Barkod, kısaca verilerin görsel olarak okunabilmesini sağlayan bir kodlama yöntemi olarak tanımlanabilir. Bir kitapçıdaki kitaplardan otobüs ve uçak biletlerine hatta meyve ve sebzelere kadar pek çok şeyin üzerinde barkodlara rastlamak mümkün. Aslında, bugün “satılabilen” her şeyin üzerinde bir barkod bulunduğunu söylemek yanlış olmaz. Barkodlar, ince ve kalın siyah çizgilerden oluşuyor ve basit bir tasarıma sahip. Fakat bu basit tasarım, günlük yaşamımızda sandığınızdan çok daha önemli. Yıllar önce icat edilen ve oldukça basit bir şey gibi görünen barkod, gerçekte büyük bir teknolojik atılım. Biz fark etmesek de yaşamımızda oldukça önemli bir rolü “barkodu” sizler için araştırdık…
Barkodun icat edilişi
Tuhaf gibi görünebilir ama barkod ilk defa 1949 yılının Ocak ayında Amerika’daki bir sahilde ortaya çıktı!
Drexel Teknoloji Enstitüsü’nde öğrenim gören Bernard Silver, bir zincir market sahibinin, marketteki ürünleri otomatik olarak kaydedecek bir sistem için enstitüye başvurduğunu, fakat enstitünün olayla ilgilenmediğinden haberdar oldu. Bir sahilde sohbet ederlerken bu durumu, doktora öğrencisi arkadaşı Joe Woodland’e anlattı. Woodland “mucit” tabiatlı bir adamdı ve hemen bu sorun üzerine düşünmeye başladı.
Kısa süre sonra Woodland, sahildeki kumsala çizgiler çizmeye başladı! Böylece, bugün bildiğimiz şekliyle barkodun ilk örneği Amerika’daki bir sahilde ortaya çıkmış oldu! Woodland, tasarladığı bu yeni teknolojide, mors alfabesinden ilham almıştı. Mors alfabesi noktalara ve çizgilere anlamlar yüklüyorsa Woodland de ince ve kalın çubuklar şeklindeki çizgilere anlamlar yükleyebilirdi.
Woodland, bir sahilde icat ettiği barkod için patent başvurusunda bulundu ve 1952 yılında “barkodun patenti” alınmış oldu. Ancak, barkod çağının çok ötesinde bir buluştu! O zamanki yetersiz teknoloji sebebiyle barkodun kullanılması mümkün değildi.
Barkod, lazer teknolojisinin gelişmesiyle kullanılabilir hale geldi
Barkodun yaygın olarak kullanılabilmesi, icat edildikten yıllar sonra, ancak 1960’lı yıllarda mümkün hale geldi! 1960’lı yıllarda ortaya çıkan lazer teknolojisi elbette barkod okumak üzere ortaya çıkmadı. Başlangıçta daha çok inşaat ve tıp alanında kullanılıyordu. Ancak, zamanla, lazerin herhangi bir yüzeydeki barkodu okuyabilmek için en iyi araç olduğu keşfedildi. Böylece 1972 yılında, bir süpermarkette barkod ve lazer sistemi ilk defa, “başarılı” bir şekilde test edildi.
Barkod üzerinde sürekli “iyileştirme” çalışmaları yapıldı
Barkodun bütün testlerden başarıyla geçmesi, bu yeni teknolojiye olan ilginin artmasını sağladı. Sağladığı kolaylıklar sebebiyle pek çok market barkodlardan faydalanmak istedi. Bunun üzerinde, benzer ürünler için ortak barkodların geliştirilmesi, önemli bir ihtiyaç haline dönüştü. Amerika’daki ticaret kuruluşlarının da katkısıyla barkod teknolojisi ve tasarımı her geçen gün yeni aşamalar kaydediyordu…
Barkod tasarımını sürekli “daha iyi” hale getirme çabaları, barkodu giderek bugünkü haline yaklaştırıyordu. İlk önemli tasarım, barkodun standart olarak “dikdörtgen” şekline getirilmesiydi! Ayrıca, barkod teknolojisinin güvenli ve stabil çalışabilmesi başka standartlar da belirlendi. Buna göre barkodlar, 10 haneden fazla olamazdı. Ayrıca lazerler tarafından herhangi bir yönde ve hızda okunabilir olmalıydı. Son olarak, standart olarak bir barkod, 20.000’de birden daha az hata oranına sahip olmalıydı! Barkod için yapılan bu iyileştirme çalışmaları barkodun bir standart hale gelmesini sağlayacaktı…
Barkodla satılan ilk ürün bir sakızdı!
Barkodlar henüz, tam anlamıyla popüler hale gelmeden önce Amerika’nın Ohio kasabasında vizyoner bir market sahibi, tarihte ilk defa barkodu olan bir ürünün satışını gerçekleştirdi. 26 Haziran 1974 yılında bir paket “sakızın” barkodu lazer okuyucudan geçirildi. Ürünün bütün bilgilileri gösterge panelinde belirdi ve satış işlemleri bilgisayara kaydedildi.
Barkod, önemli bir endüstri devrimine sebep oldu
Barkodlar, hem satıcıya hem de alıcıya önemli yararlar sağlıyordu. Bir ürünün üretimden dağıtım sürecine kadar her aşama, barkodlar sayesinde kolaylıkla takip ediliyordu. Fiyatlandırma süreçleri ve envanter yönetimi, eskisinden çok daha kolay bir şekilde yürütülebiliyordu. Ürünlere dair bütün bilgilerin barkodlar sayesinde kolaylıkla takip edilebilmesi, üretim süreçlerindeki bilimsel çalışmaların bile daha verimli hale gelmesini sağlıyordu.
İşte bu sebeplerle özellikle 1980’lerden itibaren “barkod” gündelik yaşamın bir parçası haline geldi. Bugün, en ufak bir parçadan devasa arabalara kadar üretilen her ürün kendi barkoduna sahip. Barkodlar, ürünlerin kimlik numaraları olarak kabul ediliyor. Yıllar önce, Woodland’in kumsala çizdiği çizgiler, bugün tüm insanların yaşamını kolaylaştırıyor.
Kaynak: 1