Bisiklet… Diğer bir deyişle velespit… Ulaşım için kullanılmasının yanı sıra hem bir spor aracı hem de eğlence kaynağı… Yılda 110 milyondan fazla bisiklet üretiliyor. Trafiğe ve hava kirliliğine çözüm olması bakımından her geçen gün daha fazla benimsenip tercih ediliyor. Bisiklet gezintileri, tabiatın güzelliklerini sindirerek doyasıya yaşama olanağı sağlıyor. Gittikçe telaşlı ve aceleci olan çağımızda bisiklet, özgürlük ve iç huzur demek…
1. Bisiklet hikayeleri…
Tarihçesi, modern bisikletin doğuşu, bisiklet yarışları, Türkiye’nin ve dünyanın en pedallanası parkurları, bisiklete binmeyi gerektirecek en geçerli nedenler, en ilginç bisiklet tasarımları gibi konuların yanında bisiklet aynı zamanda yol hikayelerine, aşk hikayelerine, filmlere konu oluyor. Sadece 5 değil, 105 yaşında da bisiklet kullanılabileceğini gösteren rekor denemeleri dahi mevcut.
2. Özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bisiklet kullanımı giderek daha da yaygınlaşıyor
Çin, Hollanda, Danimarka, Almanya, Fransa, İsveç, İngiltere, bisikletin dünyada en çok kullanıldığı ülkelerin başında geliyor. Vitesli, vitessiz, BMX, dağ bisikleti, şehir bisikleti, tur bisikleti, yol bisikleti, çift kişi tarafından kullanılan tandem, yatay bisiklet, tek tekerli unisiklet, elektrikle çalışan bisiklet gibi pek çok türü var. Arabaların yaktığı fosil yakıtların aksine doğa dostu olan bisiklet, trafiğin sıkışık olduğu yerlerde diğer motorlu araçların arasından kolayca sıyrılarak ilerleyebilmesi, hiçbirinin kolayca giremeyeceği yerlere girip çıkabilmesi sayesinde en kullanışlı taşıt. Üstelik az yer tutuyor, bakımı kolay ve nispeten ucuz. Hem kendi ağırlığının 10 katını taşıyabiliyor hem de bunu yaparken yürümekle eşdeğer enerji sarfedilmesi yeterli. Bisiklet alırken sağlık, sürüş keyfi, güvenlik gibi konuların önemli olduğunu ve hangi tür özelliklere sahip bisikletin size ugun olduğuna karar verip, aksesuarlar ve giysiler için bir bütçe ayırmak gerekiyor. Bisiklet almasına ramak kalanlar için hazırladığımız rehber niteliğindeki bir başka listeye de bu vesileyle göz atmak isteyebilirsiniz.
3. Süreç içerisinde farklı kişilerce geliştirilen “velocipede”…
Tek bir mucit tarafından icat edilmemiş olan bisiklet, zaman içerisindeki pek çok farklı çabanın bir sonucu olarak bugünkü şekline kavuştu. 1790’larda ilk kez Fransa’da ortaya çıkan “celerifere” adında iki tekerlekli, pedalsız ve ayaklarla yerden güç alarak hareket eden aracın daha sonra geliştirilmesinden sorumlu ilk kişi Alman baron Karl von Drais de Sauerbrun. Drais, 1817’de bir de sabit gidon taktığı aracı, 14 km boyunca kullandı ve 1818’de Paris’te sergileyerek patentini aldı. “Draisienne” adıyla çeşitli ülkelere yayılan aracı, Londralı Denis Johnson biraz daha geliştirdi ve “yaya at arabası” adıyla piyasaya sürdü. Daha çok “hobi atı” adıyla ünlenen aracı, karikatüristler “züppe atı” olarak tanımlıyor ve sürücüleriyle alay ediyorlardı. Sonrasında ise yine bir Fransız, seleyi ve hareketli gidonu icat etti. Pierre ve Ernest Michaux adındaki bir baba-oğul ise, bu Fransız “draisienne”in ön tekerlek göbeğine pedal taktı. İşte bu olay, gerçek bisikletin doğuşu oldu. Böylece onu sürerken insan enerjisinden düzgün biçimde yararlanmak mümkün oluyordu. Michaux’larin “velo” adını verdikleri taşıt, “velocipede” adıyla Avrupa’da yayılmaya başladı.
