Budizm, dünya genelinde yaklaşık 500 milyon mensubu olan bir din. Üstelik dünyanın en eski inanç sistemlerinden bir tanesi. Budizm, yüzyıllar boyunca Asya’yı sosyal, kültürel, manevi ve felsefi alanlarda önemli ölçüde etkiledi. Budizm, zaman içerisinde Batı dünyasında da etkili oldu. Doğu medeniyetine etkileri kadar Batı medeniyetinin gelişmesinde de önemli bir rol oynadı. Peki, içerisinde yaşam üzerine pek çok farklı öğreti barındıran Budizm, tam olarak nedir? İşte, Budizm hakkında bilmeniz gerekenler…
Budizm’in kökenleri
Budizm, M.Ö. 5. yüzyılda Kuzeydoğu Hindistan’da ortaya çıktı. Budizm’in kurucusu, Siddhartha Gautama idi. Veya yaygın olarak bilinen adıyla, Buda…
Antik dönemlerde, Hindistan’ın en yaygın inanışları olan Hinduizm “inanç krizi” içindeydi. Toplumsal değişimler bu inanç krizinin en önemli nedenleri arasındaydı. Bununla beraber toplumun en yüksek sınıfı olarak kabul edilen Brahmanların dini inancı Brahmanizm de topluma kendi inanç sistemini dayatıyordu. Bu inanç krizlerinin yaşandığı dönemde, pek çok yeni inanç sistemi ve yeni öğretiler ortaya çıkmaya başlamıştı…
Ortaya çıkan bu yeni inanç sistemleri, eski inançlarda da bulunan bazı ortak kavram ve terimleri kullanıyorlardı. Bu ortak kavramlar arasında buda, yoga, karma ve drahma gibi ortak kavramlar da vardı. Ancak yeni ortaya çıkan bu inanç sistemleri, geçmiş inançlardan büyük oranda ayrılıyordu. İşte, Hindistan’ın karmaşık ve hareketli inanç döneminde ortaya çıkan inanışlardan birisi de Budizm’di. Ancak, ileride milyonlarca insan tarafından benimsenecek olan Budizm’in kurulabilmesi için, “Buda’nın uyanması” gerekiyordu.
Buda’nın uyanışı
Budizm, Sanskritçe “seçilmiş kişi” anlamına gelen “Buda” tarafından, büyük bir “uyanışın” sonunda kuruldu. Budizm, insan yaşamı ve doğa üzerine pek çok farklı öğreti etrafında şekillenen bir din olarak ortaya çıktı. Ancak Budizm’in temel öğretisi, acılarla dolu hayatın sıkıntılarından kurtulmak üzerine şekillendi. Buna göre yaşamın özünde acı ve keder bulunur. Acı ve kederden kurtulmak içinse, istek ve arzulardan kurtulmak gerekir. İstek ve arzulardan kurtulmanın en temel yolu ruha dönmek, ruhani açıdan arınmaktır…
İlk Buda, Siddhartha Gautama
Günümüzden binlerce yıl önce yaşayan ve bugün milyonlarca insanın takip ettiği Budizm’in kurucusu Siddhartha Gautama hakkında farklı bilgiler mevcut. Ancak yaygın kanaate göre, ilk seçilmiş Siddhartha Gautama günümüzde Nepal sınırlarında bulunan Lumbini bölgesinde doğdu. Ayıca Buda hakkındaki yaygın bir inanış ise onun kendi döneminin aristokrat sınıfına mensup olduğu yönünde. Bunun ötesinde, Buda’nın o dönemlerde yaşayan önemli “prens” olduğuna inanların sayısı da bir hayli fazla.
Ancak Buda’nın asıl hikâyesi, bir yolculukla başlıyor! En eski Budist metinlerde aktarıldığına göre, Buda “Nirvana’ya” ulaşabilmek için bir yolculuğa çıkar. Nirvana ise, her türlü arzu ve istekten arınmış olma halini ifade eden en yüksek ruhani mertebe olarak kabul edilir.
Buda, Nirvana’ya ulaşabilmek için çıktığı zorlu yolculukta pek çok yöntem dener. En sonunda meditasyon ile ruhunu arındırmayı başarır ve tamamen aydınlanmış bir insan olarak, Buda’ya dönüşür…
Budizm’in yayılması
Uyanışını gerçekleştiren ve tamamen arınmış haldeki Buda, ortaya koyduğu öğretiler sayesinde kısa sürede pek çok takipçi toplamayı başarmıştı. Daha sonra, Budist öğretinin kurumsal hale gelmesine vesile olacak tapınaklar inşa edildi. Böylece Budistler, bu bölgelerde yaşamaya başladılar…
Bu tapınaklara Hindistan’ın tüm kastlarından insanlar kabul ediliyordu. Hindistan’ın oldukça acımasız “kast sistemi” düşünüldüğünde bu durum oldukça insancıl ve yeni bir şeydi. Bu sayede, Buda’nın takipçileri arasına her geçen gün yeni insanlar katılıyordu. Bununla beraber Buda, takipçilerini Hindistan’ın farklı bölgelerine gönderiyordu. Takipçilerinden, gittikleri bölgelerdeki insanların inançlarına saygılı olmalarını, hatta onlarla kendi dillerinde konuşmalarını istiyordu. Budizm’in doğaya ve insana saygılı yaklaşımı, bu öğretilerin insanlar tarafından kolayca benimsenmesine sebep oluyordu.
Buda, 80 yaşında öldüğünde arkasında kalabalık bir Budist topluluk bıraktı. Binlerce yıl önce ortaya çıkan Budizm’in takipçilerinin öncülük ettiği farklı Budist ekoller, modern zamanlara kadar ulaşmayı başardı…
Budizm’in küresel olarak yayılması
Budizm, M.S. 3. yüzyılda Hindistan’daki kraliyet tarafından kabul edildi ve desteklendi. Böylece, Budizm Hindistan’ın büyük bir bölümüne yayılma olanağı buldu. İmparator Ashoka, Budist öğretiye sıkı sıkıya bağlıydı. Savaşı yasakladı, insanlara tıbbı yardımda bulundu ve farklı inançlardaki insanların ibadet hakkını korudu. Böylece imparatorluğun en önemli inancı haline gelen Budizm zamanla bölge ülkelerde de takipçi buldu. Japonya, Tibet, Burma ve Çin Budizm’in hızla yayıldığı ülkeler arasındaydı. Budizm, özellikle Çin’de pek çok insan tarafından benimsendi. O dönemde Çin’in önemli ticaret ve kültür merkezlerinden birisiydi. Bu sebeple Çin’de de önemli bir inanç haline gelen Budizm, dünyanın pek çok bölgesine buradan yayıldı…
Kaynak: 1