Otostopla ülkeyi dolaşan, başkalarının hayatlarına karışmayan, caz müzik dinleyen ‘Beat Kuşağı’nın yaşamlarını az biraz hayal gücünüzde oluşturabilirsiniz. Tabi, döneminin getirdiği savaş, ki biz bunu ‘Büyük Buhran’ olarak hatırlarız, beraberinde gelen faşizm, baskı, totaliter devlet ve dünyayı kasıp kavuran yoğun tüketim de vardı.
Fakat bunu reddeden, sanatla azınlıkları savunan, tutuculuğa karşı savaşan kısaca dönemin postmodern edebiyatını oluşturan, isyandan beslenen bu Amerikan şairler, yazarlar ve diğer sanatçılar dinmek bilmeyen Soğuk Savaş döneminde adeta yaşam coşkusu olarak beden buldu. İşte, kuşağın eserlerinden ve manifestolarından beslenen bu filmlerle sapkın çocukların ‘büyük işlerine’ göz atıyoruz…
‘Yapacak büyük bir işimiz vardı ve bunu yapıyoruz. Amerika’nın ruhunu kurtarmaya ve iyileştirmeye çalışıyoruz.’
1.On The Road

Şimdiden söyleyelim, film başından sonuna kadar hayatınızın ne kadar sıkıcı olduğunu sorguladığınız anlardan oluşacak. Çünkü, bu kült romanın filmi her zaman yolda her zaman özgürlük arayışında ve her zaman düzenin dışında hissedeceğiniz bir caz ritmi. Hatta bunun için bir Bob Dylan cümlesi var: ‘Hayatımı değiştirdi; tıpki herkesin hayatını değiştirdiği gibi.’
2.Naked Lunch

Enfes bir sinematografik yeteneğiyle kitabı okuduktan sonra izleyenler için hayal kırıklığı olmayan bir Cronenberg filmi. Bu sefer Beat Kuşağı öncülerinden William S.Burroughs’un perspektifinden izleyeceğiniz filmde dikkatine güvenen seyirciyi çok fazla şey bekliyor.
3.Howl

Howl, özetle bir manifestodur! Allen Ginsberg’in şiirinin yayınlanmasından sonra ‘müstehcenlik’ davası açılmasını konu alan, sansürün anlamsızlığına geniş vurgu yapan bir uluma, bir çığlık ve hatta bir başkaldırı filmi…
4.Big Sur

Kerouac’ın ‘Yolda’ adlı kitabının başarısından sonra, sansasyonel hallerinin daha belirgin olduğu bir ‘ünlü’ yazar izliyorsunuz. Dolayısıyla bu sefer karşınızda alter egosuyla tanışmış bir yazar var.
5.Fear And Loathing In Las Vegas

Aslında film için Jack Nicholson düşünülmüş ama karakter için yaşlı oldukları için rol alamamışlar. Hatta John Malkovich de öyle. Bu yüzden filmin sürpriz ismi, Johnny Deep. Hunter S. Thompson’un ‘Amerikan Rüyası’ olan filmi saniye saniye ölümle dans gibi…
6.Easy Rider

Heavy Metalcilerin saç uzatması, motosiklet kullanması, dış görünüşü, hayat felsefesi bu filmin konu ettiği yaşamın uzantısı. Yani diyeceğimiz o ki, filmin Heavy Metal’e etkisi epeyce büyük.
7.Ask The Dust

Bu sefer ‘Beat’ deneyimini merkeze koyan film, ateşli bir aşkı konu alan John Fante romanı uyarlaması…
8.Midnight Cowboy

68 Kuşağı’nı en iyi anlatan, Oscar’dan başka da ödülleri olan bu başarılı film kesinlikle görülmeye değer.
9.American Graffitti

60’ların popüler faaliyeti otomobil cruising kültürünün işlendiği ve Amerika’nın henüz tepetaklak olmadığı zamanlarda geçen bir gençlik filmi. George Lucas’ın ilk filmlerinden 73 yapımı ‘Beat’ merkezli filmin müzikleri de çok konuşulmuştu.
10.The Dreamers

Tüm dünyayı etkisi altına alan 68 olayları sırasında bir Fransa, sokaklarda devrimin sesi ve bir Fransız aşk üçlemesi…
11.Eight Miles High

68 kuşağının en iyi tanıdığı -komünün en güzel kadını desek abartmış olmayız- Uschi Obermaier’in hayatını konu alan hem politik hem eğlenceli bir film.