4. Modern bisikletin doğuşu
Tabii ilk bisikletler, hızın ön tekerlekten geldiği düşünülerek, tıpkı siyah-beyaz sessiz filmlerdeki gibi ön tekerleği kocaman, arka tekerleği minicik yapılıyordu. Bu yüzden de ancak uzun boylu ve uzun bacaklı insanlar bisiklete binebiliyordu. Önce ayna dişlisi ve ruble keşfedildi ve iki tekerleğin ortasına konularak zincirle birbirine bağlandı. 1888’de John Boyd Dunlop, içi hava dolu lastikleri geliştirdi ve bisiklet günümüzdeki formunu aldı. 1900’lerin başında fabrikaların artması ve seri üretimin hızlanmasıyla maliyetlerde yaşanan düşüş, bisikletin geniş kitlelere ulaşmasını sağladı. Özellikle Belçika, Fransa, İngiltere, İtalya ve İspanya’daki bisiklet fabrikaları, bisikletin bu ülkelerde yaygınlaşmasını ve bisiklet sporunun gelişmesini teşvik etti.
5. Bisiklet yarışlarının geçmişi, FİFA’dan eski…
İlk bisiklet yarışı, 1868’de Paris’te, 1200 m’lik bir yarış olarak düzenlendi. Henüz ayna dişlisi ve ruble yokken düzenlenen yarışı, James Moore adında bir İngiliz, demir tekerlekli ağaçtan yapılmış bir bisikletle kazandı. İlk büyük yarış ise 1892’de Belçika’nın bisiklet dünyasına armağanı Liege-Bastogne-Liege’de yapıldı. Paris’in kuzeyinden başlayıp, Belçika sınırında sona eren Paris-Roubaix ise ilk kez 1896’da düzenlendi. Bisiklet sporunun en prestijli yarışlarından biri olan ünlü Fransa Turu (Tour de France) ilk olarak 1903’te bugünün L’Equipe, zamanın L’Auto gazetesinin tirajını artırmak için düzenlenmişti. İtalya Turu (Giro d’Italia) 1909, İspanya Turu (La Vuelta) 1935’te doğdu. Londra’da düzenlenen 1908 Yaz Olimpiyatları’nda futbolun ilk kez resmi bir yarışma olarak kabul edildiği ve FIFA Dünya Kupası’nın dahi başlangıç tarihinin 1930 olduğu düşünülürse, bisiklet yarışlarının ne kadar eskiye uzandığı ortaya çıkıyor.
6. Türkiye’de en beğenilen bisiklet parkurları
Önereceğimiz ilk üç parkur Bolu civarında. Tamamı orman içinden geçen, ilkbahar ve sonbahar aylarında renk cümbüşüne dönen 76 km’lik bir güzergah olan Düzce-Yedigöller-Bolu; Türkiye’nin en güzel parkurlarından biri. Doğanın tadını doyasıya çıkaracağınız bir başka parkur ise Bolu-Mudurnu-Abant. 66 km’lik güzergahın sonunda ulaşacağınız doğa harikası Abant Gölü’nde kamp yapabilirsiniz. Yenice Ormanları, üzerinizde kolay kolay unutamayacağınız izler bırakacak 69 km süren bir rota. Orman dokusu sonbaharda rengarenk. Rotayı 35 km daha uzatabilir Bolu’nun Mengen ilçesi yakınlarındaki Bürnük Göleti’nden Yenice Ormanları’na giriş yapabilirsiniz. Daha ayrıntılı bir liste için sizi şuraya alalım.
7. Bisiklet rotamız kısa ama zor olsun diyorsanız…
Çamlıhemşin-Ayder-Palovit güzergahı önerilir. Olağanüstü güzellikteki bir rota olan Kaçkar silsilesini içine alan bu zor parkur, 91 km. Elevit, Tirovit, Palovit ve Amlakit yaylalarından geçilip tekrar Çamlıhemşin’e ulaşılıyor. Antalya’da bulunan Geyikbayırı-Çağlarca-Trabenna Antik Kenti güzergahında ise bisikletle çıkılan maksimum yükseklik 820 metre olmasına karşın 65 km’lik son derece zor bir parkur. Assos (Behramkale)-Kaz Dağları güzergahı ise hem kısa hem orta düzeyde zorluk derecesine sahip bir başka rota. Antik kent surları içindeki Behramkale köyünden başlayan 87 km’lik rota, Kaz Dağları eteklerinde son buluyor. Avanos, Çavuşin, Göreme, Uçhisar, Ortahisar, Ürgüp, Mustafapaşa güzergahında bölgenin önemli alanlarını görebileceğiniz 43 km’lik Kapadokya rotası ise hem kısa hem kolay bir parkur.
