Ana sayfa » Ekoloji » Backster Etkisi: Bitkilerin Algısı, Duyguları ve Hisleri Olabilir mi?
Backster Etkisi: Bitkilerin Algısı, Duyguları ve Hisleri Olabilir mi?
Bitkiler... Evinizin köşesinde sessizce duran, arada bir su vermediğinizde biraz surat asan, ancak çoğu zaman pek de tepki vermeyen dostlarımız. Peki, ya size onların aslında düşündüğünüzden çok daha fazlasını hissettiklerini söylesek?
Bahçemizdeki çiçekler, balkonumuzdaki saksılar ya da ormandaki dev ağaçlar… Hepsi pasif birer dekorasyon gibi görünür. Peki ya size bitkilerin aslında sandığımızdan çok daha “canlı” olduğunu söylesek? Evet, yanlış duymadınız! Bitkiler, tıpkı bizim gibi hissedebilir, iletişim kurabilir ve hatta belki de bizim düşüncelerimizi okuyabilir! Nasıl mı? İşte bu noktada devreye Backster Etkisi giriyor. Hazırsanız, bitkilerin gizemli dünyasına doğru eğlenceli bir yolculuğa çıkıyoruz!
Bitkilerin duyguları var mı?
Öncelikle şunu kabul edelim: Bitkilerin sinir sistemi yok. Yani bizim gibi acıyı, sevinci ya da korkuyu “hissetmeleri” biyolojik olarak mümkün değil gibi görünüyor. Ama işte tam da burada bilim bize “Durun, öyle hızlı hüküm vermeyin!” diyor. Çünkü bitkiler, sinir sistemleri olmadan da inanılmaz tepkiler verebiliyor. Örneğin, mimoza bitkisi dokunulduğunda hemen yapraklarını kapatıverir. Sanki utangaç bir çocuk gibi! Ya da Venüs sinek kapanı, üzerine konan böceği hızla yakalayıp sindirir. Güneş ışığına göre açılıp kapanan çiçekler de cabası! Bunlar basit refleksler mi, yoksa bitkilerin bir tür “duygusal” tepkileri mi?
Şimdiye kadar bitkilerin sinir sistemi ya da reseptörleri olmadığı için duygu hissetmediklerini düşündük. Peki gerçekten öyle mi?
Son yıllarda yapılan araştırmalar, bitkilerin insan ve hayvanlara çok benzer duyulara sahip olduklarını gösteriyor. Sesleri algılıyorlar, müziğe tepki veriyorlar, birbirleriyle iletişim kuruyorlar ve hatta tehlikeyi sezebiliyorlar! Kuzey Avustralya Üniversitesi’nden bilim insanları, bitkileri özel akustik cihazlarla dinlediğinde, onların tıkırtı sesleriyle haberleştiğini keşfettiler. Mısır bitkilerinin kökleri suya batırıldığında 220 Hz frekansında ses çıkarıyor ve aynı frekans onlara çalındığında, kökleri ses kaynağına doğru yöneliyor! Backster Etkisi deneylerine göre resmen konuşuyorlar!
Doğanın dâhileri arasında yer alan bitkiler, sadece çevrelerini algılamakla kalmıyor, aynı zamanda kendilerini savunuyorlar
Örneğin Afrika’daki akasya ağaçlarını ele alalım. Zürafalar akasyaların yapraklarını iştahla yerken, bu ağaçlar etilen gazı salgılayarak rüzgâr yardımıyla diğer ağaçlara haber veriyor. Bunun üzerine tüm akasya ağaçları tanen üretmeye başlıyor. Tanen, yaprakları acılaştırıyor ve zürafalar “bu yapraklar bozulmuş” diyerek başka bir bölgeye yöneliyor. Ne kadar akıllıca, değil mi? Tabii zürafalar da bu duruma karşı geliştirdikleri zekâyla rüzgârın ters yönündeki ağaçlardan yemeye başlıyor. Doğa tam anlamıyla bir strateji savaşı!
Wisconsin-Madison Üniversitesi’nde 2018’de yapılan bir çalışmada, bitkilerin zarar gördüklerinde sinir sistemine benzer bir tepki gösterdiği bulundu. Bir tırtıl yaprağını ısırdığında, bitki insanların ağrı hissettiğinde salgıladığı glutamatı salgılıyor. Ardından kalsiyum dalgaları tetikleniyor ve savunma hormonları devreye giriyor. Yani bitkiler acıyı hissediyor, tepki veriyor ve kendilerini korumaya alıyorlar. Eğer bir bitkinin yaprağını kopardıysanız ve içiniz cız ettiyse, haklısınız!
The Happening (Mistik Olay) filmini hatırlayanlar burada mı? Filmde bitkiler, insanları doğaya zarar verdikleri için cezalandırarak toksik gazlar salgılıyor ve insanların akıl sağlıklarını bozuyordu. Peki, bu sadece bir bilim kurgu mu? Yoksa doğa bir gün gerçekten kendi adaletini sağlayacak mı? Tüm doğayı ve dünyayı korumakta yetersiz kaldığımız için belki de bitkiler devreye girecek!
Şimdi gelelim asıl bombaya! 1966 yılında, Amerika’nın ünlü yalan makinesi uzmanı Cleve Backster, bir gün eğlence olsun diye yalan makinesinin elektrotlarını devasa tropikal bir bitkiye bağlıyor
Suladığında beklediği tepkiyi alamıyor ama işler değişiyor… Kibrit alıp bitkiyi yakmayı düşündüğü anda yalan makinesi çılgına dönüyor! Yani bitki, düşüncelerini okuyor! Daha sonra yapılan deneylerde, bitkilerin kilometrelerce uzakta bile olsa insanların yaşadığı duyguları hissettiği keşfediliyor. Bir botanikçinin bitki kurutma işlemi yaptığı seraya girdiğinde, bitkilerin baygınlık geçirdiği bile gözlemleniyor!
Bir diğer deneyde Backster, altı kişiye rastgele bir gece, laboratuvarda bir bitkiyi parçalama görevi veriyor
Ertesi gün bitkiyi parçalayarak öldüren kişi içeri girdiğinde, yalan makinesi ibreleri tavan yapıyor! Backster bunu “bitkilerin çılgınlar gibi bağırması” olarak tanımlıyor. İşte Backster Etkisi dediğimiz şey bu. Yani bitkiler acıyı hatırlıyor, suçluyu teşhis ediyor! Amerika’da bazı adli vakalarda bitkilerin hafızasına başvurulmuş olması ise işin en çılgın kısmı!
Cleve Backster’in çalışmaları 1968 yılında Journal of Parapsychology’de yayımlandı. 1969’da Medical World News dergisi, deneyin tamamen bilimsel olduğunu duyurdu. Ancak günümüz bilim insanları ikiye bölünmüş durumda; kimileri bu deneylerin spekülasyon olduğunu söylerken, kimileri bitkilerin sandığımızdan çok daha fazla hissettiğini savunuyor.
Bitkilerin hissetmediğini, acı çekmediğini, bizi hatırlamadığını düşünüyoruz ama yanıldığımızı kanıtlayan araştırmalar gün yüzüne çıkıyor. Doğa bir gün bizden intikam alır mı bilinmez, ancak şu kesin ki bir yerlerde acı çeken bir bitki varsa, emin olun ki diğer bitkiler de bunu duyuyor. Ve çok yakında, belki biz de onları duyacağız!