Geçtiğimiz yılın şubat ayı, yakın tarihin en dikkat çeken ve endişe verici olaylarından birinin başlangıç tarihiydi. Avrupa, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez büyük bir işgal ile karşılaşmıştı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 200 bine yakın askerle Kiev yönetimini devirmeyi planlıyor, başkenti ele geçirerek dünya siyasi tarihinde, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük kırılmayı yaratmayı amaçlıyordu. Ancak Ukrayna-Rusya Savaşı, Putin’in hayal ettiği şekilde ilerlememiş gibi görünüyor. Peki, Rusya şimdiye kadar neler kazandı neler kaybetti, Avrupa’nın ortasında kanlı bir savaşı göze alan Putin, ne istiyor? Detaylara birlikte bakalım.
Ukrayna-Rusya Savaşı tam bir yıl önce, tüm dünyanın şaşkın bakışları altında başladı
Zaman zaman bölgedeki sıcak çatışmalar, dünyadaki en önemli gündem maddesi haline geldi. Bazı dönemlerde ise Avrupa’nın göbeğinde devam eden savaş, unutuldu. Unutulan çatışmalar, nükleer savaş tehlikesiyle kendisini hatırlattı. Peki aradan geçen bir yılda neler yaşandı? Savaşın mimarı Putin başarılı olabildi mi?
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna-Rusya Savaşı için hiçbir zaman “savaş” ifadesini kullanmadı
Oysa Avrupa’da uzun zamandır benzerine rastlanmamış bir işgal yaşanıyordu. İşgal nedeniyle binlerce sivil ve askeri personel hayatını kaybetti, 13 milyondan fazla insan yer değiştirmek zorunda kaldı. Yine de Avrupa’daki bu trajedi, Rusya Devlet Başkanı tarafından hiçbir zaman “savaş” olarak isimlendirilmedi. Putin, işgalin ilk gününden bu yana, yaşanan olayları “özel bir askeri operasyon” olarak tanımlıyor. Peki, Putin’in “askeri operasyonun” amacı neydi?
Putin, işgalin gerekçesini “Ukrayna’yı askerlerden ve Nazilerden arındırmak” şeklinde açıklamıştı
Bununla birlikte Rusya Devlet Başkanı, Ukrayna’yı “zorbalık ve soykırımla” suçluyor, bölgedeki insanları bu soykırımdan korumak istediklerini, yine de ülkeyi zorla işgal etmek istemediklerini ifade ediyordu. Ancak Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik Nazizm ve soykırım iddiaları hiçbir zaman kanıtlanamadı.
Vladimir Putin’in asıl hedefi, NATO’nun Ukrayna topraklarında tutunmasını önlemekti
Aynı zamanda, Ukrayna’nın tarafsız statüsünü temin etmek gibi bir isteği de vardı. Ancak her ne kadar yüksek sesle dile getirmese de, Putin’in öncelikli hedeflerinden biri de, Kiev hükümetini devirmekti. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Putin’in bu niyetini “Düşman beni bir numaralı hedef olarak belirledi. Ailem iki numaralı hedef.” sözleriyle ilan etmişti.
Putin, sık sık Ruslar ile Ukraynalıların tek bir halk olduğunu dile getiriyor, Ukrayna’nın tarihsel olarak Rusya’ya ait olduğu savını tekrarlıyordu
İşte bütün bunlar, 2014 yılında başlayan Ukrayna-Rusya gerginliğinin, Ukrayna-Rusya Savaşı’na dönüşmesine neden oldu. Putin, 200 bine yakın Rus askerine, “özel bir operasyon” için talimat verdi ve işgal başladı. Rusya Devlet Başkanı, başkent Kiev’in birkaç gün içerisinde düşeceğini, savaşın kolaylıkla kazanılabileceğini düşünüyordu. Ne var ki savaşın kendisi, haritalar üzerindeki savaş planlarından çok daha farklı bir şekilde gelişti.
Vladimir Putin, savaş planlarını nasıl değiştirdi?
Aslında, Putin’in savaş planları, işgalin birinci ayında değişti. Kiev ve Çernihiv’de geri çekilmeye zorlanan Rus birlikleri, Putin’in hedef küçültmesine neden oldu. Böylece Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etme hedefi, yerini Luhansk ve Donetsk’in doğusundaki iki sanayi bölgesine atıfta bulunarak “Donbas’ın kurtarılmasına” bıraktı.