8. Daha uzun bisiklet rotaları arzulayanlar için…
Doğanın sonsuz dinginliği, Karadeniz’in ıssız sahilleri eşliğinde pedal çevrilebilecek 206 km’lik Şile-Ağva-Karadeniz Ereğlisi hoş bir yolculuk. Kondisyona göre iki veya üç günlük bir etkinlik olarak önerilebilir. Bir başka uzun rota ise Ege sahillerini kapsıyor. Bodrum’dan Knidos’a kadar Gökova Körfezi’nin eşsiz manzaralarına ve antik kentlere şahitlik edeceğiniz 295 km’lik Gökova Körfezi rotasındaki pek çok sahilde üç-dört günlük kamp yapmak mümkün. Çok uzun ve zor parkurları gözünüze kestiremiyorsanız; Beldibi-Kemer-Phaselis güzergahı tam size göre! Phaselis, Antalya’nın en güzel koylarından biri ve aynı zamanda bir antik kente ev sahipliği yapıyor. En fazla iki günde tamamlayabileceğiniz toplamda 115 km’lik kolay bir parkur.
9. Dünya’nın en güzel ve ilginç bisiklet rotaları
Dünyanın en güzel manzaralarına sahip, sürüş keyfi yüksek rotaların başında İtalya’nın güneyinde bulunan Salento-Puglia geliyor. Kusursuz güney sahillerine yerleşmiş tarihi şehirlerin yol boyunca manzaranız olduğu rotada her gün ortalama 30 km yol yapılıyor ve rota altı günde tamamlanabiliyor. “Slow -moving” yani yavaş hareket mottosuyla yola çıkan Salento Bici Tour adlı bisiklet grubuna katıldığınız taktirde acele etmeden, Salento Bölgesi’ni doya doya keşfedebiliyorsunuz. Kanada’daki La Route Verte ise, 4 bin km uzunluğunda, özenle seçilen kırsal bölgeler üzerinde oluşturulmuş bir rota. Her biri muhteşem manzaralara sahip sekiz farklı rotası bulunan parkurlar boyunca St. Lawrence Nehri’nden Laurentides Dağları’na kadar nefes kesen manzaralara hazırlıklı olun! Bilinen en büyük bisiklet parkuru olan La Route Verte’de, her seviyedeki bisikletçiye uygun koşullar mevcut.
10. Avrupa’daki klasik rotalar…
Fransa’nın bahçesi olarak adlandırılan Loire Vadisi, nehrin kenarına yerleştirilmiş muhteşem şatoları ve bisiklet yollarıyla klasik hale gelmiş bir rota. Farklı lezzetler, bol manzara, görkemli şatolar ve kral mezarlıkları bulacağınız bu güzergahta çevirdiğiniz her pedalla büyülü bir atmosfere taşınıyorsunuz. Avusturya’daki Donauradweg-Passau arasında Tuna Nehri boyunca uzanan bisiklet yolu, dünyanın en çok sevilen bisiklet rotalarından…Tuna Nehri’nin eşlik edeceği bu yol oldukça uzun fakat kesinlikle güvenli. Birçok kişi gibi arkanızda bagajınızı taşıyabilirsiniz çünkü burada tırmanma gibi bir derdiniz yok. Bu yol sonunda Viyana’ya varıp, tatilinizi çok başka bir boyuta da taşıyabilirsiniz. Galler’de Snowdonia National Park içinde bulunan ve dünyanın en eski bisiklet parkurlarından birine ev sahipliği yapan ve başka pek çok sporun yapılabileceği katmanlı bir hizmet anlayışı olan Dragon’s Back, bölgenin bir numaralı turizm kaynağı. İsteyene dağ bisikleti, isteyene trekking, isteyene ise koşu alanları sağlayan rotada olağanüstü güzel manzaralar eşliğinde bisiklet sürebilirsiniz.
