Muhteşem taraftarı, Yellow Wall tribünü ile dünya futboluna kazandırdığı onlarca yıldız futbolcuyla ve çoğumuza sempatik gelen renkleriyle Borussia Dortmund’un futbolseverler için yeri her zaman ayrıdır.
Yakın tarihte iflasın eşiğine gelen Alman devi Borussia Dortmund, finansal olarak oldukça zorlu yollardan geçti. Kulübün şimdiki piyasa değeri 412 milyon Euro olsa da, 2005 yılında futbolcularına maaşını veremeyen ve ezeli rakibi Bayern Münih’ten borç almak durumda kalmış yorgun bir devdi.
Borussia Dortmund’un kararlı bir başkan ve sıra dışı bir teknik direktörle tekrar ayağa kalkmak için giriştiği zorlu ve ilham verici yolculuğa bir göz atalım.
28 Kasım 1999 – Kulübün verdiği ilk yanlış karar borsaya girme planıydı. Bayern Münih’in bile borsada yer almadığını düşünürsek, bu oldukça cüretkar bir plandı. Yanlışlar silsilesi başlıyor
Borussia Dortmund genel kurulu cesur bir karar vererek kulübün borsaya açılmasına onay verdi. O zamanki kulüp başkanı Gerd Niebaum’un düşüncesine göre Dortmund, Manchester United’ı örnek alacak ve o doğrultuda hareket edecekti.
31 Ekim 2000 – Hisseleri borsada işlem gören ilk Alman kulübü olarak halka arz edildi
Alman borsasında işlem gören ilk kulüp olarak hisse satışına başlanıldı.
30 Aralık 2002 – Stadyumu olan Westfalen’in hakkının yüzde 75’ini, 75 milyon Euro’ya Molsiris adlı gayrimenkul fonuna satıldı ve kulüp iyice dar boğaza girmeye başladığının sinyallerini veriyordu
27 Ağustos 2003 – Şampiyonlar Ligi’ne katılamayarak büyük bir gelir kapısına veda ediyorlardı, “Çanlar Dortmund için çalıyor”
Dramatik şekilde Şampiyonlar Ligi’ne katılma maçında Club Brugge’ye penaltılarla elenen Borussia Dortmund, finansal açıdan çok önemli olan bu gelir kapısını elinden kaçırdı.
Eylül-Aralık 2003 – Dortmund’un finansal olarak zorda olduğu ilk kez yazılmıştı, işler iyiye gitmiyordu
Der Spiegel ve Focus dergileri Borussia Dortmund’un içinde bulunduğu ürkütücü tablo hakkında haberler yapmaya başladı.
22 Aralık 2003 – Başkan Niebaum finansal kriz iddialarını reddetti fakat gerçeklerin ortaya çıkma gibi bir huyu vardır
Süddeutsche gazetesi ve Kicker dergisi aynı anda yayınladıkları makalelerle devasa bütçe açığını ve bilanço hilelerini ortaya çıkardı. Bunun üzerine başkan Niebaum ve menajer Michael Meier basın toplantısı düzenlemek zorunda kaldılar. Tüm suçlamaları reddettiler.
27 Şubat 2004 – Borussia Dortmund bilançosunu açıkladı ve gerçekler yavaş yavaş gün yüzüne çıktı. Kulüp borç batağındaydı!
Borussia Dortmund ilk yarıyıl bilançosunu açıklamak zorunda kaldı ve kulübün 29.4 milyon Euro zararda olduğu gözler önüne serildi.
22 Nisan 2004 – Avrupa Ligi’ne katılamadı, yavaş yavaş gelirlerinden mahrum olan kulüp için zor günler başlamıştı
Uefa Kupası’na katılma şansını yitiren BVB, bu gelir kaleminden de mahrum kaldı.
19 Haziran 2004 – Beş futbolcusunun transfer hakları ipotek altına alındı, kulübün eli kolu bağlanmıştı
Westfalen Stadyumu’nun isim hakları 5 milyon Euro’ya satıldı ve beş futbolcunun transfer hakları ipoteklendi.
14 Ağustos 2004 – Futbolcuların maaşları ödenmiyordu, koca Alman devi artık parasız kalmıştı
Futbolcuların birçoğu verdikleri demeçlerde temmuz ayı maaşlarını alamadıklarını itiraf etti. Teknik direktör Bert Van Marwijk de maaşını kulübe defalarca talepte bulunduktan sonra alabilmişti.
8 Ekim 2004 – Borç giderek artıyor! Toplam borç 118.8 milyon Euro!
Düzenlenen basın toplantısıyla kulüp bilançosunun 67.7 milyon Euro zararda olduğu beyan edildi. Toplam borç 118.8 milyon Euro’yu aşmıştı.
