Son yıllarda pek çok diziye konu olan Bazar de la Charité yangını, 1897 yılında çoğu kadın toplam 126 kişinin ölümüyle sonuçlanan büyük bir faciaydı. Bu isim aslında Fransız aristokrasisi tarafından her yıl düzenlenen hayır organizasyonuna verilen bir isim. 1885 yılında kurulan Bazar de la Charité, kermesler düzenleyerek ihtiyaç sahiplerine maddi destek sağlamayı amaçlıyordu. Fakat kuruluşundan 12 yıl sonra bu derneğin organizasyonu bir faciayla sonuçlandı. Yankıları yüzyıllar boyunca sürecek olan bu felaketin anatomisini yakından inceleyelim.
1789 devriminden sonra Fransa’nın hem siyasi hem de sosyoekonomik yapısında göz alıcı gelişmeler yaşanıyordu. Yükselen burjuvazi dikkatini kent planlamasına yöneltmiş, bu süreç ise köyden kente göçü yoğunlaştırmıştı
19. yüzyılda Fransa’nın büyük şehirlerinde ulaşım, alt yapı ve konut çalışmaları doruk noktasına ulaşmıştı. Büyük şehirler arasından Paris, sadece Fransa’nın değil tüm Avrupa’nın moda ve lüks başkenti olmuştu. Fakat günümüzde olduğu gibi, kent hayatı içinde muhteşem bir gelir adaletsizliği bulunuyordu.
Ülkedeki tüm bu dönüşüm sürecinde Bazar de la Charité, Paris’te yaşayan ihtiyaç sahiplerine yardım etme amacıyla kurulmuştu
Bazar de la Charité’in kurucuları koyu Katolik Fransız aristokratlarıydı. Bu hayır etkinlikleri her yıl Mayıs ayında gerçekleştirilir, din adamları organizasyonu kutsamak için Mayıs ayının ilk Pazar günü kermese gelirdi. Kermes organizasyonu her yıl farklı mekanlarda yapılırdı. Etkinliğin mekân seçimindeki en önemli kriter bölgenin müşteri potansiyeliydi.
Yangının çıktığı 1897 senesinde organizasyon mekânı olarak Rue Jean Goujon’da son derece büyük bir hangar kiralanmıştı. Organizasyona ev sahipliği yapacak olan bu yapının içine; karton ve ahşap gibi yanıcılığı yüksek materyallerden bir cadde inşa edilmişti. Amaç görselliği ön plana çıkararak kermese daha fazla müşteri çekmekti
Kermese davet edilen zengin müşterilerin para harcaması için özellikle tezgahlarda lüks kumaşların bulunmasına dikkat edilirdi. İnsanları daha fazla para harcamaya özendirmek için ise çeşitli eğlenceler planlanırdı. 1897 yılında bu eğlence faaliyetlerinin arasına ilk defa bir yenisi eklenmişti.
Bazar de la Charité’in komisyon başkanı Baron Armand de Mackau, etkinlik alanına bir film projeksiyonu getirilmesini istemişti. Paris sosyetesi ilk defa sinemayla tanışacaktı
1897 yılındaki Bazar de la Charité, birçok yönden tarihinin en iyi planlanmış ve en eğlenceli organizasyonuydu. Bu nedenle o senenin ziyaretçileri arasında tanınmış isimler bulunuyordu. Avusturya İmparatoriçesi Elizabeth ve Napoli Kraliçesi’nin kardeşi Sophie D’Alençon bu isimlerden sadece birkaçıydı.
Bazar de la Charité’in o seneki etkinlik mekânı, yangının büyük bir felaketle sonuçlanması için bütün şartları taşıyordu
Yapının yer döşemeleri için köknar ağacından yapılmış ahşap kullanılmıştı. Çatısı ise odun ve katranlı kağıt ile kaplanmıştı. Yapının camları görkemli kumaşlarla süslenmişti. Dekorlardan binanın yapımında kullanılan materyallere kadar her şey çok yanıcıydı. Burada çıkan yangının hızla büyümesinin bir diğer sebebi ise nitrat tabanlı filmlerdi.
