Nisan 1912’de Titanik battığı sırada hayatını kaybeden Amerikalı milyoner Benjamin Guggenheim’ın hem tuhaf hem de yürek burkan hikayesini anlatacağız sizlere. Titanik buz dağıyla çarpıştıktan hemen sonra, Guggenheim ve kişisel uşağı Victor Giglio asla panik yapmadılar. İnsanlar cankurtaran botlarına binmek için çabalarken ikili tekne güvertesinden ayrıldılar. Endişe etmek bir yana dursun sakin ve huzurlu bir tavırla kamaralarına dönüp en güzel kıyafetlerini giydiler. Gemi faciasından kurtulanların ifadelerine göre, onlar sadece “beyefendiler gibi veda etmek” istemişlerdi. Kayıtlara göre Benjamin ve Giglio en son Titanik batarken birlikte brendi ve puro içerken görüldü. Faciadan sonra ikisi de hayatını kaybetti fakat felaketin ardından olağanüstü hikayeleri dünya çapında ün kazandı. Dilerseniz Guggenheim’in hikayesine yakından bakalım ve centilmen vedasını tekrar dinleyelim.
Benjamin Guggenheim kimdir?
Benjamin Guggenheim, 1865’te New York’ta dünyaya gözlerini açtı. İsviçreli ebeveynleri Meyer ve Barbara Guggenheim varlıklı bir yaşam sürüyorlardı. Benjamin’in babası Meyer, ünlü ve zengin biriydi. Meyer Guggenheim bakır madeni sahibi bir milyonerdi. 7 erkek kardeşin beşincisi olan Benjamin, kardeşleriyle birlikte bir süre babasının şirketinde çalıştı. Benjamin, 1894’te bir Florette J. Seligman ile evlendi. Çiftin üç kız çocuğu dünyaya geldi Benita Rosalind Guggenheim, Marguerite ‘Peggy’ Guggenheim (büyüyünce ünlü bir sanat koleksiyoncusu ve sosyetik) ve Barbara Hazel Guggenheim. Ancak evli ve çocuklu olmasına rağmen, Benjamin sosyeteden biriydi ve bekar yaşam tarzıyla popülerdi.
Titanik ile yolu nasıl kesişti?
Benjamin ve Florette’in evlilikleri bir süre sonra çıkmaza girdi ve Benjamin’in iş seyahatleri sıklaştı. Bu seyahatler onu dünyanın dört bir yanına götürdükçe çift birbirinden gittikçe uzaklaşmaya başladı. İşte tam da bu yüzden Titanik seyahatinde ona ona müstakbel eşi değil, Leontine Aubart adlı Fransız bir şarkıcı olan metresi eşlik etti.
Gemide Benjamin ile birlikte, Benjamin’in uşağı Giglio, Leontine’in hizmetçisi Emma Sagesser ve şoförleri Rene Pemot da vardı. 10 Nisan 1912’de Benjamin ve ekibi , İngiltere’nin Southampton limanından ayrıldılar. Ardından Fransa’nın kuzey kıyısındaki Cherbourg’da Titanik’e bindiler.
14 Nisan 1912 gecesi Titanik büyük bir buzdağına çarptı. Benjamin ve Giglio, birinci sınıf suitlerinde ilk çarpışma boyunca hiç bir şeyin farkında olmadan uyudular, ancak kısa bir süre sonra Leontine ve Emma tarafından uyandırılıp felaketin haberini aldılar.
Benjamin’e geminin görevlilerinden biri olan Henry Samuel Etches tarafından bir cankurtaran kemeri ve bir süveter giydirildi. Grup kamaralarından tekne güvertesine çıkarıldı. Orada, kadınlara ve çocuklara öncelik verildiği için Leontine ve Emma 9 numaralı cankurtaran sandalına yerleşti. Guggenheim’ın vedalaşırken Emma’ya Almanca olarak, “Yakında tekrar görüşeceğiz! Bu sadece bir tatbikat. Yarın Titanik yeniden yoluna devam edecek.” dediği duyuldu. Ancak çok geçmeden Benjamin’in yanıldığı ve geminin batmakta olduğu anlaşıldı. Yıllarca konuşulan o hikayede tam burada başladı.
Benjamin ve Giglio, bir cankurtaran sandalında yer bulmak için beklemek ya da savaşmak yerine, en güzel gece kıyafetlerini giydiler ve kamaralarına geri döndüler. Raporlara göre, resmi ve şık kıyafetler giyerek tekrar salona çıktılar.
Hayatta kalanların ifadeleri nasıldı?
Tarih kayıtlarına geçen büyük faciadan sona hayatta kalanların ifadeleri ise oldukça çarpıcıydı! Tanıklar Benjamin’in “En iyi kıyafetlerimizi giyindik ve centilmenler gibi aşağı inmeye hazırız” dediğini aktardılar. Hayatta kalanlardan biri olan Rose Icard: “Kadınların ve çocukların kurtarılmasına yardım ettikten sonra, Benjamin odasına dönüp şık bir şekilde giyindi ve ölmeden önce yakasına kırmızı gül koydu” diye aktardı. Benjamin’in cankurtaran kemerini takılmasına yardım eden kahya Etches’da hayatta kalanlardan biriydi.
Etches Benjamin’in kendisine son bir mesaj ilettiğini hatırladı ve paylaştı: “Bana bir şey olursa, karıma görevimi yapmak için elimden gelenin en iyisini yaptığımı söyleyin.” Benjamin ve Giglio’nun hafızlarda kalan son hali ise gemi hızla batarken onların şezlonglarında brendi ve puroların tadını çıkarırken mutlu görünmeleriydi.
Benjamin ve Giglio, felaketten sonra dünya çapında bir ün kazandılar. Öyle ki gazeteler onların olağanüstü hikayeleriyle dolduydu. Bugün hala Benjamin ve Giglio Titanik faciasına dair en çok konuşulan isimler arasında. Öte yandan ikili 1958 yapımı A Night to Remember filminde, 1996 mini dizi Titanik’te ve James Cameron’ın 1997 yapımı Titanik filminde de tasvir edildiler. Her iki adamın da ölümünden sonra kazandığı üne rağmen, Benjamin’in ulaşılan tek fotoğrafı bulunuyor. Öte yandan 2012 yılına kadar Giglio’nun hiçbir fotoğrafının olmadığı biliniyor.
Titanik’in acı hikayesi yüz yılı aşkın bir süredir anlatılıyor. Peki bu hikayede geminin kaptanına ne olduğunu hiç merak etmiş miydiniz? Cevabınız evet ise sizi buraya alalım.
Kaynak:1