile Çekmece lagünleri açıklarına kadar uzanan geniş bir alanı kapsayan bir fay hattı olarak dikkat çekiyor.
Celal Şengör: “En az 100 bin insan ölecek”
Marmara’da yaşanacak deprem konusunda net konuşan bir başka isim Prof. Dr. Celal Şengör. Celal Hoca, Eylül ayında gerçekleşen 5.8 büyüklüğündeki depremin ardından konuşmuş ve İstanbul’da yaşanacak depremde en az 100 bin kişinin hayatını kaybedeceğini, ekonomik maliyetin 50 milyar doları aşacağını belirtti ve ekledi: “Türkiye, bu yıkımın altından kalkamaz.”
Prof. Dr. Şükrü Ersoy büyük depremin küçümsendiğinin ve bunun tehlikeli olduğunun altını çiziyor
Ortaya atılan iyimser senaryolara karşı çıkan ve bu senaryoları üretmenin tehlikeli olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Marmara Denizi’nin 1509, 1766 ve 1999 depremlerinde de görüldüğü gibi peş peşe 7 ve üstü büyüklüklerdeki depremleri ürettiğini ifade ediyor.
“İstanbul depremini sevimli hale getirmek, küçümsemek mantıklı ve bilimsel değil” diyen Şükrü Hoca; “Kırılacak fay hattının uzunluğunu konuşmak doğru değil. Oluşacak depremin büyüklüğünü konuşmak bize bir şey getirmez… Bakın 5.8’de bile (Silivri depremi) İstanbul çevresinde minareler devrildi, evler hasar gördü. Şimdi bunu 20-30 kat daha büyük bir enerjiyle (olası büyüklük: 7.2) çarptığınızda meydana gelecek hasarları tahmin edebiliyor musunuz?” sorusunu yöneltiyor.
İstanbul depremenin deniz altında yaratabileceği bir heyelan neticesinde tsunaminin de meydana gelebileceği ihtimalini de uyarı listesine ekleyen ve depreme yönelik alınan tedbirleri yetersiz bulan Ersoy, bilinçlenmenin gerekliliğine de vurgu yapan akademisyenlerden biri.
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan İstanbul’da peş peşe iki büyük depremin meydana geleceğini ifade ediyor
“İstanbul’un ve Tekirdağ’ın önünde deprem olmaması gibi bir olasılık söz konusu değil” diyen Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, İstanbul’da daha önceki zamanlarda meydana gelen büyük depremlerin incelenmesiyle ortaya koyduğu varsayımı açıkladı ve şehri şiddetle sarsacak peş peşe iki depremin yaşanacağını belirtti.
İstanbul’u vuracak depremin bu şehirle birlikte Yalova, Tekirdağ, Çanakkale, Kocaeli’ni de etkileyeceğini sözlerine ekleyen Ercan, bu büyük depremlerden birinin Küçükçekmece açıklarında 6.4 ya da 6.7 büyüklüğünde diğerinin ise 7.2 büyüklüğünde Silivri’de meydana geleceğini ve İstanbul’un özellikle Avrupa’da kalan güney kısımlarındanın çok ciddi şekilde etkileneceğini ifade etti.
Ercan, depremin gerçekleşeceği zamana yönelik öngörüsüyle meslektaşlarının büyük çoğunluğundan ayrılıyor; ona göre art arda gelmesini beklediği bu depremler 2045 yılında yaşanacak.
“Deprem İtalya ve Avusturya’dan bile hissedilecek”
Gerçekleşecek depremin Silivri açıklarında meydana geleceğini belirten Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, Bursa’ya dikkat edilmesi gerektiğini belirtiyor. Bursa’nın böyle bir depremde ağır hasar alacağını ifade eden Er, söz konusu depremin gerçekleşmesi halinde İtalya ve Avusturya’nın da sarsıntıları hissedeceğini öne sürdü.
Yüzeysel bir kıyaslama yapmak istesek; Türkiye ile Avusturya arasındaki karayolu mesafesi 2.300 küsur km. Yani, Türkiye’nin batısı ile doğusu arasındaki yaklaşık 1500 küsur km’lik mesafeden çok daha fazla. İtalya ile Türkiye arasındaki mesafe ise 2900 küsur km. Çok çok daha fazla. İşte Er’e göre İstanbul depremi böylesine geniş bir alanda hissedilecek.