4 Mayıs 1897 günü görünüşte her şey normaldi. Bir yandan kermes devam ediyor diğer yandan film gösterimi için hazırlık yapılıyordu. Sinema gösterimi sırasında mekânda ortalama 1200 kişi bulunuyordu. 19. yüzyıl teknolojisi günümüze kıyasla oldukça ilkel bir noktadaydı. Işık oluşturmak ve bu ışığı projeksiyon lensine yansıtabilmek için yanıcı gazlar kullanılıyordu
Film gösterimi başlamıştı fakat kısa bir süre sonra lambanın likidi bittiği için filme ara verilmek zorunda kalındı. Sönen lambayı tekrar yakmak için tanka likit doldurulması gerekiyordu. Projeksiyon operatörü olaya müdahale ettiği sırada bir gaz kaçağı oluşmuştu. Bu sırada operatör, yardımcısından ışık vermesini istedi. Yardımcı, mekânı aydınlatmak için ışık yerine kibriti ateşleyince kısa sürede tüm bina alev aldı. Ufak bir alevle başlayan yangın, ilk önce perdelere sonra yer döşemelerine ardından da çatıya kadar ulaşmıştı.
Nitrat tabanlı filmlerin yanması tüm mekânı dumanla kaplamıştı. Yangının hızla büyümesi ise çatının çökmesine neden olmuştu. Kısacası Bazar de la Charité’a kaos hakimdi
Olayın görgü tanıklarının ifadelerine göre, erkekler kadınları ezerek yangından kaçmaya çalışıyordu. Bazıları çıkış kapılarını kapatmış bazıları ise bastonlarıyla kadınlara vurarak onları yere düşürmüştü. Ölenler arasında 120 kişinin kadın, 6 kişinin de erkek olması görgü tanıklarının ifadelerini doğruluyordu. Yangın tam dört saat sonra söndürülmüştü. Kurbanların çoğu tanınmayacak haldeydi. İşte bu sırada dünyanın ilk adli tıp çalışması gerçekleştirildi. Cesetlerin dişleri incelenerek kimlikler saptanmaya çalışıldı. İnceleme sonunda tüm kurbanların kimliği belirlenmişti.
Felaketin ardından yangının çıkmasında ihmali olan kişiler, hiçbir şekilde cezalandırılmadı. Fakat bu olay kadın hakları hareketini önemli ölçüde tetikledi
4 Mayıs tarihinden sonra Fransa’da artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Her yıl ölen kadınlar için anma etkinlikleri düzenleniyordu. Hatta olayın yaşandığı alana Notre Dame-de-Consolation ismiyle bir kilise dahi inşa ettirilmişti. Kadınlar bir araya gelerek, kadın haklarının insan hakları olduğunu dillendirmeye başladı. Çeşitli dergi ve dernekler aracılığıyla kamuoyu oluşturuldu. Kadınlar artık ezilmek ve çiğnenmek istemiyordu! Kadınların bu eylemleri hem din adamları hem de siyasi otorite tarafından bastırılıyordu. Fakat onlar yılmadı. Toplumsal ve siyasal alanda hak ettikleri yere ulaşana kadar mücadele etmeye devam etti.
Son yıllarda Bazar de la Charité trajedisinden esinlenen hem yabancı hem de yerli diziler yapıldı
Konuyla ilgili Fransız yapımı olan ilk dizi “Alevlerin Ardından” ismiyle önce TF1 kanalında ardından Netflix‘de yayınlandı. Dizide 19. yüzyıl Fransız toplum yapısı tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi. Kadınların eşitsiz toplumsal statüleri ve kadınlardan da eşitsiz olan alt sınıfın hayat mücadelesi gibi pek çok noktaya vurgu yapıldı. Türkiye’de ise bu Fransız dizisinden uyarlanan yeni bir yapım izleyicileriyle buluştu. “Alev Alev” ismiyle yayınlanan dizinin başrollerini; Demet Evgar, Hazar Ergüçlü ve Dilan Çiçek Deniz paylaşıyor.