1960’ların başından beri, mimar Frank Gehry sayesinde, mimarlıkta resmen yeni bir çağ açıldı diyebiliriz. Gehry aslında ilk olarak mobilya işine girse de, yeterli parayı biriktirince mimarlığa başlamış. İyi ki de başlamış ve bize gezip görülecek, hepimizi kendine hayran bırakacak binalar inşa etmiş. Bu binaların neler olduğunu bilmiyorsanız, öğrenmek için aşağı kaydırın!
1. Pop Kültür Müzesi, Seattle, Washington
Bu yapı sanki Seattle’ın güneşi altında eriyormuş gibi görünüyor. Ama aslında alakası yok! Dışı metal kaplı bina, müzikten ve müziğin insanlara verdiği enerjiden esinlenerek yapılmış.
2. Stata Merkezi, Cambridge, Massachusetts
Aslında binanın tam adı “Ray ve Maria Stata Bilgisayar, Bilgi ve Zeka Bilimleri Merkezi”.
3. Marqués De Riscal Otel, Elciego, İspanya
Gehry bu seferde şarabıyla ünlü bir İspanyol kasabasına bu lüks oteli uygun görmüş!
4. Lou Ruvo Merkezi, Las Vegas, Nevada
Burası ne bir müze ne de bir konser salonu. Burası bir beyin sağlığı merkezi ve tam adı “Lou Ruvo Beyin Sağlığı Merkezi”. Adını babasını Alzheimer hastalığından kaybeden iş adamı Lou Ruvo’dan alan merkez 2010 yılında inşa edilmiş.
5. Walt Disney Konser Salonu, Los Angeles, Kaliforniya
Bu konser salonunun tamamlanması tam tamına 15 yıl sürdü. Ama neyse ki bu kadar emek karşılıksız kalmadı ve çabalar karşılığını aldı. Bina şu an modern mimarisi sayesinde şehrin vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Gehry bu binayı inşa ederken rüzgardan ilham aldığını da açıkladı. Binanın hareket ediyormuş gibi görünmesinin sebebi bu!
6. Vitra Tasarım Müzesi, Weil Am Rhein, Almanya
Gehry’nin ilk “köşesiz” projesi bu bina. Ayrıca Avrupa’da yaptığı ilk nefes kesici bina da bu. Mobilya ve iç dizaynla ilgili malzemeler sergileyen müzenin kendisi içerisindekilerden daha çok ilgi çekiyor!
7. Fred ve Ginger, Prag, Çek Cumhuriyeti
Frank Gehry’nin en çok konuşulan yapılarından birisi bu. Çünkü ‘dans eden’ yapılar inşa etmek ve etraftaki klasik görünüme aykırı olmak herkesin cesaret edebileceği bir şey değil!
8. Guggenheim Bilbao, Bilbao, İspanya
Başlı başına bir sanat eseri olan bina, aynı zamanda modern ve çağdaş sanat müzesi. Son on yılda, sayısız uzman tarafından, mimarlığın en önemli eserlerinden biri olarak adlandırılan bu binanın eşsiz olmasının bir çok nedeni var. İlk olarak Bilbao’ya bir sürü turist çekmesini söyleyebiliriz. Böylece ekonomiye, sadece 12 ayda, 160 milyon dolar katkıda bulundu. Yani kısacası bu bina Bilbao şehrinin yeniden doğmasına yardım etti denebilir!
9. Dr. Chau Chak Kanat Binası, Sidney, Avustralya
2015 yılında, bu projenin bitirilmesiyle birlikte, Gehry’nin “sanat eserleri” toplam yedi kıtaya yayılmış oldu. Sdney’de bir üniversite için tasarladığı bu bina, yaklaşık 320.000 özel tasarlanmış tuğlayla yapılmış.
10. Biomuseo, Panama Şehri, Panama
Gehry’nin Latin Amerika’daki ilk projesi olan bu bina, bir ekoloji müzesi. Yetkililer bu binanın Gehry tarafından yapılmasını özellikle istediler çünkü bir “Bilbao Etkisi” yaratacağına ve böylece şehre bir çok turist gelmesini sağlayacağına inanıyorlardı. Bu parlak renkler, Panama’nın zengin doğasını temsil etmek için Gehry tarafından özellikle tercih edilmiş.
11. Ontario Sanat Galerisi, Toronto, Kanada
2008 yılı, Frank Gehry için özel bir yıl diyebiliriz. Çünkü, kendi doğup büyüdüğü şehirdeki sanat galerisini genişletme ve restore etme görevi ona verildi ve o da bu görevi layığıyla yerine getirdi!
12. Louis Vuitton Vakfı, Paris, Fransa
Bu yapıyı inşa edebilmek için Gehry 3.600 adet cam panel ve 19.000 adet beton panel kullanmış!
13. Marta Herford, Herford, Almanya
Frank Gehry dokunuşuyla bir tekstil fabrikasından modern sanat müzesine çevrilmiş bir bina! Artık kilden yapılmış gibi görünen bir sanat müzesi.
14. “The Fish” (Balık), Barselona, İspanya
Evet doğru görüyorsunuz. Bu devasa bir balık gibi görünen bir yapı. Metal plakalar kullanılarak yapılan heykel, nemli bir balığın pulları gibi güneş ışınlarını yansıtarak daha gerçekçi ve “canlı” görünüyor.
15. Weisman Sanat Müzesi, Minnesota, Minneapolis
Soyut bir sanat eseri düşünün, ama bir tuval üzerinde değil, bir binanın ta kendisi olsun bu sanat eseri. İşte Frank Gehry’nin Minnesota Üniversitesi için yaptığı bina tam olarak bu tanıma uyuyor. Ve sizi şaşırtacak bir bilgi daha verelim, Gehry bu binayı daha mimarlık alanında bilgisayarlar bile kullanılmıyorken tasarlayıp inşa etmiştir!
16. Dürbün Binası, Los Angeles, Kaliforniya
Adının nereden geldiğini açıklamamıza gerek yok herhalde değil mi?
17. Iac Binası, New York, Amerika
Frank Gehry’nin yaptığı diğer binalardan farklı bir bina olmasının sebebi binada hiç parlayan metal olmaması. New York’un ortasında bir buz dağı gibi durması için tasarlandığı söylentiler arasında. Ama bizce doğru, çünkü gerçekten de bir buz dağını anımsatıyor!
18. Peter B. Lewis Binası, Cleveland, Ohio
Ünlü bir sigorta şirketinin CEO’sunun ismini alan bu bina, “Weatherhead School of Management” öğrencileri için derslik görevi görüyor. Düşünsenize Picasso tablosundan fırlamış gibi görünen bir binada ders alıyorsunuz!
19. Frank Gehry’nin Kendi Evi, Santa Monica, Kaliforniya
Postmodern, avangard, sıradışı, çarpıcı, eklektik, kaotik. Bu ve diğer pek çok sıfat, mimar Frank Gehry’i tanımlamak için kullanılabilir. Zaten böyle binalar tasarlayan bir insandan da sıradan bir evde oturmasını bekleyemezdik değil mi?
20. Richard B. Fisher Merkezi, Annandale-On-Hudson, New York
İki tiyatro ve bir kaç prova odasından oluşan bina, “Amerika’nın en iyi küçük konser salonu” ünvanına sahip.
21. The Cinémathèque Française, Paris, Fransa
Böyle bir binayı Gehry’den başka bir mimarın tasarlamasını zaten beklemiyorduk!
Kaynak: 1