Aykan: “ Marmara Denizi’ne kıyısı olan tüm şehirler depremden ağır biçimde etkilenecek”
Kaçınılmaz olduğunu idrak etmemiz gereken ve İstanbul’u da ciddi şekilde yıkıma uğratma potansiyeli taşıyan İstanbul depremi için uyarılarda bulunan bir başka isim Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Yönetim Kurulu Üyesi, Balıkesir İl Temsilci Yardımcısı Aysun Aykan oldu. Aykan, Türkiye’de 5.5 ve üstü büyüklükteki depremleri oluşturabilecek 500 civarında fay hattı olduğunu belirterek kötü haberi veren kötü haberi veren isimler arasına dahil oldu.
Geçen hafta içinde Manisa’da meydana gelen 5.6 büyüklüğüne sahip depreme dikkat çeken Aykan, buradaki gerginliğin kuzey bölgesine doğru kaydığını söyledi ve Marmara depreminin çok yakın olduğunu belirtti.
Üşümezsoy çok farklı bir iddia öne sürüyor: “Marmara’da meydana gelebilecek depremin büyüklüğü en fazla 6.5’tir”
https://www.youtube.com/watch?v=MRm71C0KxkM
Depremin kapıda olduğu konusunda yer bilimleri alanında neredeyse bir fikir birliği varken süreçle ilgili farklı açıklamalarda bulunan tek isim Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, yakın bir zamanda Marmara Denizi’nde gerçekleşeceği düşünülen depremin olsa olsa 6.5 büyüklüğüne sahip olabileceğini öne sürüyor.
Aykut Barka’nın da Naci Görür’ün de (dolayısıyla büyük depremin olacağı görüşünü paylaşan tüm bilim insanlarının) yanıldığını ifade eden Üşümezsoy, 1999 Düzce depremi sonrası bölgenin doğu kısmının rahatladığını, 1912 yılındaki Şarköy depremiyle de batı kısmının boşaldığını sözlerine ekledi ve gerginliğin olduğu fayın yaklaşık 10 km’lik bir uzunluğa sahip olduğu açıkladı. Üşümezsoy’a göre bu fay hattının deprem üretse bile en fazla 6.5 büyüklüğünde bir deprem gerçekleşecek.
Üşümezsoy’un bu “iyimser” olan bu beklentisine başta Şükrü Ersoy olmak üzere birçok bilim insanı ise “iyimser senaryolar tehlikelidir” cevabını vermişti.
TMMOB: “Sadece İstanbul’da 900 bin kişilik kurtarma ekibinin koordine edilmesi gerekiyor”
İBB ve AFAD’ın İstanbul’u etkileyecek Marmara depremine önlem alma çalışmaları kapsamında şehir içindeki binaları araştırması sonucu yaklaşık 50 bin binanın tabut olma riski taşıdığı ortaya çıktı. Konuyla ilgili demeç veren Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna, toplanma alanlarının avm olmasını eleştirdi ve 2018’de çıkarılan imar affının denetimsizliği artırdığını savundu.
Suna sözlerine şöyle devam etti: “Eleştirdiğimiz zaman bozuluyorlar ama, biz söyleyelim; Elazığ’da deprem oldu, 72 bina yıkıldı, bunlardan 5-10 tanesi yüksek katlıydı. Bu her yüksek binanın enkazı önünde 10 kişi olduğunu varsayalım, 3 vardiya çalışmış olsunlar, bir bina için 30 kişi. İlk 72 saat çok önemli, altın saatler diyoruz değil mi?İstanbul için düşünelim, 30 bin bina çökse 900 bin kurtarma elemanına ihtiyaç var demek. Var mı bu, yok, olsa deprem olduktan sonra 900 bin kişiyi getirip koordine edebilir misiniz, hayır!”
İstanbul depremi sonrası kurtarma operasyonları için 1.5 milyon kişi gerekiyor
Aslında İBB’nin çalışmalarında ortaya çıkan 50 bin riskli bina sayısını göz önünde bulundurursak enkaz çalışmalarına 900 bin değil 1.5 milyon kişinin katılması gerektiği ortaya çıkıyor. 900 bin kişilik bir kurtarma ordusu bile hayalken 1.5 milyon kişilik kurtarma ordusu oluşturma fikrini varın siz düşünün.
Nusret Suna, ayrıca kentsel dönüşümün başarıya ulaşmadığını ve rant projelerine evrildiğini de sözlerine ekledi.