Hakkında kitaplar yazılan ya da bizzat kendi yaşam öykülerini kendileri yazan isimlerin, apayrı kulvarlarda olsalar da birkaç ortak noktası olsa gerek. Hemen hepsi, üretim gösterdikleri alanda bir şeyleri değiştirmiş, yenilik katmış insanlar oluyor. Müziği, edebiyatı ve sanatı; tıbbı, teknolojiyi ve bilimi değiştiren ve bugün onların buluşlarıyla ileriye giden insan evladı tüm bu mucitlere çok şey borçlu. Peki ama her şey göründüğü gibi mi? Tabiri caizse, tüm bu isimler keşiflerini gerçekleştirirken dibe batmadan ve risk almadan mı ilerledi? Sonuç odaklı tipik yaklaşımın aksine, birazdan listede göreceğiniz isimlerin büyük çoğunluğu Samuel Beckett’in şu sözünü doğruluyorlar: “Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Yine dene, yine yenil. Daha iyi yenil.” Bugün gerek ülke gerek dünyada bilinen isimler hakkındaki biyografi ve otobiyografi sizlerle!
1. Bahriye (Elfin Tataroğlu)
Siyasî tarihimizde önemli ilkleri gerçekleştiren bir kadındır Bahriye Üçok. Henüz Osmanlı zamanında, 1919’da dünyaya gelen Üçok; Türk tarihçi, akademisyen ve siyaset bilimcidir. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin ilk kadın akademisyeni ve cumhuriyet senato üyesidir. Arapça ve Farsça’ya iyi derecede hakimdir. Katıldığı söyleşi ve toplantılarda her zaman kadın hakları, laiklik ve irtica tehlikesi üzerinde durmuştur. “Bahriye” biyografisi, yine kendi gibi bir siyasetçi ve akademisyen olan Elfin Tataroğlu tarafından hazırlanmıştır. Kitabın tanıtım bülteninden: “6 Ekim 1990 günü evine gönderilen bombalı paketle hayata veda eden Doç. Dr. Bahriye Üçok’un fırtınalarla dolu yaşamı… Trabzon ve Ordu’da geçen ilk çocukluk günleri… Gençlik yıllarında aldığı opera eğitimi… Babasıyla yıllar sonra yaşadığı hüzünlü buluşma… İlahiyat Fakültesi’nde cübbe giyen ilk kadın akademisyen… Atatürk devrimlerinin, İslam’la çelişmediğini ispata adanmış bir ömür… Terör örgütlerinin hedefine otururken adım adım yaklaşan ölümün soğuk nefesi… Türk aydınlanmasının öncülerinden Doç. Dr. Bahriye Üçok’un soluk soluğa geçen yaşamına tanık olmaya hazır mısınız?”
2. Olof Palme (Henrik Berggren)
20. yüzyılın en ilgi çekici siyasî karakterlerinden biri olan Olof Palme, İsveçli başbakan olarak bilinir. Evrensel ölçekte değer gören ve tanınan Palme bir sosyal demokrattı. Küçük ülkelerin uluslararası sahada bağımsızlıklarını kazanmaları gerektiğini savunması, ABD’ye karşı Küba’ya yardım etmiş olması, sosyal hizmetleri arttırma konusunda yetkilerini sonuna kadar kullanması gibi politikaları onu halk nezdinde sevilen ve sayılan bir politikacı olarak ortaya çıkarmıştır. Ne yazık ki suikasta uğrayarak hayatını yitirse de savunduğu fikirler ve uyumlu politikası hiçbir zaman unutulmamıştır. Kitabın yazarı Henrik Berggren bir tarihçi, gazeteci ve biyografi yazarıdır ve İsveç politik kültürü üzerine yoğun olarak yazılar yazmıştır. 2010’da altı dile çevrilmiş olan Olof Palme’nin biyografisi Türkçe’ye de ne mutlu ki kazandırıldı. Kitabın arka kapağından bir alıntı: “Aristokrat bir ailede doğmuş olmasına karşın her bireye kendi benliğini geliştirme ve dilediği hayatı yaşama özgürlüğü sağlamak uğruna Sosyal Demokrat İşçi Partisi içinde siyasete atılan İsveç eski Başbakanı Olof Palme (başbakanlığı 1969-1976 ve 1982-1986), bu amaca ulaşmak için devletin müdahalesini sonuna kadar kullanmayı esas almıştır. Nitekim devlet aygıtının gücünden yararlanarak ülkesinde gelir farklılıklarının azalmasını, kadınların iş hayatına katılmasını, çocuk bakımı ve diğer sosyal hizmetlerin kapsamının artırılmasını, eğitim düzeyinin yükseltilmesini, iş yerinde demokrasinin pekiştirilmesini sağlamıştır.”