11. Farklı kıtaların yabanıl doğalarında daha zor parkurlar…
İskoçya’nın kuzeyinde bulunan Torridon bölgesi ise hem ferah doğası hem de zorlayıcı dağ parkurlarıyla aksiyon ve huzuru aynı anda yaşatıyor. Küçük ahşap köprüler ve ufak patikaların ardından başlayan zorlu yollara eşlik eden eşsiz manzara, dağ bisikleti tutkunlarının vazgeçilmezi. Kesinlikle ilginç olan bir başka rota, Ürdün’deki Ölüdeniz yolu. Çünkü burası tüm karaların en alçak noktası. Yani -400 metrede pedal çevirdiğinizi düşünün. Ölüdeniz kıyısında görülmeye değer manzaraların eşlik ettiği rota üzerinde Al Karak Kalesi ve Petra Antik Kenti de dahil olmak üzere Ürdün’ün önemli tarihi yerleri bulunuyor. Şili’de Puerto Montt’tan başlayan Ruta Austral, güneyde Caleta Yungay’dan Patagonya’nın kuzeyi Villa O’Higgins’e uzanıyor. Birçok feribot transferi ile izleyeceğiniz 1300 km’lik rotada Queulat ve Cerro Castillo ulusal parkları dahil sayısız güzel manzara mevcut. Hem spor, hem manzara hem plajları içine alan farklı ve hayranlık uyandırıcı bir bisiklet rotasını kombinliyor Vietnam. 1200 km uzunluğundaki Hanoi-Ho Chi Minh City rotası sizi ülkenin en büyük iki şehrinden, tarihsel dokularından, Hai Van Pass gibi zorlayıcı parkurlardan geçirip kumlu sahillere uzanan bir yolculuğa götürüyor. 2002’de Kış Olimpiyatları’na da ev sahipliği yapan ABD’nin Utah eyaletindeki Park City, 2100 metre yükseklikte Vahşi Rocky dağlarının eteklerinde doğal yollarla oluşan parkurlarıyla dağ bisikleti tutkunlarının bir numaralı rotası.
BONUS 1: Bisiklet Nedir?
“Eşitliktir: Bazen o sizi taşır, bazen siz onu.
Özgürlüktür: Ferman padişahın, dağlar bizimdir.
Kardeşliktir: Bir ağaç gibi tek ve hür öte yandan.
Tevazudur: Estağfurullah beri yandan.
Çocukluktur: Hayatla izdivacın balayı günlerinden.
Aylaklıktır: Akreple yelkovana nispet.
Sükûnettir: Ne der filozof: ‘Gürültü zekâyla ters orantılıdır.’
İdraktir: Hepimiz Gogol’ün Paltosu’ndan çıktık.
Rüyadır: Üç yaşında başlar, hayat boyu sürer.
Hayal gücüdür: Durduğunda devrilir.
Dengedir: Statükoyla alakasız.”
1990’ların ortasından beri yoluna “bağımsız bir çizer-yazar” olarak devam eden Aydan Çelik’in çizdiği, yazdığı ve bisiklet üstünde çocukluğunu aradığı “Bi Tur Versene” albüm kitabındaki Bisiklet Manifestosu’ndan… Aynı zamanda göz dolduran bir bisiklet tasarımcısı olan Aydan Çelik; “Bisikletin selesine oturan her canlı, vuslata ermiş aşık misali kör olur. Ve dünyayı olduğu gibi değil; olmasını istediği gibi görür” diyor.
BONUS 2: Küçük Şeylerin Hikayesi Bisiklet
https://www.youtube.com/watch?v=xF_WG7K98Aw
BONUS 3: Bisiklet Şehri
Gökhan Kutluer, Burçak Erbil, Perran Yalçın Yavru, Gürsel Akay, Bisiklet Gezgini oluşumunun hikayesi, Başak Bulut, Heino Göbel bisikletle iç içe geçmiş yaşamlarını hem anlatıyor hem de paylaşıyorlar.
BONUS 4: 1,5 Metre/ Bisikletlinin Trafikte Yaşam Hakkı Belgeseli
Bisiklet, motorlu araçlar gibi, kullanımı trafik kanunlarıyla düzenlenen bir ulaşım aracıdır. Uluslararası standartlara göre, motorlu araçlar yolda seyir sırasında bisikletliyi geçerken belirli bir mesafeyi korumalıdır; ki bu mesafe 1,5 metredir.
BONUS 5: İnanmak için Görmeniz Gereken Çılgın Bisikletler
Kaynaklar: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18