37°25′26″K 30°05′04″D koordinatları büyük bir çoğunluğumuz için pek bir şey ifade etmeyecektir. Direkt “Burdur” desek? Bu isim Akdeniz’deki küçücük bir şehri hatırlatıyorsa da pek anlamı yok. Halbuki haritada gösterme konusunda bile tereddüt edeceğimiz bu şehir, arkeolojik bir zenginliğe sahip.
Sagalassos Antik Kenti de bu şehrin sahip olduğu zenginliklerden yalnızca biri. Yazımızda bu antik kentte yaklaşık 30 yıldır gerçekleştirilen tarihi kazılar sonrası bulunan bir keşfe göz atacağız. Bu keşfi, benzerlerinden ayıran nokta ise teknolojinin kullanılmasıyla arkeolojik bir başarının imzalanması oldu.
Yaklaşık 19 yıllık arayla bölgede bulunan ve gayet iyi korunmuş iki insanın yüzlerinin canlandırılması bilime yeni bir soluk getirecek gibi duruyor.
Sagalassos Arkeolojik Araştırma Projesi
Burdur’daki birçok antik kentten biri olan Sagalassos Antik Kenti, uluslararası bir ekip tarafından titizlikle yürütülen çalışmalara bağlı olarak inceleniyor. Bu incelemelerin gerçekleşmesini ve bölgenin geçmişine ışık yakan bilim projesinin adı Sagalassos Arkeolojik Araştırma Projesi. Projenin yöneticisi bölgeyle özdeşleşmiş Profesör Jeroen Poblome üstlenmiş. Aşağıdaki bölümlerde kendisini biraz daha yakından tanıma fırsatı elde edeceğiz.
Bir kadın bir erkek Eirènè ve Rhodon
Eirènè, 1995 yılında bulundu ve yaşadığı dönem tahmini 11. ile 13. yüzyıl civarı. Rhodon ise daha yakın tarihte araştırmacılarla buluştu. 2016 yılında bulunan Rhodon’un yaşadığı dönem muhtemelen 3. yüzyıl civarı.
Projenin yöneticisi olan Profesör Poblome, bu araştırmanın özellikle “sıradan insanlar” üzerine odaklandığını söylüyor ve ekliyor; “Arkeologlar genellikle ilkler, en büyükler, en güzellere saplantılıdır, ancak bizim araştırmamız, sıradan erkeklerin ve kadınların hayatlarına odaklanıyor. Bu yüz rekonstrüksiyonları, bu yaklaşıma mükemmel bir şekilde uyuyor… Eirènè’nin iskeleti, 1995 yılında Marc Waelkens başkanlığındaki bir araştırma ekibi tarafından bulundu. Mezarı bir şapeli çevreleyen mezarlık içindeydi. Rhodon’un kalıntıları ise 2016’daki kazıların son günü keşfettik. Birkaç mezardan oluşan daha büyük bir kompleksin parçası olarak tuğla mezar odasında bulundu. Her iki iskelet de neredeyse tam ve iyi korunmuştu.”
Yüzleri yeniden canlandırıldı
Geçen haftadan itibaren alanda geniş yer tutmaya başlayan çalışma ise bulunan bu iskeletlerinin yüzlerini yeniden canlandırmaya yönelik girişimdi. Girişim başarıyla sonuçlandı ve Eirènè ve Rhodon’un yüzlerini gördük.
Arkeofili.com’un da detaylarına yer verdiği süreçte titizlik en önemli unsur olarak belirlendi.
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinden bir araştırma ekibi, bu iki insanın kafataslarının üç boyutlu taramasını yaptı. Yüz şekli; kafatası formuna ve kas kökenlerine göre hesaplandı. Bununla birlikte katman katman, yüz yeniden yapılandırılmadan önce kaslar ve yağ katmanı ve son olarak da cilt olması gerektiği hale getirildi. Burnun, gözlerin ve kulakların boyutu ve şekli de hesaplandı. Dijital yüz rekonstrüksiyonu %75 kesinliğe sahip.
Profesöre göre sonraki aşamalar farklı bir yol izliyor
Profesör Poblome, devam ediyor; “Yüz rekonstrüksiyonu bilim ve yaratıcılığın birleşimidir. Cilt tonunu veya gözler ve saçların rengini kafatasından çıkaramıyoruz, bu yüzden bunları diğer kaynaklara göre belirlemeliyiz. Bu nedenle kararlarımızı arkeolojik alanın bulunduğu Ağlasun’un çağdaş nüfusuna dayandırdık. Buradaki insanların çoğu kahverengi gözlü, koyu kahverengi saçlı ve oldukça açık tenli. Böylece bu örnekler Rhodon ve Eirènè için de en iyi seçenek gibi görünüyordu.”
Ekip ayrıca saç modeli ve sakal şekli için tarihsel kaynakları da didik didik etmiş.
Dönemin erkekleri de kellikten hoşlanmıyor
Araştırma ekibinde yer alan Sam Cleymans da dönemin koşullarının detaylı bir şekilde irdelendiğini ve yüzleri yaratma sürecinde bu koşulların göz önünde tutulduğunu belirtiyor. Fiziksel görünümün ön planda olduğu dönemin toplum yapısında erkeklerin kellikten hiç hoşlanmadığına da vurgu yapıyor (bugünkünden farklı değilmiş).
“Roma döneminde fiziksel görünüm önemliydi. Romalılar oldukça kendini beğenmiş olabilir. Yazılı kaynaklar bize, örneğin erkeklerin genellikle kel olmaktan hoşlanmadıklarını gösteriyor… MS 2. yüzyılda Romalı erkekler için güzellik ideali, İmparator Hadrian’a dayanmaktadır. Bu yüzden Rhodon’a nispeten kısa saçlar ve bakımlı bir sakal yaptık.”
“Bizans döneminde, ortalama nüfus fiziksel görünüme daha az önem vermişti. Alçakgönüllülük ve basitlik normdu. Sınırlı açıklamalar ve resimler, kadınların tipik olarak saçlarını uzun, açık veya örgülü kullandığını gösteriyor. Eirènè için açık saç ve ince bir örgü seçtik.”
Önce İstanbul’da sonra Burdur’da
25 Mayıs’tan itibaren bir ay boyunca euven’deki Üniversite Kütüphanesi’ndeki sergilenecek olan yüz rekonstrüksiyonları ziyaretçilerini bekleyecek. Planlamalara göre önümüzdeki aylarda İstanbul’da gerçekleştirilecek bir Sagalassos sergisinin bitmesiyle Burdur’a dönecek olan yüz rekonstrüksiyonları, orada kalıcı sergide bulunan nadide eserler arasında yer alacak.