Bulancak Sanat Tiyatrosu, Giresun’un Bulancak ilçesinde bir grup tiyatro sevdalısı tarafından kurulmuş amatör bir topluluk. Onların hikâyesini ilginç kılan pek çok detay var. Birincisi, 30 yıldır perdelerini hiç kapatmamışlar. Her yıl düzenli olarak yeni bir oyunla seyirci karşısına çıkıyorlar. Ekibin tamamı gönüllü katılımcılardan oluşuyor ve hiç kimsenin asıl mesleği tiyatro değil.
Pazarcısından inşaat ustasına, manavından bisiklet tamircisine, öğretmeninden öğrencisine kadar herkes sahnede! Gelin, Karadeniz’in kıyısında yıllardır tiyatroyla yaşayan bu güzel insanları hep birlikte tanıyalım.
Bulancak Sanat Tiyatrosu 1987 yılında bir grup genç tarafından kuruluyor.
Tiyatronun kurucularından Mürsel Gülmez, Gölcük depreminden sonra depremzedelere yardım götürmek için arkadaşlarıyla birlikte Bulancak’tan yola çıkıyor ve dönüş yolunda geçirdikleri trafik kazası sonucu hayatını kaybediyor.
Her şey daha yeni başlamışken gelen bu kayıp ekibi ve Bulancak halkını yıkıntıya uğratıyor.
Ancak vagzeçmiyorlar. Hem tiyatro için hem de Mürsel Gülmez’in hayallerini yaşatmak için daha da sıkı sarılıyorlar tiyatroya.
Her yıl yeni bir oyunla perdelerini açan ekip, oldukça ilginç bir kadrodan oluşuyor.
Aralarında manav, inşaat ustası, öğrenci, elektrikçi, bisiklet tamircisi ve öğretmen gibi farklı meslek gruplarından insanlar bulunuyor.
Çocukluğu provalarda geçenler, büyüyünce anne babasıyla birlikte aynı oyunda görev alanlar hatta tiyatroda tanışıp evlenenler bile var.
Turnelerle birlikte pek çok yere oyunlarını götürüp yeni insanlarla, topluluklarla tanışıyorlar.
Kadim dostları Mürsel Gülmez’in adını ve hayallerini yaşatmak için her yıl düzenli olarak tiyatro festivali düzenliyorlar.
Düzenledikleri festivallere Türkiye’den ve dünyanın pek çok ülkesinden tiyatro ekipleri katılıyor ve oyunlarını sahneliyorlar.
Bulancak Sanat Tiyatrosu, geçtiğimiz yıl 37 bin nüfuslu bir ilçede yaklaşık 7 bin kişilik seyirciye ulaşmış.
Pazarda domates satarak geçimini sağlayan Mürsel Gülmez’in sözü, tüm ekip için önemli bir yerde duruyor. “Tiyatro da domates kadar önemlidir.”
Çünkü Gülmez, pazardan kazandığı parayı tiyatronun eksiklerini gidermek için kullanıyor ve bundan da hiçbir zaman geri durmuyordu.