17 Ekim 2004 – Niebaum istifa etmek durumunda kalıyordu ve kulüp tamamen çeresiz şekilde kurtarılmayı bekliyordu
Başkan Gerd Niebaum istifa etmek zorunda kaldı. Yeni başkan olan Reinhard Rauball, Borussia Dortmund’un geleceğinin çok zorda olduğunu ve enkaz devraldığını söyledi.
15 Şubat 2005 – Yeni kurtarıcı, yeni başkan Watzke yönetimi devraldı!
Borussia Dortmund’a CEO olarak gelen Hans-Joachim Watzke, tüm başkanlık hakları kendisine devredilerek göreve getirildi.
17 Şubat 2005 – Durum düşünüldüğünden daha da vahim bir haldeydi ve açık bir şekilde söylendi: “İflas edebiliriz”
Basın toplantısı yapan kulüp yönetim kurulu üyeleri, sunulan yeniden yapılanma planı eğer reddedilirse kulübün iflas edeceğini açıkladılar.
Şubat ve Mart 2005 – Krizi çözmek için ilk adımlar. Borçların yapılandırılması konusunda görüşmeler başlatılmıştı
Borçların yeniden yapılandırılması konusunda alacaklılarla masaya oturuldu ve ilk mutabakatlar sağlandı.
14 Mart 2005 – İlk ışık! Kurtarma planına onay alındı
14 Mart 2005 tarihi çok önemliydi çünkü Molsiris fon şirketiyle yapılan toplantı saatlerce uzun sürmüş ve kurtarma planına onay verilmişti. Böylelikle kulüp iflas etmeyecek, iflasını açıklamayacaktı.
22 Mart 2005 – “Feda” dönemi!
Eski yönetimden kalan son yönetici olan Michael Meier de kulüpten ayrıldı. Artık takımda eskiden görev yapan tek isim futbol direktörü olan Michael Zorc’tu. Kulüp 3 yıllık bir plan hazırladı. Tekrardan yapılanmaya giren Borussia Dortmund kulübü sportif “feda” dönemine girdi.
2004 yazı – Tüm bunlar yaşanırken, Mainz’in teknik direktörü Jürgen Klopp ıssız bir göl kıyısında futbolcularına antrenman yaptırmadan yeni sezona hazırlıyordu. Bu “deli” ne yapmaya çalışıyordu?
Mainz kulübünün teknik direktörü değişik bir tarza sahip olan Jürgen Klopp’tu.
Takımının inanç eksikliğine dikkat çekerek, yaz kampı için futbolcular göl kenarında kamp yaptırmaya götürmüştü.
“İsveç’te bir göl kenarına kamp yapmaya gitmiştik. Elektrik yoktu. Hiçbir şey yoktu. Orada yemeğimiz dahi olmadan beş gün boyunca kaldık. Futbolcular karınlarını doyurmak için balık tutmaya mecburlardı.
Diğer teknik direktörler bana diyordu ki, takımını futbol oynamaya hazırlaman daha iyi olmaz mı? Hayır! Takımımın kendine inanmasını ve her şartta hayatta kalabileceklerine inanmalarını istiyordum. Yardımcımsa benim bir aptal olduğumu düşünüyordu. Bana gideceğimiz yerde antrenman yapıp yapmayacağımızı sormuştu. Ona da hayır dedim. Koşabilir miyiz? Hayır dedim. Fakat yüzebilir ve balık tutabilirdik!
O zaman kampta beraber olduğum futbolcularla karşılaştığımda, o kampın hayatlarında ne kadar önemli yere sahip olduklarını bana anlatıyorlar ve maceralarını anlatıyorlar. Her gece küçük bir kamp kuruyorduk. Kayalarda yatıyorduk. Kimsenin o günleri unutması mümkün değil. Küçük adacıklar vardı ve bir adacıkta işimiz bittiğinde diğer adacığı bulmak zorunda kalıyorduk. Adayı bulan ilk futbolcu ateş yakıp su kaynatıyordu. Tüm gün boyunca yağmur yağıyordu. Sadece 5 saat boyunca yağmur yağmıyordu ve o saatlerde de bir sürü sivrisinekle baş etmek zorunda kalıyorduk.
İsveç’te nasıl hayatta kalabildik? Güneşi görünce sivrisinekler başımıza üşüşüyordu. Braveheart gibiydik! Almanya’ya döndükten sonra dünya bizim ne kadar güçlü olduğumuza inanamadı.”
25 Mayıs 2008 – Sancılı geçen 3 yılın sonunda borçlardan kurtulmuştu Dortmund!
Yeni başkan ve kulübün ayni zamanda CEO’su olan Watzke, 3 yıllık süreç için kulübün 122 milyon Euro borç kapattığını açıkladı.