3. Steve Jobs (Walter Isaacson)
Bilgisayar dünyasının devlerinden biri ve Apple markasının kurucusu olan Steve Jobs, getirdiği dijital yeniliklerin yanı sıra hayatıyla da ilgi çeken bir isim. 2011’de kaybettiğimiz Jobs’un da katılımıyla hazırlanan kitap, bu mucidin iyi – kötü, merhametli – agresif yanlarını ortaya koyuyor. Tanıtım bülteninden: “Jobs’la iki yıldan uzun süre boyunca yapılan kırktan fazla röportajın – ayrıca yüzden fazla akrabasıyla, arkadaşıyla, hasmıyla, rakibiyle ve iş arkadaşıyla yapılan görüşmelerin – temel alındığı bu kitap, kusursuzluk tutkusuyla ve azmiyle altı endüstride (kişisel bilgisayarlar, animasyon filmler, müzik, telefonlar, tablet bilgisayarlar ve dijital yayıncılık) çığır açmış yaratıcı bir girişimcinin inişli çıkışlı hayatını ve güçlü kişiliğini anlatıyor. Jobs birlikte çalıştığı ve rakip olduğu insanlar hakkında içtenlikle ve bazen zalimce konuşuyor. Arkadaşları, düşmanları ve iş arkadaşları da aynı şekilde davranarak, onun iş hayatına yaklaşımını biçimlendiren tutkularından, takıntılarından, mükemmeliyetçiliğinden, sanatçılığından, huysuzluğundan, kontrol saplantısından ve sonuçta ortaya çıkan yaratıcı ürünlerden dobraca bahsediyorlar.”
4. Benim Adım Neymar (Michael Part)
Cristiano Ronaldo ve Messi üzerine de biyografi kitabı hazırlayan yazar bu kez de bir Neymar biyografisiyle karşımızda. Brezilyalı futbolcu Neymar’ın imkânsızlıklar içinden sıyrılıp yükseldiği yaşam öyküsünü anlatan bir kitap. 1992 doğumlu, gencecik bir futbolcu olan Neymar tam da doğduğu yıl ailesini bir trafik kazasında kaybediyor ama kendisi sağ kalıyor: “Neymar’ın yoksulluktan zirveye uzanışının öyküsü… Brezilyalı Santos Ailesi, 1992 yılında bir araba kazası geçirdi… Dört aylık bebekleri, bu kazadan sağ kurtuldu… O bebek, bugün Barselona Futbol Kulübü’nün as oyuncularından biri olan Neymar da Silva Santos Junior idi. Bu kitapta inanç ve fedakârlığın yoksulluğa nasıl üstün geldiğini, Neymar Jr’nin nasıl günümüzün en ünlü futbolcularından birine dönüştüğünü okuyacaksınız.”
5. Tesla (Nikola Tesla)
Amerikan bilimci ve mucit Nikola Tesla genellikle devrinin bilim ve teknolojisini kökünden değiştirmesi, etkilemesiyle bilinir. Radyo, kablosuz iletişim sistemi, dönen manyetik alan gibi çalışmaları bugünün elektronik ve dijital dünyasının tohumlarını atmayı başarmıştır. Arka kapaktan bir parça: “Tesla’nın yaptığı araştırmalar geleneksel algıyı yıkan, çarpıcı nitelikte çalışmalardı ve bu durum, çağdaşları tarafından anlaşılamamasına, yaptığı icatların ve getirdiği yeniliklerin değerinin o dönem fark edilememesine yol açtı. 1919’da Electrical Experimenter dergisinde altı bölüm olarak yayımlanan bu otobiyografi, Tesla’nın iç yaşantısını sunduğu gibi, bir mucidin bedeninin ve zihninin nasıl çalıştığını gösterip onun değerini anlamamızı sağlayacak.”
