Meşhur bonus saçları, mizahî ve yumuşak tavrı, 30 dakikada şahane bir manzarayı resmetmesiyle milyonları etkilemiş bir isim Bob Ross. ABD başta olmak üzere Kanada, Latin Amerika ve Avrupa gibi dünyanın pek çok farklı noktalarında programı yayımlanan ressamı başta biz de TRT sayesinde tanıyıp sevdik. Bob resim yapabilme yeteneğinden ziyade kendisini izleyenlere meraklı ve sevgi dolu olmayı öğütledi. Yarım saatlik programlarından hepimiz hatırlarız ki; telkin edici konuşur ve acemi izleyicilerini de kendi içlerindeki sanatı bulmaları adına teşvik ederdi. Nostalji dünyamızda özel bir yeri olan Bob Ross hakkında hala meraklı milyonlar olduğuna inanıyorum…
1. İlk yıllar
Ressam, resim öğretmeni, TV programcısı olan Bob 29 Ekim 1942’de Florida’da dünyaya gelir. Çocukluğu ve ilk gençliği Orlando’da geçen Bob’un resmî eğitimle arası pek iyi sayılmaz. Dokuzuncu sınıfta okulu bırakır ve bir süre babasının yanında çalışır. Ardından hayatının büyük bir bölümünü geçireceği ve resim yapmasına da büyük fayda sağlayacak olan ordu yılları gelir.
2. Çavuş Bob
On sekiz yaşında orduya giren ve ABD Hava Kuvvetleri’nde çavuş – başçavuş olarak gören yapan ressam, orduda 20 yıl geçirir. Alaska’da Hava Kuvvetleri Üssü’nde bulunan Ross ilk resim dersini de orduda görevli olduğu yıllarda, Alaska’da alır. Tabiatla gerçek anlamda haşır neşir olduğu zamanlar askerlik zamanlarıdır; çünkü bu sayede dağları, karla kaplı ağaçları, el değmemiş ormanları görür.
3. Ordudaki resim yılları
Bob’un kendini geliştirdiği, resmettiği o meşhur tabiata tanıklık ettiği yıllardır Alaska’daki askerlik yılları. Öyle ki programlarında da Alaska’da gördüğü manzaralardan etkilendiğini belirtir. Burada hızlı boyama tekniklerini deneyerek kendini geliştirir. Çok hızlı bir şekilde boyama yolları geliştiren ressamın bu konuda ilginç bir ifadesi de vardır: Bob gün içinde herhangi bir an bir tablo yapıp akşamları da tabloları sattığını söyler. Her şeye karşın askeriyenin kendi yumuşak ve sakin mizacına giderek uymuyor oluşu ve resme yönelmek istemesi ordudan ayrılmasıyla neticelenir.
4. Sivile dönüş
Hava Kuvvetleri’nden dönünce çeşitli sanat okullarında resim öğretmenliği yapar. Ayrıca kendi atölyesini de kurup orada öğrencileriyle birlikte çalışır. İzleyicisiyle sürekli hoş sohbetler içinde olan Bob buna rağmen kendi özel hayatından pek bahsetmez; bu tavrı şöhret olmadan önce de aynıdır. Öğrencileri ona büyük bir saygı ve sempati duyarlar.
5. TV programı
Bob’un öğrencilerinden biri olan, aynı zamanda çeşitli finansal işlerini de üstlenen Annetta Kowalski, kendi eşi Walt’a hocasını çok metheder. Walt da bunun üzerine Bob’a TV reklamı yapmayı, ardından da program yapmayı önerir. Kowalski ailesinin bu ilgisi, Bob’a olan saygıları ve sevgilerinden ileri gelir. Öyle ki Ross bu işe pek yanaşmasa dahi, Kowalskiler onu ikna ederler ve reklam harcamaları için kendi evlerini ipotek ederler. Reklamların aşırı ses getirmesi, dillere dolanması birçok TV yapımcısının da Bob’a teklif götürmesini sağlar.
6. Resim Sevinci
TRT’de ‘’Resim Sevinci’’ olarak bildiğimiz ve 1993’te başlayan programın orijinal adı ‘’The Joy of Painting’’dir. Seksenlerin başında PBS ile anlaşan Bob, 1983’te program yapmaya, Bob efsanesi de hızlıca yayılmaya başlar. 10 yıldan fazla süren ve milyonlarca izleyicinin beğenisini kazanan proje Bob’un hızlı resim yapması, yumuşak ve sevecen dili, bonus saçlarıyla zirveye çıkar. Ülkemizde tiyatro ve sinema oyuncusu Burçin Oraloğlu tarafından seslendirilen Bob seksenler ve doksanların en sevilen TV kişilerinden biri olur.
7. Son yıllar
Sağlığı giderek kötüleşmeye başladığı için 10 seneden fazla süren program 1994’te sona erer. Ressam amcaya lenfoma tanısı konur. Usta ressam lenfoma kanseri nedeniyle 4 Temmuz 1995’te New Smyrna Plajı’nda hayata veda eder. Orijinal yağlı boya tablolarının çoğu, çeşitli hayır kurumlarına bağışlanır.
8. Bonus saçların hikayesi
Bob’u oldukça sempatik gösteren ve hepimizin de çok beğendiği bonus saçlarının arkasında uzun bir öykü var. Bob’un akıl hocası ve resim öğretmeni olan Bill Alexander emekli olacağı için işlerini Bob’a devretmek ister. Teklifi kabul eden ressam karavanı ile ülke boyu gezerek hocasının geliştirdiği ‘’ıslak üzerine ıslak’’ (wet on wet) tekniğini yayar. Yola çıkarken eşi Jane’e söylediği şeyse; bu işle bir yıl boyunca meşgul olacağı, para kazanamazsa Alaska’ya döneceğidir. Bu uzun maraton boyunca çeşitli masraflardan kurtulmak isteyen Bob, saçlarını kestirmeme kararı alarak berber masrafından da kurtulur. Daha sonra bir marka ihtiyaçlarının da doğmasıyla saçlarını kesmesi daha da imkansız hale gelir. Ross ve ortaklarının yeni çıkardıkları bir seri boya ile fırçanın üzerine Bob’un bu kabarık saçlarını basma fikri belirir. O dönem resmen Bob’la özdeşleşen bonus saç böyle doğar ve kalıcı olur.
9. Sözleri
Ressam Bob Amcanın günümüzde hayranları tarafından açılan hesapları, web sitelerini hepimiz az çok biliriz. Oralarda da esprili bir dille tekrarlanan Bob’un meşhur bir sözü vardır: “Belki şurada küçük mutlu bir ağaç vardır.” Konuşmalarından biriyle sonlandırıp onu anmış olalım:
“Fırçamızla tuvalimize dokunuyoruz. Çok kolay!.. Korkmadan dokunuyoruz… Hata diye bir şey yoktur. Sadece küçük mutlu kazalar vardır… Şuraya yaşlı bir ağaç çiziyoruz. Belki de şurada yaşayan mutlu küçük çalılıklar vardır. İşte tam şurada… Belki de çalılıkların arasında sevimli, minik sincaplar neşeyle geziniyorlar. Biraz vanday kahverengi, biraz titan beyazı alalım… Tamam…”