Borussia Dortmund, üç yıl süren zorlu süreçte batmaktan kurtulmuştu ve finansal olarak geleceğe ümitle bakabiliyordu. Fakat bir spor kulübünün, sportif açıdan başarısız olması kabul edilemez bir durumdu.
Teknik direktör olarak başa getirdikleri Jürgen Röber ve Thomas Dool, bir sezonu dahi tamamlayamadan kulüpten ayrılmışlardı.
Bu kez Watzke ve Zorc daha titiz davranmak zorunda olduklarını hissetti ve bir daha hata yapmamaya kararlılardı.
2008 yazı – Yırtık kot pantolon ve kirli sakalla antrenmanlara çıkan Klopp ideal bir teknik direktör olabilir miydi?
Teknik direktörlük için uçsuz bucaksız bütçe ayıracak finansal durumu olmayan Borussia Dortmund, elit bir teknik direktörle anlaşmaya sıcak bakmıyordu. Sportif direktör Michael Zorc, gözlemcilerine Almanya dışında kimsenin pek de umursamadığı ve bilmediği Jürgen Klopp için bir rapor hazırlamalarını istedi.
Gelen raporlar pek de iç açıcı değildi. Antrenmanlara yırtık kotla ve kirli sakalla gelen Jürgen pek de hoş bir imaj çizmiyordu.
Diğer takımlar kamp yaparken o takımını ıssız bir yere götürmek gibi akla pek yatkın olmayan şeyler yaptığından bahsediliyordu. Bu hareketleri araştıran Hamburg kulübünün kendisini almaktan vazgeçtiği de rapora eklenmişti.
Bu riski almayı göze alan başkan Watzke ve sportif direktör Michael Zorc, diğer adayların üzerini çizdi ve Jürgen Klopp’a resmi tekliflerini iletti.
23 Mayıs 2008 – Dümene geçen isim Jürgen Klopp!
Ve buluşma gerçekleşti. Jürgen Klopp, Borussia Dortmund’un yeni teknik patronu oldu. Son 18 ayda göreve gelen üçüncü kişiydi. Başkan ve sportif direktör bu kez teknik direktörlerine zaman verme konusunda eskisinden daha da hevesliydi.
Klopp’un ilk basın toplantısında konu Borussia Dortmund’un düşük transfer bütçesiydi. Ona yöneltilen düşük bütçeyle nasıl başa çıkabileceği sorularına verdiği yanıt; çalışmak ve inanmaktı.
Jürgen Klopp’a komik denilebilecek bir bütçe sunulmuştu. Yalnızca 500 bin Euro. Artık kulüp daha sağlam adımlar atmak zorundaydı. İflasın eşiğine gelip kapanma korkusu yaşayan kulübün hata yapma şansı yoktu.
24 Temmuz 2009 – Borussia Dortmund, Güney Amerikalı golcü futbolcu Lucas Barrios’u 4.2 milyon Euro karşılığında transfer etti
28 Eylül 2009 – Dortmund son 22 yılın en kötü başlangıcını yapmıştı. Klopp’un önderliğindeki takım 7 maçta sadece 6 puan toplayabilmişti. Bundesliga’da 15. sırada bulunuyordu ve Lucas Barrios istenileni verememişti
Dortmund son 22 yılın en kötü başlangıcını yapmıştı. Klopp’un önderliğindeki takım 7 maçta sadece 6 puan toplayabilmişti. Bundesliga’da 15. sırada bulunuyordu ve Lucas Barrios istenileni verememişti.
30 Eylül 2009 – Kötü sonuçlar sonrasında taraftar kaleciye saldırdı, taraftar artık başarı istiyordu
Waz gazetesinin haberinde, Dortmund’un sportif açıdan berbat halde olduğu yazıyordu. Bununla birlikte kulübün adı kavgalarla gündeme geliyordu. Salı akşamı kaleci Weidenfeller, yakın arkadaşıyla gittiği İtalyan restoranında saldırıya uğramıştı.
İçeri beş kişi girmiş ve kaleci Weidenfeller’in üzerine yürümüşlerdi. Yanlarına gelip kalkın dedikten sonra kaleci, şaşırmış olsa da oturmaya devam etmişti. Bir anda üzerine saldıran 5 kişinin sadece basit bir tokat atmayla kalmadıklarını söylüyordu Weidenfeller. Masaların havada uçuştuğu kavgada kaleci sporcu refleksleriyle birkaç ufak sıyrıkla saldırıyı atlatsa da, arkadaşının durumu iyi değildi. Kesikler, ezikler ve kafasında büyük bir şişlik.