6. Freud – Mutluluğun Mimarı (Stefan Zweig)
Yirminci asrın karamsar münevveri, son derece üretken ve disiplinli bir yazar olan Stefan Zweig biyografik çalışmalarıyla da saygınlığını katbekat arttırmıştır. Dostoyevski, Tolstoy, Stendhal gibi devasa yazarlar hakkındaki biyografik çalışmaları kadar, psikanalizin kurucusu Sigmund Freud biyografisi de son derece nitelikli bir kitap: “Zweig, Mutluluğun Mimarı’nda, Freud’un öğrencilik yıllarından başlayarak önce bütün Avrupa’da daha sonra ise tüm dünyada geniş yankı uyandıran çalışmalarının izini sürüyor. Freud öncesi Avrupa’nın âdeta fotoğrafını çekerek ruhsal yönden ‘hasta bir Avrupa’ portresi ortaya koyuyor ve Freud’un, ‘devrim’ olarak nitelediği çalışmalarıyla bu hasta ruhların özgürleştiğini savunuyor. Zweig, Freud’un çıkış noktasına dikkat çekerken bir yandan da bu genç hekimin bilinç dışı dünya, rüyaların yorumu, psikanaliz ve cinsellikle ilgili çalışmalarının yarattığı etkiyi inceliyor. Mutluluğun Mimarı iki büyük ismi tek kitapta buluşturan ve roman tadında okunan eşsiz bir kitap…”
7. Tam Bitti Derken – Tarihe Yön Veren Geri Dönüşler (Tunahan Elmas)
Kitap, dünya ve Türkiye’den seçili 13 liderin, tam da her şeyin bitmeye yüz tuttuğu zamanda işlerin üstesinden nasıl geldiklerini aktarıyor. Atatürk, Gandi, Lenin, Hitler, Mao… Tarihe yön veren 13 ismin eylemleri, teşebbüsleri Tam Bitti Derken ile bize sunuluyor: “Dünyadan 8, Türkiye’den ise 5 liderin geri dönüş hikayesinin yer aldığı bu kitapta Elmas, dünyaca tanınan bu isimlerin kişisel hayat hikayelerinden çok, özel hayatları, dünya görüşleri ve mücadeleye karşı bakış açılarını anlatmıştır. Oldukça akıcı bir üslupla yazılan bu çalışma, tamamen tarihsel gerçekliklere bağlı kalmıştır. Kitabı okurken kendinizi sık sık farklı dünyalarda bulacaksınız. Mao’yla Büyük Yürüyüş’ün yapıldığı Çin dağlarında, Napolyon’la sürgün adası Elba’da, Türkeş’le tabutlukta, Erbakan’la 12 Eylül’ün mahkeme salonlarında, Ecevit’le Mamak’ta ve Atatürk’le Dumlupınar’da…”
8. Aşkın Kavurduğu Güneş – Zeki Müren (Radi Dikici)
Kitap; sanat güneşi, özellikle 1970 ve 80’lerin cemiyet hayatındaki en şaşaalı, görkemli isimlerinden Zeki Müren’in daha önce hiçbir yerde yayımlanmayan, sözü edilmeyen özelinden oluşuyor. Herkes kadar kinli, herkes kadar agresif ve herkes kadar duygusal, şefkatli yanlarını görebileceğiniz kitap daha önce Müzeyyen Senar’la ilgili de başarılı bir biyografi kitabı yazan Radi Dikici tarafından bize sunuluyor. Kitabın tanıtım bülteninden bir alıntı: “Bu kitapta, inatçılığı, kıskançlığı, kindarlığı, hasisliği gibi zaaflarının yanı sıra, ulaştığı yerde tek olma arzusuyla yanan ve bazen de anlaşılmaz bir gönül zenginliği sergileyip, âşık olduğu zaman onu sonuna kadar yaşayan bir insan var…”
9. Geleceği İnşa Eden Adam (Elon Musk)
Dijital dünyadaki gelişmeleri şöyle kıyısından köşesinden takip edenler dahi onun adını bilirler. Birçok alanda başarı gösterdiği ilklerinin ve mucitliğinin yanı sıra daha önemli bir şey var; Elon Musk bir girişimcidir ve tipik bir girişimci tavrı olarak riske girmekten, parasının tamamını farklı şeylere yatırmaktan hiç çekinmez: “Bir sarı sayfalar sitesi olan Zip2’nin, Dünyanın ilk çevrimiçi bankacılık sistemlerinden olan X.com’un, En büyük çevrimiçi ödeme sitelerinden biri olan PayPal’ın, İlk elektrikli spor arabayı üreten Tesla Motors’un, Güneş panelleri üreten SolarCity’nin ve Bizleri geleceğe taşıyan uzay taşımacılığı şirketi SpaceX’in arkasındaki isim olan Elon Musk aynı zamanda bir mucit, bir kâşif, bir mühendis ve bir girişimcidir. Geleceği İnşa Eden Adam’da, Elon Musk’ın başarısının sırrını keşfedecek, ayrıntılı başlıklar sayesinde bir biyografi okuyormuş gibi hissedecek ve her şeyden önemlisi, ona ‘Gerçek Dünyanın Iron Man’i’ denmesinin geçerli sebepleri olduğunu göreceksiniz.”