Bunun yanı sıra Rus birlikleri, savaş sahasının kuzey ve güney bölgelerinde de istediği ilerlemeyi gerçekleştiremedi. Savaş meydanındaki bu durum, Rusya’nın esas savaş planından giderek uzaklaşmasına sebep oldu. Ukrayna’nın dört eyaletini ilhak etmeye zorlanan Rusya, doğuda Luhansk ve Donetsk ile güneyde Herson ve Zaporijya eyaletlerini işgal ettiyse de bu bölgelerde mutlak bir hâkimiyet sağlayamadı.
Sahadaki başarısızlık, Rusya’da İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez seferberlik ilan edilmesine neden oldu
Vladimir Putin tarafından ilan edilen “kısmi seferberlik” 300 bin yedek askerle sınırlandırıldı. Seferberlik ilanı, Rusya’nın savaştaki başarısızlığının göstergelerinden biri olarak değerlendirildi. Kısacası Putin bugün, savaşın başında hayal ettiğinden çok daha farklı bir geçeklikle karşı karşıya.
Batı destekli Ukrayna, Putin’in birkaç gün içerisinde başkenti işgal amacını bertaraf etmeyi ve işgali uzun ve yorucu bir savaşa dönüştürmeyi başardı. Bununla birlikte savaştan önce düşük de olsa ihtimal dâhilinde olan, Ukrayna’nın tarafsız kalma durumu da tamamıyla ortadan kalktı. Peki, pek çok açıdan dünyanın en güçlü devletlerinden biri olarak gösterilen Rusya, savaşın başlangıcından bu yana geçen bir yılda neler kazandı?
Rusya’nın en büyük başarısı, 2014 yılında ilhak ettiği Kırım ile bir bağlantı kurmak oldu
Putin, Mariupol ve Melitopol şehirlerinin de içerisinde bulunduğu bölgeye bir kara yolu köprüsünün kurulmasını “Rusya için önemli bir sonuç” şeklinde niteledi. Kerç Boğazı’nın içerisindeki Azak Denizi’nin “Rusya’nın iç denizi haline geldiğini” ilan eden Putin, Rus Çarı Büyük Petro’nun bile bunu başaramadığını dile getirdi.
Gerçekten de, Rusya’nın Kırım’ın kontrolünü büyük oranda ele geçirmesi, geride kalan bir yıllık zaman zarfında elde edebildiği az sayıdaki önemli kazanımdan biriydi.
Rusya, savaş boyunca ancak birkaç dikkate değer başarı kazandı. Buna karşın Rus kuvvetleri, savaş sahasında pek çok defa bozguna uğradı
Örneğin geçtiğimiz Kasım ayında 30 bin kişilik Rus birliği Dnipro Nehri boyunca geri çekilmek zorunda kaldı. Bu geri çekilme Ukrayna-Rusya Savaşı söz konusu olduğunda ortaya çıkan en büyük stratejik başarısızlıklardan biriydi. Rusya’nın bir başka başarısızlık örneği ise, yeni yılda Ukrayna tarafından düzenlenen füze saldırılarında ortaya çıktı. Makiivka şehrine düzenlenen saldırılarda çok sayıda Rus askeri hayatını kaybetti.
Bu olay, Rusya cephesi için ciddi bir istihbarat hatası olarak değerlendirildi. Bunun yanı sıra Rusya, savaşın başında hâkimiyet kurduğu pek çok şehirdeki üstünlüğünü de kaybetmiş durumda. Ancak savaş ve Rusya’nın Ukrayna içlerine ilerleme planı devam ediyor.
Uzmanlar, kayıplarını telafi etmek isteyen Putin’in önümüzdeki süreçte nükleer silah kullanmaktan çekinmeyeceğin ifade ediyor
Uzmanlara göre Putin, gerekli görürse seferberliği ve savaşı uzatabilir. Üstelik kendisini korumak ve işgal ettiği Ukrayna topraklarına daha uzun süre tutunabilmek için nükleer silaha başvurabilir. Putin’in “Elimizdeki tüm silah sistemlerini mutlaka kullanacağız. Bu bir blöf değil.” sözleri de, gelecekteki bir nükleer savaş tehdidine işaret ediyor.
Çünkü pek çok uzmana göre Rusya Devlet Başkanı, yalnızca savaş alanında değil, siyaset meydanın da kaybetmiş durumda. Putin’in Rusya dışındaki popülaritesini büyük oranda kaybettiği ifade ediliyor. Rus liderin ülke dışına yaptığı ziyaretlerin son dönemde dikkat çekici bir şekilde azalması da bu duruma işaret ediyor. Kısacası, Ukrayna-Rusya Savaşı devam ediyor ancak Putin’in arzu ettiği doğrultuda değil.
Kaynak: 1