1 Ekim 2009 – Borussia Dortmund kulübü yapılan resmi açıklamayla, Jürgen Klopp’a başarısız başlangıca rağmen güvendiklerini ve arkasında olduklarını belirtmek zorunda kalıyorlardı. İşler istenildiği gibi gitmiyordu aslında
5 Ekim 2009 – Geldiği günden beri hayal kırıklığından fazlasını veremeyen Lucas Barrios ilk golünü atmayı başardı. Gladbach karşısında 1-0 üstünlükle bitirdikleri maçın ardından Borussia Dortmund 12. sıraya yükseldi
22 Mart 2010 – Lucas Barrios efsaneyi sollayarak adını tarihe adını yazdırması pek uzun sürmedi
Lucas Barrios, Dortmund efsanesi olan Norbert Dickel’in gol rekorunu kırdı.
11 Haziran 2010 – Genç futbolcu transferine önem verilmeye başlandı ve Lewandowski 21 yaşında takıma kazandırıldı
21 yaşında olan Robert Lewandowski, Dortmund’a 4.5 milyon Euro’luk bonservis ücretiyle transfer oldu.
1 Mayıs 2011 – Ve Borussia Dortmund Almanya şampiyonu!
Zorlu süreçlerin ardından Borussia Dortmund genç kadrosu, güzel oyunu ve centilmenliğiyle bu şampiyonluğu sonuna kadar hak etti. Tüm Almanya’ya hatta tüm dünyaya örnek oldukları tüm gazetelerde manşet olmuştu bile.
22 Nisan 2012 – Borussia Dortmund ikinci kez Almanya şampiyonu!!!
26 maçlık yenilmezlik serisi sonunda ne Bayern Münih, ne ezeli rakipleri Schalke 04, ne de Gladbach onların bileğini bükebilmişti.
2 Mayıs 2012 – Lucas Barrios 12 milyon Euro bedelle, kendisine teşekkür edilerek takımdan ayrılıyordu
Borussia Dortmund 4.2 milyon Euro’ya aldığı Lucas Barrios’u 12 milyon Euro’ya Çin’e satmıştı. Yerineyse genç yetenek Robert Lewandowski’ye güveniyorlardı.
12 Mayıs 2012 – Lig yetmez, bir de Almanya Kupası şampiyonluğu!
Almanya Kupası’nda güçlü Bayern Münih’i sahadan silip 5-2’lik skorla kupanın şampiyonu oluyorlardı.
24 Nisan 2013 – Almanya yetmedi, sırada Avrupa! Real Madrid’e 4 gol birden!
Dünya markası olan Real Madrid, Westfalen Stadyumu’nda 4-1’lik tatsız bir skor almıştı. Borussia Dortmund durdurulamıyordu.
Gollerin hepsini ise Robert Lewandowski kaydetti.
30 Nisan 2013 – Peri masalı devam ediyor! Şampiyonlar Ligi Finali!
Rövanş maçınında da istediği skoru elde eden Borussia Dortmun artık Avrupa’nın zirvesindeydi. Şampiyonlar Ligi Finali’ne yükselmişlerdi!
1 Haziran 2015 – Her güzel şeyin bir sonu vardır. Danke Jürgen!
7 yıllık harika bir serüvenin ardından artık zaman ayrılık zamanıydı.
Kulübün tekrar ayağa kalkmasında, başkan ile birlikte en önemli paya sahip olan Jürgen Klopp 80 bin kişilik taraftarının önünde göz yaşları içerisinde Borussia Dortmund’a veda etti.
Klopp, bir daha ayağa kalkacağı düşünülemeyen Alman devini tekrar ayağa kaldırmış, kulübün finansal açıdan darboğazda olduğu dönemde dümene geçmiş ve en sert dalgalara göğüs germişti. 2008 yılında teslim aldığı görevi 2015 yılında gururla teslim ediyordu.
25 Ağustos 2017 – 2005 yılında Bayern Münih’ten 2 milyon Euro borç alarak futbolcuların alacaklarını ödemek zorunda kalan Borussia Dortmund, 147 milyon Euro’ya Ousmane Dembele’yi Barcelona’ya satttı
8 Ekim 2015 – Yırtık kotlu ve kirli sakallı adam Liverpool’da!
Teknik direktör Jürgen Klopp, İngiltere’nin uyuyan devi Liverpool’a imza attı. Liverpool yıllardır başarıya hasretti.
Klopp imza töreninde 2005’te yaptığı konuşmanın bir benzerini yaptı.
“Bizler başarıdan şüphesi olan insanlardan, inanan insanlara dönüşmeliyiz.”
Kaynak: 1