10. Zarafet – Audrey Hepburn’ün Hayatı (Donald Spoto)
1993’te yitip giden, dünya güzeli bir kadın olan Audrey Hepburn, Hollywood yıldızlarının en alacalı ve ilgi çekici isimlerinden biri olmuştur. Bunun yanı sıra, başlı başına bir moda tanrıçası olmayı da başaran oyuncu tüm bu şöhretinin yanı sıra sadeliği, sessizliği, iyi yürekliliği korumayı da başarmıştır. Öldükten bunca sene sonra dahi dostlarının onu bu denli özlemesi ancak onun iyi bir insan olmasıyla açıklanır. Arka kapaktan:
“‘Nasıl yaşanacağını, kenarda durup izlemeden dünyanın nasıl hem içinde hem dışında olunacağını öğrendim. Bir daha asla ama asla hayattan kaçmayacağım. Aşktan da…’ dedi Audrey.”
“Öylesine sıra dışı bir çekiciliği vardı ki, herkes ona yakın olmak isterdi. Sanki kendisiyle dünya arasına camdan bir duvar örmüştü. Onu kolayca aşamazdınız. Bu onu fazlasıyla çekici kılardı.”
Stanley Donen
11. Tepeden Tırnağa İsyan Nâzım Hikmet (Enver Aysever)
Modern Türk şiirinin öncü isimlerinden, dünya şairi Nâzım Hikmet aşkları, kavgaları, hayat gayesiyle her zaman özgün bir sanat ve fikir adamı olmuştur. Şilili büyük şair Pablo Neruda, Hikmet öldüğünde yazdığı şiirinde ondan övgüyle söz eder. Kitabın tanıtım bülteninden: “İstanbul’da bir ceviz ağacıdır o, Gülhane Parkı’nı kendine mesken edinmiş, bin yıllar boyu orada kök salmış. Elleri vardır milyonlarca, uzanır insanlara, insanlığa dallarıyla. Bir hasretlik türküsüdür, bir sokak lambasının solgun ışığında bekler durur sevgiliyi; birdenbire kalkar, köpürür. Çığlık olur göğünde hışırtısı yapraklarının… İstanbul’un… Baharları ilk önce o çiçeklenir, yüzünü döner güneşe, güz gelince hüzünle yavaştan döker altın rengi yapraklarını, bir halı serer üşüyen çıplak ayaklı çocuklara…”
12. Büyük İskender (Jona Lendering)
İ.Ö 336 – 332 yılları arasında Makedonya’nın kralı ve en büyük imparatoru olan Büyük İskender tarihin görüp görebileceği en dahi askerî liderlerden biri olmuştur. Stratejik zekası ve kararlılığı Pers İmparatorluğu’nu mağlup etmiş, 33 yaşında öldüğünde ardında koca bir imparatorluk ve fetih politikaları bırakmıştı. Arka kapak yazısından: “Makedonya, Yunanistan ve Pers İmparatorluğu, dünya tarihinin en gizemli coğrafyalarına ev sahipliği yapmıştır. Bu üç imparatorluktan ilki, İskender’in veliahd olarak dünyaya geldiği Makedonya’dır. Yunanistan’a İskender’in babası Philippos hükmetmiştir. Dünya savaş tarihinin en korkutucu ordusuna sahip Persleri ise İskender fethetmiştir. İskender, 11 Haziran 323 tarihinde Babil’de öldüğünde sadece 33 yaşındaydı. Ardında bıraktığı imparatorluk Nil Nehri’nden Himalaya’ya, Balkanlar’dan Hint Okyanusu kadar uzanıyordu. Ancak devlet yönetimindeki bazı tutumları, imparatorluğunda sonradan çok ciddi bir değişim ve dönüşüm yaratmıştır. İnsanlığı Yunanlar ve barbarlar olarak sınıflandırması, Persleri hem seçkin ağır süvari birliği Hetairoi’ye hem de Avrupalı ordusuna dâhil etmeyi düşünmesi, onları yüksek mevkilere atayarak imparatorluk yönetiminde söz sahibi olmalarını sağlaması imparatorluk felsefesinin neredeyse yeniden kurulmasına sebep olmuştur.”
13. Pablo Escobar Benim Babam (Juan Pablo Escobar)
Kolombiyalı uyuşturucu kaçakçısı olan Pablo Escobar, oğlu tarafından hazırlanan bu kitapla hem anılıyor hem de tanıtılıyor. Oğul Escobar’ın söyledikleri kitap hakkında da, babası hakkında da oldukça aydınlatıcı bilgiler içeriyor: “Benim doğduğum günden, onun öldüğü güne kadar babam benim arkadaşım, rehberim, öğretmenim ve güvenilir akıl hocamdı. Hâlâ hayattayken, ona gerçek hikayesini yazması için zaman zaman yalvardım, ancak o bunu reddetti: ‘Grégory,’ derdi, ‘Tarihi yazabilmek için önce onu bitirmen gerek’. Bu kitap kimseyi suçlamıyor. Bu kitap mutlak bir gerçek de değildir. Bu, babamın hayatına yakınlaşabilmek için bir araştırma, bir girişimdir. Bu, kişisel, özel bir incelemedir. Tüm erdemlerinin yanı sıra tüm hatalarıyla bir adamın yeniden keşfidir. Bu kitaptaki anekdotların çoğu, yaşamının son yılında, ateşin başında hep beraber toplandığımız uzun ve soğuk geceler boyu bana anlattıklarıdır. Diğerleriyse, düşmanlarının hepimizi öldürmeye çok yaklaştıklarının anlaşıldığı zaman bana yazılı olarak bıraktıklarıdır.”
14. Metallica – Metalin Şeytanları (Joel Mciver)
Heavy metalin lanetlileri olarak bilinen, rock müziğin evre atlaması ve gelişim göstermesinde başat bir role sahip olan Metallica zamana karşı direnmeyi bilmiş devasa bir grup. Ayrıca biliriz ki o rock and roll dönemler tüm rock aleminin de çılgınca yaşadığı bir dönem olmuştur. Kitap o ilk deli dolu günlerden şöhreti kazandıkları günlere kadar geliyor: “Metallica, Metalin Şeytanları, grubun bedava bira karşılığı köhne barlarda çaldıkları zamanlardan; özel jetleriyle gittikleri, dünyanın en büyük stadyumlarında konser verdikleri günlere kadar, yaşamlarındaki iniş ve çıkışları, çalışma disiplinini, metal aşklarını, dostluklarını ve sürtüşmelerini anlatıyor. Ünlü gazeteci McIver’ın, yayınlandığında büyük ses getiren kitabı, Türk müzikseverlerle buluşuyor!”
15. Beethoven (Aydın Büke)
Müzisyen ve bir yazar olan Aydın Büke daha önce Chopin ve Mozart üzerine de biyografi hazırlamış ve bunda oldukça muvaffak olmuştu. Sıra bir diğer büyük dehaya, Beethoven’a gelmiş görünüyor. Sanatkârın dönemindeki siyaseti anlamak açısından da okunabilecek olan kitabın arka yazısından bir not: “Daha önce yayımladığımız Mozart ve Chopin biyografileri büyük ilgi gören Aydın Büke, yine olağanüstü bir çalışmayla okur karşısında. Beethoven, Müziğin Dönüm Noktası, ünlü besteciyi bir romancı titizliğiyle anlatıyor. Kitapta yalnızca Beethoven’ın değil, ailesinin, dönemin ünlü siyaset adamlarının, prenseslerinin portreleri de ustalıkla çiziliyor. Dünyayı yerinden oynatmış, müziğin akışını değiştirmiş dâhinin yaşamını, Aydın Büke’nin kılı kırk yaran kaleminden okuyacaksınız.”